24 Şubat 2016 10:24

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk: İş güvencesi memurun varlık sorunudur, nefs-i müdafaa hakkımızı kullanırız

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk 'İş güvencesinden yoksun bir memurun tartışmalı konularda kamu yararına mı yoksa siyaset yararına mı davranması gerektiği konusu, iş güvencesi ile yakından ilgilidir. Nitekim bunun en güzel örneğini 17-25 Aralık sürecinde yaşadık' dedi.

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğini ancak burada esas alınacak konunun çalışanların sorunları olduğunu ifade etti. “İş güvencesi kazanılmış en önemli haktır. Tehlikeye girmesi durumunda nefs-i müdafaa hakkımızı kullanırız” diyen Koncuk, mücadele edecek diğer sendikalara da kapılarının açık olduğunu söyledi.

Hükümetin 657 sayılı yasada yapmak istediği değişikliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kamu görevlilerimiz kamu personel rejiminde değişiklik çalışmalarını birikmiş sorunlarının çözülmesi için bir fırsat olarak görmektedir. Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır bunu savunuyoruz. Hizmetlilerin ek gösterge sorunu; memurlarımızın, öğretmenlerimizin, teknisyenlerin, şeflerin ek ödeme başta olmak üzere maruz kaldıkları adaletsizlikler, çalışanlarımızı canından bezdirmiştir. Kamu çalışanlarımız düşük maaşla, elverişsiz ortamlarda adeta bir sefalet içerisinde hizmet vermeye çalışmaktadır. Uygulamalar göstermektedir ki; kamuda, bilinen anlamdaki memur istihdamının yerine, sözleşmeli personel çalıştırılması, hızla, asıl istihdam biçimi haline gelmektedir. Kamuda aynı işi yapan, aynı özelliklere sahip ama farklı farklı statülerde çalıştırılan personel vardır. Bu çalışanlarımızın hiçbirinin sahip olduğu haklar, bir diğeri ile aynı değildir. Yıllar içerisinde kamu personel sistemine yapılan müdahaleler sonucunda idarecisi aynı, işvereni aynı, görevi aynı, yaptığı işi aynı ama hakları, maaşları, izinleri, bağlı oldukları kanunları farklı olan bir yapı ortaya çıkmıştır. Ancak iktidar, 657 sayılı Kanunda değişiklik planlarken az önce sıraladığım sorunları çözmek yerine, doğrudan memurların iş güvencelerini gündeme getirerek sanki memurların 657 sayılı Kanundan kaynaklı hiçbir sorunu yokmuş da kamudaki bütün sorunlar memurların sahip olduğu iş güvencesinden kaynaklanıyormuş gibi bir hava yaratmaktadır. Bu da iktidarın, kanunda yapmayı planladığı değişikliklerin yalnızca kendi hedefine ulaşmaya yönelik, iş güvencesi üzerinde olacağını göstermektedir.

Mevcut yasayla memurların iş güvencesinin olduğunu söyleyebilir miyiz?

Kamuoyunun yanlış yönlendirildiği konulardan biri de memurların iş güvencesi konusudur. Memurların sınırsız iş güvencesine sahip oldukları, ne yaparlarsa yapsınlar işten çıkarılamayacakları, bir şekilde kamuda işe giren birine kendi isteği dışında hiçbir işlem yapılamayacağı gibi bir algı oluşturulmuştur. Hâlbuki 657 sayılı Kanunda memurların işten çıkarılamayacağına ilişkin hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Yalnızca memurların hangi şartlar altında işten çıkarılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca devlet memurlarına uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesi durdurulması gibi cezalar da verilebilmektedir. Demek ki, bir takım çevrelerce iddia edildiği gibi devlet memurlarının iş güvencesi sonsuz ve sınırsız değildir.

KAMU YARARININ YERİNİ  SİYASET YARARI ALIR

Başbakan Davutoğlu, özel sektörden örnekler veriyor. Artık memurlar da özel sektördeki gibi işten atılma korkusuyla mı çalışacaklar?

Memur, kamu hizmeti üretirken devleti temsil ettiği ve devlet otoritesini kullandığı için özel kesim işçilerinin içinde bulunduğu çalışma ilişkilerine tabi olamaz. Tarafsızlık ve eşitlik, kamu hizmetlerinin en önemli göstergesidir. İş güvencesinden yoksun bir memurun tartışmalı konularda kamu yararına mı yoksa siyaset yararına mı davranması gerektiği konusu, iş güvencesi ile de yakından ilgilidir. Nitekim bunun en güzel örneğini 17-25 Aralık sürecinde yaşadık. Gerekçe her ne olursa olsun, iktidar partisi üyeleri aleyhine iddianame hazırlayan savcıların ve bu yönde karar veren hâkimlerin akıbetini hepimiz gördük. Dolayısı ile iş güvencesi bir taraftan kamu görevlisinin şahsi sorunuymuş gibi ortaya çıkarken diğer taraftan da tarafsızlık ve kamu yararı ilkesinin ana kaynağını teşkil etmektedir. Bu bakımdan iş güvencesi kamu görevlisinin kazanılmış en önemli hakkıdır.

MEMURUN HAKKINI KORUYAN SENDİKALARA KAPIMIZ AÇIK

Bu yasanın Meclis’e gelmesi durumunda Kamu-Sen nasıl bir tavır alacak? Konfederasyonlar iş güvencesi için ortak bir mücadele yürütebilir mi?

İş güvencesi Türkiye Kamu-Sen’in kırmızı çizgisidir. İş güvencesine karşı ortaya çıkabilecek her türlü tehdidi memurun varlığına karşı girişilmiş bir saldırı olarak kabul eder ve nefs-i müdafaa hakkımızı kullanırız. Böyle bir girişim durumunda, Türkiye’yi eylem alanına çevireceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Diğer sendikalarla birlikte hareket etme noktasında ise halisane niyetlerle bizlerin yanında yer almak isteyen, memurun hakkını korumak isteyen her sendikaya kapımız açıktır. Onlarla ortak hareket ederiz. İktidarın dümen suyundan çıkamayan, iktidarın emir eri konumuna gelmiş olan sendikaların, Türkiye Kamu-Sen’in ilkeli sendikacılığının yanında yer alamayacağının da bilincindeyiz. Bu bakımdan burada en büyük görev, kamu çalışanlarımıza düşmektedir. Onlar karşı karşıya oldukları tehdidin farkına vararak kendilerini gerçek anlamda temsil eden, kapalı kapılar ardında kendilerini pazarlamayan sendikalarda örgütlü mücadelelerini sürdürmeli ve bu var olma savaşında yerlerini doğru cephede almalıdırlar.

ÖNCEKİ HABER

Kral Selman'dan Putin'e: Ateşkes için Rusya ile birlikte çalışmaya hazırız

SONRAKİ HABER

KESK Genel Başkanı Lami Özgen: ‘İş güvencesi kırmızı çizgimizdir’ diyenlerle ortak mücadeleye hazırız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa