27 Şubat 2016 00:51

İHD MYK Üyesi Sema Peynirci: Önlem alınmazsa kayıp bir kuşak oluşacak

Paylaş

Volkan PEKAL
Adana

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, geçtiğimiz çarşamba TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde toplanan Mülteci Hakları Alt Komisyonunda Göç İdaresi verilerine göre Türkiye’de 5-17 yaş arası 750 bin Suriyeli çocuktan 325 bininin eğitim öğretim gördüğünü açıkladı. Çocuklar “Türk öğrencilerle aynı standartlarda ders görüyor” diyen Büyük,  Suriyeli öğrencilerin önünde engel kalmadığını savundu.

Büyük’ün bu sözlerine İnsan Hakları Derneği MYK ve Merkez Mülteci Komisyonu Üyesi Sema Peynirci itiraz etti. Gazetemize konuşan Peynirci, yasal anlamda sorun kalmadığı ifade edilse de uygulamada sorunların devam ettiğini vurguladı. Kendi yasal düzenlemelerine uymama durumunun söz konusu olduğunu ifade eden Peynirci, “Sokakta gofret, mendil satan, tekstilde çalıştırılan çocukların varlığı bunu gösteriyor. Ailelerin maddi güçlükleri, geçici, misafir kabul edilmeleri eğitimin önündeki engellerden bir kaçı. Ciddi önlemler alınmazsa kayıp bir kuşak oluşacak” diye konuştu.

‘ÇOCUK İŞÇİLİK GÖZDEN KAÇIRILAMAZ’

Eğitim sorunundan bahsederken ailelerin ekonomik güçlükleri ve bununla ilişkili olan çocuk işçiliği sorununun görmezden gelinemeyeceğine vurgu yapan Peynirci, “Günde 12 saate aylık 400 lira ile çalışan bir aile oturduğu evin kirasını veremezken yeme, içme, eğitim gibi temel giderlerini dahi karşılayamaz. Adana’da haftalık 200 liraya çalışan bir baba ve oğuldan, her hafta birinin ücreti verilmeyerek ‘yazıyoruz’ deniliyor. İş güvencesi olmayan aile işten çıkarıldığında bu parayı alamaz. Aynı ailede okul çağındaki küçük çocuk okula giderken büyüğü aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışmak zorunda kalıyor” dedi.

UYGULAMADA SORUNLAR VAR

2015’te hazırlanan çeşitli raporlara göre Türkiye’de genelinde Suriyeli her 5 çocuktan 4’ü eğitim hizmetlerine ulaşamıyordu. 

Peynirci, Eylül 2014 tarihinden beri geçici korumadan yararlananların Milli Eğitim Bakanlığı, UNICEF ve Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği iş birliği ile devlet okulları ve geçici eğitim merkezlerinde eğitim alabildiklerini ancak buna rağmen uygulamalarda hâlâ sıkıntılar yaşandığını ifade ederek, “Olumlu örnekler olsa da illerde kurulan komisyonların eğitim hakları konusunda mültecileri yeterince bilgilendirmemesi, kırsalda tarım işçiliği yapanlara ulaşılamaması ya da yakınında eğitim kurumu olmaması gibi nedenlerle mülteci çocuklar okula gidemiyor. Örneğin Tuzla’ya bağlı Karagöçer’de kadınlarla yaptığımız görüşmelerde çocukların eğitim hakkı konusunda bilgileri olmadıklarını gözlemledik” şeklinde konuştu. 

ÖĞRETMENLER DE GÜVENCESİZ

Geçici eğitim merkezlerinde görev yapan öğretmenlerin gönüllü çalıştıklarını da paylaşan Peynirci, öğretmenlerin de diğer geçici koruma altındaki Suriyeliler gibi güvencesinin olmadığını, ücretlerinin  harçlık olarak UNİCEF tarafından karşılandığına dikkat çekti. Çalışma izinlerinin olmamasının öğretmenleri belirli haklardan mahrum ettiğini dile getiren Peynirci, “ Bu onların verimini etkilemektedir. Her şey geçici olarak kurgulanmış. Suriye’deki savaşın akıbeti belli değil. Suriyeli emekçiler bile ‘Savaş bugün bitse Suriye 10 yıl kendine gelemez’ diyor. Mülteciler kısa süre sonra gidecekmiş gibi davranılmamalı” diye konuştu. 

KAMP İÇİNDE OKULA DEVAM ORANI YÜZDE 90

Sürekli artan nüfus karşısında eylül 2014’te MEB’in yayınladığı genelge ile geçici korumadan yararlanan kişilerin eğitimiyle ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Yasalara göre Suriyeli öğrenciler Suriye müfredatına göre Suriyeli öğretmenlerle Arapça eğitim gördükleri geçici eğitim merkezilerinin  yanı sıra devlet okullarında da eğitim görebilme hakkına sahip. Kamp alanları içerisinde okula devam oranı yüzde 90’ları bulurken, ayrımcılık, dil sorunu ve velilerin yeterli bilgiye sahip olamaması nedeniyle kamp dışında kalan geçici eğitim merkezleri ve devlet okulları tercih edilmiyor. Geçici eğitim merkezleri, Türkiyeli öğrencilerin kullandığı okulda, eğitim sona erdikten sonra hizmet veriyor. Çalışan öğretmenler gönüllü çalışan olarak görünüyor. 

DEVLET TÜM ÇOCUKLARI KORUMAK ZORUNDA

Suriyelilerin misafir olarak kabul edilmesinin temel sorun olduğunu dile getiren Peynirci, “Biz mülteci diyoruz; değil mülteci sığınmacı bile değiller. Misafirlik uluslararası hukukta hiçbir terminolojik karşılığı olmayan bir tanımlama. Mülteci statüsü verilmiyor. Dolayısıyla da mülteci hukuku ve haklarından faydalanamıyorlar. Öncelikle bu sorunun çözülmesi gerekiyor” dedi. Uluslararası sözleşmeler gereği, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın devletin ülkedeki bütün çocukları işçilik konusunda koruma altına almak zorunda olduğunu söyleyen Peynirci, “Ailelerin sosyal koruma altına alınıp, yaşamını idame ettirecek gelir düzeyine gelmesi hem Türkiyeli işçilerle arasındaki rekabeti azaltacak hem de çocukların çalışma zorunluluğunu ortadan kaldırabilecektir. Ayrıca bu şartlarda çocukların silah alıp çatışmalı ortama dönme riski de var. Maalesef mülteciler siyasi pazarlık konusu yapılmakta. Avrupa, BM bu sorumluluktan kaçmaya çalışmaktadır. En başta bu soruna insan hakları açısından yaklaşılmak zorundadır. Uluslararası sözleşmeler dikkate alınmak zorunda. Yoksa kıyılara vuran kocaman bir nesil yok olacak, yok oluyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Giorgio de Chirico “Dünyanın Gizemi”yle Pera Müzesi’nde: Bilinmeyen duyumlar primitif zamanlar

SONRAKİ HABER

Hep umutluyduk ve sonunda biz kazandık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...