24 Şubat 2016 09:11

Yerel yönetimlerde güvencesizlik köleliktir

Paylaş

Volkan ATAŞÇI
İtfaiye Emekçisi / Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Üyesi

Bir sabah evden çıkıp işyerimize vardığımızda yazılı bir evrağa da gerek kalmadan, sözlü olarak işimize son verilmiş olduğunu öğrenebiliriz.

Bütün işkollarında iş güvencesinin kaldırılmış olması emekçiler açısından ne kadar kötü ise yerel yönetim işkolunda bu diğerlerinden daha hızlı ve daha kitlesel bir kıyım anlamına gelir.

Çünkü yerel yönetim işkolunda çalışan biz emekçiler 657 sayılı DMK’ya bağlı olarak çalışmamıza rağmen, hemen her şey bütün belediye yönetiminin iki dudağı arasındadır. Ayrımsız bütün belediyelerde Ankara’dan istanbul’a, İzmir’den Dersim’e kadar sürgünler yaşanır, taşeron çalışma vardır. Görevde yükselme sınavı açılmaz, partizanca kadrolaşma vardır ve belediyelerde emekçiler, memurlar dahil, niteliklerine ve eğitim durumlarına göre değil, siyasi görüşlerine, işverene yakınlığına, ulusal kimliklerine, mezheplerine hatta cinsiyetlerine göre görevlendirilir, Alt kimlikleri, dünya görüşleri ve sendikal tercihleri sürgün olma hatta işten atma sebebi olabilir. Yasalar ve yönetmelikler belediyelerin partizanca yönetimlerinde çok bir şey ifade etmez.

İş güvencesi olmadığı için belediyelerde taşeron işçilerin kötü koşullarda düşük ücretle nasıl angarya çalıştırıldığını biliyoruz. İşçiler işten atılma korkusuyla angarya çalışmaya karşı gelemezken taşeron çalışma her gün işçilerin canını alıyor. Bir itfaiye emekçisi olarak işten atma tehdidi altında ve performansa dayalı esnek çalışma koşullarında çalışmaya zorlanmamızın bizimle beraber kurtarmak istediğimiz insanların da hayatına mal olacağını şimdiden görüyorum.

İzmir’de kadro almak isteyen on binlerce işçiyle buluşarak “herkes için kadrolu güvenceli istihdam, insanca bir yaşam” talebiyle ortak mücadele etmeliyiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarında toplusözleşme sürecinde yetki bizde iken Tüm Yerel-Sen’le toplusözleşme masasına oturulması bile yerel yönetim işkolundaki hukuksuzluğu anlatmak için yeterlidir. Bugün rekabet ederek sendikamızı ve üyelerimizi kötüleyerek üye kaydetmeye çalışan Kamu-İş’ten Kamu Sen’e Memur Sen’e kamu emekçilerinin iş güvencesi için ne yapacakları sorusunu sormak gerekir. Bizim sendikamız ve konfederasyonumuz KESK de hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün işçi ve memur sendikalarına “iş güvencesi, kıdem tazminatı hakkı, ek zam, esnek çalışmaya son verilmesi” için ortak mücadele çağrısı yapmalıdır.

Bütün savaş politikalarına karşı Renault işçileri ortak talepleri “ek zam” için mücadele ediyorlarsa biz de başarabiliriz, Başarmak zorundayız. Aksi halde kölelik koşullarında çalışmaya mahkum edileceğiz. O nedenle henüz iş güvencemiz varken, yani vakit varken, mücadele etmeliyiz. Başbakan ve Cumhurbaşkanının açıklamalarından sonra çıkarılan Başbakanlık genelgesine bakılırsa nefes almak bile işten atılmak için yeterli olacak. Hükümet henüz yasayı değiştirmeden mücadele edecek, karşı koyacak potansiyelde herkesi son derece hukuksuz bir biçimde genelgeyle işten atmaya karar vermiş görünüyor.

ÖNCEKİ HABER

657’yi değil, iş güvencesini savunuyoruz

SONRAKİ HABER

Esad’tan Putin’e: Ateşkes uygulamasına yardımcı olacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...