22 Şubat 2016 00:51

‘Barış istemeyi tartışmak bile garip!’

Paylaş

Hilal KILIÇ
Elif Bengüsu ARIK
Cansu ERTAŞ
Ankara

Bölgede süren çatışmalar ve savaş politikalarının hiçbir muhalif sese tahammülü yok. Barış için Akademisyenler’e yönelik saldırılar ve üniversitelerdeki gergin ortamına ilişkin konuştuğumuz Hacettepeli öğrenciler barış talebini şöyle özetliyorlar: “Barış istemeyi tartışmak bile garip!”

Bölgede devam eden savaş ve giderek gerginleşen siyasi ortam üniversitelere de yansıyor. Geçen dönem üniversitelilere ve barış bildirisi nedeniyle akademisyenlere yönelik baskıların ardından, bahar dönemi Ankara Üniversitesi’nde kampüs girişinde yapılan kimlik aramaları ve gözaltılarla açıldı. Geçtiğimiz dönem Hacettepe Üniversitesi de kadınlara yönelik cinsiyetçi ve milliyetçi saldırılarla gündeme gelmişti. Savaş ortamının kampüse yansıması ve üniversiteleri önümüzdeki dönem neler beklediğini öğrenci topluluklarına  sorduk. Öte yandan gazetemize konuşan öğrencilerin  ismini vermekten çekinmesi de aslında üniversitelerde demokratik ortamın hangi noktada olduğuna işaret ediyor. 

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Topluluğu’ndan (HÜBİTO) konuştuğumuz öğrenciler, bu gergin ortamın sadece geçen dönem ile açıklanamayacağını, 2-3 yıl öncesinden başlayarak değerlendirmek gerektiğini söylüyorlar. Hacettepe’de yükselen milliyetçi dalganın bundan öncesinde hayal bile edilemeyeceğini ama gelinen noktanın ülkenin siyasi konjektüründen bağımsız olmadığını ve doğalında yaşananların Hacettepe’ye de yansımalarının olduğunu dile getiren bir öğrenci, şöyle devam ediyor: “Güz döneminde seçim çalışmaları bahane edilerek toplulukların faliyetlerinin yasaklanması meselesi yönetimin öğrenci dinamiklerinden korkusuna bağlıyoruz. O dönem de olduğu gibi bu durum bizi engellemedi ve çalışmalarımıza her koşulda devam ettik. Ancak okulun toplulukları yönetebilmesinin en büyük faktörü maalesef para. Okulda yaşananların en büyük sorumlularından biri elbette bizleriz. Demek ki öğrenci toplulukları yeterli aydınlatma çalışmaları yapamamış, etkinliklerini verimli hale getirememiş.” 

BARIŞ TALEBİ AKADEMİSYENLERİ SAVUNMAYA DÖNÜŞTÜ

Savaş politikalarının üniversitede yaşanan süreçten ayrı tutulamayacağına dikkat çeken bir başa öğrenci de “Barış isteminin doğal bir hak olduğu ve bunun tartışılmasının bile saçma olduğunu düşünüyoruz. ‘Üniversiteler barış istiyor’ kampanyasına dahil olmak istediğimizde ilk başlarda bazı arkadaşlarımız çekingen davrandılar. Ancak mesele akademisyenlere saldırı halini aldığında tüm topluluk üyeleri destek oldular. Kampanya bizler için barış isteminin ötesinden akademisyenleri savunma halini aldı. Bilim talebini yükselten bir topluluk olarak akademisyenlerin özgürlüğünü önemli buluyoruz. Barış istememizin sebebini tartışmak bile bizlere garip geliyor bu en doğal haktır” dedi. 

Hacettepe Toplumsal Araştırmalar Topluluğu’nda (HÜTAT) bulunan öğrencilerin bir çoğu sosyoloji bölümünde okuyor. Onlar da bölgedeki gelişmelere işaret ediyor. Bir öğrenci, “Uyandığımız her yeni günde katliam ve ölüm haberleri aldığımız zamanlardan geçiyoruz. Uzunca bir zamandır Sur’da, Cizre’de, Silopi’de ve daha birçok ilde uygulanmakta olan abluka yüzlerce insanın ölümüne, yaşadığı bölgeden göç etmek zorunda bırakılmasına sebep oluyor. Bilinçli bir sürgün politikasının yürütüldüğünü ve insan haklarının ihlal edildiğini düşünüyoruz. Hepimiz sosyolog adayıyız ve bu meselede elbette bizlerin yorumları ve söyleyecekleri olacaktır. Ülkenin doğusunda gittikçe şiddetlenen savaş ortamı ülkenin batısından bağımsız değil. Bizim kampüsümüzde güz döneminde yaşananlar da bu duruma bir örnek. Aynı zaman da toplumsal yaşamı yaralayan, büyük gedikler açan ve telafisi zor bir bir noktaya sürükleyen savaş çığırtkanlığına karşı da bir tavrımız olması gerekiyor” dedi. 

ÜNİVERSİTELERDE TACİZ ARTIYOR

Hacettepe Kadın Çalışmaları Topluluğu (HÜKÇAT) üyeleri de defalarca ülkelerinde savaş mağduru olmuş kadınlarla dayanışmak için etkinlikler yaptıklarını, mektuplar, yardımlar topladıklarını söylüyorlar. Bugü ise sınırları aşmaya gerek olmadığını ve savaşın burada olduğunu anlatıyorlar. 
Bir öğrenci şöyle devam ediyor sözlerine “Savaş her insan için kötü sonuçları içinde barındırır. Ama kuşkusuz en çok yarayı kadınlar ve çocuklar alır. Tecavüzler, esir alınmalar, evsiz yurtsuz kalarak çocukları ile yaşama tutma savaşı vermeler. Son dönemde kampüsümüzde tacizin artması da bize gösteriyor ki; Savaş çığırtkanlığı yapanlar eril zihniyetten besleniyorlar. 

ÖNCEKİ HABER

Kuzey Kafkasya’nın ‘korkunç’ * ve gururlu şehri: Groznıy

SONRAKİ HABER

Ek zam için inisiyatif şubelerde: Sendika merkezleri topu şubelere attı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa