17 Mart 2016 15:09

Lice Katliamı Davası Sanığı Hatipoğlu: Bugün olduğu gibi devlete başkaldıranlara karşı hareket ettik

Paylaş

Eda AKTAŞ
İzmir

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 1993 yılında 16 kişinin katledildiği davada, dönemin albayı sanık Eşref Hatipoğlu duruşmaya zorla getirildi. Sivil katliam iddialarını reddeden Hatipoğlu, “Biz devlete başkaldıranlara karşı hareket ettik.” dedi. Mahkeme sanığın tutuklanma talebini reddetti, davayı erteledi.

Lice davası, 20 yıllık zaman aşımı süresinin sona ermesine bir gün kala, öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin çabalarıyla açılmıştı. “Güvenlik” gerekçesiyle İzmir’e taşınan Lice davasının 6. duruşması, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya müşteki avukatları ile o dönem albay olan sanık Eşref Hatipoğlu ve avukatları katıldı.

Çapraz sorgu aşamasında sanık Hatipoğlu, 16 kişiyi öldürmediğini ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın öldürülmesinden de kendisinin sorumlu olmadığını ifade ederek, yalnızca kendilerini korumak için ateş ettiklerini iddia etti.

SUR BENZETMESİ

Hatipoğlu müşteki avukatların soruları üzerine verdiği ifadesinde, “Bizi katliam ve soykırımlarla suçluyorlar. Biz devlete başkaldıranlara karşı hareket ettik. Bu devlet tarafından bana verilen bir görevdir” dedi. Hatipoğlu, onlarca sivilin yaşamını yitirdiği Sur örneğini vererek, “Şimdi Sur’da olduğu gibi sivilleri düşünüyoruz. Yoksa iki günde bu iş biter. Bu kadar uzun sürmez” dedi.

Hatipoğlu, sorulara uzun cevap vermesine müdahale eden müşteki avukatlarına ise, “Sus sen konuşma” şeklinde müdahale etti. Dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Fethi Gümüş’e ise “Seni iyi tanırım. PKK davasından seni içeri tıkmıştım” dedi.

Duruşmada söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Fethi Gümüş, sanığın ifadesinde askeri birliğe saldırı olması nedeniyle karşılık verdiklerini söylediğini ancak dosya kapsamında 800’e yakın evin yakıldığının görüldüğünü söyledi. Gümüş, “Siviller nasıl ölmüştür evler ve işyerleri nasıl yakılmıştır?” diye sordu.

Hatipoğlu ise gizli tanıkları “Yalancı, psikopat ve medya düşkünü” olarak suçlayarak, “Ne zaman binlerce kişi ölmüş. Sözde JİTEM herkesi öldürüyor, köyleri boşaltıyormuş. İnsanlar PKK’dan rahatsız oldukları için köylerini boşattı. Şimdi de görüyoruz. İnsanlar PKK’dan rahatsız olup evini terk ediyor. Şu anki yaşanan bir savaş değil başkaldırının bastırılmasıdır.” diye cevap verdi.

Duruşmada söz alan mağdurlardan Gürdal Erdal, babasını kaybettiğini söyleyerek, askerlerin cenazeyi vermediklerini, ancak üç günün sonunda cenazelerini alabildiklerini söyledi, faillerin yargılanmasını ve cezalandırılmasını istedi.

Mağdur Şiyar Kaymaz, sanık Eşref Hatipoğlu’na kendilerini top sahasında toplayıp, hakaret ettiğini hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Hatipoğlu, “Ben hakaret ederek işlerimi yapmam, nazikçe konuşurum. Halkçı bir insanım. Asla askeri kuvvetler şehre saldırmamıştır.” diye cevap verdi.

ÇELİŞKİLİ İFADELER

Müşteki avukatları adına savunma yapan Yunus Muratakan da, sanığın her verdiği ifade de olayı farklı farklı anlattığını, ilk verdiği beyanda şehre girdiğini söylediğini ancak şimdi de tam tersini beyan ettiğini söyledi. Bu tür davalarda cezasızlık olduğu için aynı durumların yaşanmaya devam ettiğini belirten Muratakan, dosyada somut delillerin bulunması nedeniyle sanığın tutuklanmasını talep etti.  

Ardından savunma yapan sanık Eşref Hatipoğlu ise, kendisi şahsında silahlı kuvvetlerin ve Türkiye devletinin yargılanmak istendiğini söyledi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığın tutuklanması talebini reddederek, duruşmalardan vareste tutulması talebini kabul etti. Duruşma 23 Haziran tarihine ertelendi.

ÖNCEKİ HABER

Almanyalı vekillerden Erdoğan’a mektup

SONRAKİ HABER

Döhler Gıda'da direnişin 3. günündeki işçiler eylem yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...