21 Şubat 2016 14:46

Sınav sayacı

Paylaş

Deniz TATAR
Maltepe/İSTANBUL

Hayatı beş şık arasında geçen sevgili Genç Hayat okurları hepinize merhabalar. Şu an bu yazıyı yazarken bile kafamın bir köşesinde YGS-LYS'ye kalan günleri hesaplıyorum. Sınava girecek tüm arkadaşların da günlük hayatlarının her alanında; yemek yerken, uyurken hatta nefes alıp verirken dahi beyninin bir köşesinde bu geri sayım sayacının çalıştığını biliyorum. Peki, sıfırlandığında patlayacak bir bombaymış gibi stres ve endişeyle beklediğimiz bu sayaç neden hayatımızın merkezinde ve neden en güzel zamanlarımızı çalmakta?
Önümüzde koskoca bir hayat var. Ya da bir günlük ömrümüz kalmış. Yani ya bir 24 saatimizi ya da daha çok 24 saatimizi sadece 160 dakikalık bir sınav için harcayıp durmaktayız. Bugün hangi öğrenciye sınav deseniz hep bir ağızdan yakınmaya başlayacaklarından eminim. Yetenekleri göz ardı eden ezberci eğitim sisteminin kendi doğruları üzerine kurulu sınav sistemini de en iyi, bilimsellikten uzak eğitimin kurbanı biz gençler eleştirebiliriz elbette. O bir kaç saatle ve bir kitapçıkla sınırlandırılan sınav, ne bir başlangıç ne de bir son olmamalı bizler için. Bunu bir amaç edindiğimiz takdirde hayattan kopuk, okuduğunu anlamadan fotoğrafını çekip optiğe aktaran birer robottan farkımız kalmaz. Sizi bilmem ama benim sayfalarca testin içine gömülüp şıkların arasında boğulmaya niyetim hiç olmadı ve olmayacak. Bu sınav yalnızca benim hedefime giden yolda bir araç, amaçlarıma açılan kapının anahtarı.

JOKEYİN İŞİ YARIŞ BİTENE KADAR

"Çalışırsanız yaparsınız, bir sene dişinizi sıkın, düzenli çalışın çok soru çözün, çalış çalış çalış! Para? Para yook!" diye diye Cem Yılmaz esprisindeki stajyerlere döndük. Bu laflar dışında hayata yönelik ne bir taktik ne de bir tavsiye duydum öğretmenlerden. Bie üniversiteye gir, mezun ol, diplomanı al... Eee? E'si bizden bu kadar, bizim görevimiz sizi yarış atı gibi koşturup önünüzdekini geçmenizi sağlamaktı. Jokeyin işi yarış bitene kadar. At çok çalışıp hızlı koşup Gazi Koşusu'nu kazanıyor. Sahibine 2,5 milyon, üstüne binene 200 bin, ata da havuç veriyorlar. Çok çalışmayı ezber yapmayı bırakalım. Verimli çalışmayı ve ileride bize hayat garantisi sağlayacak bilgiler edinmeye bakalım. Elimizdeki bir diploma değil beynimize yerleştirdiğimiz verimli bilgilerdir bizi bir basamak daha yukarı taşıyacak olan. Bir kağıt parçası gibi değildir bilgi; aklımızla beraber biz dünyanın neresine gidersek gidelim bizimle gelir.


ÇOK ŞIK VARDI, HATIRLAMIYORUM!

Ben bir genç olarak hedeflerim uğruna beş şık arasında can vermek istemiyorum. Hedeflerime emin adımlarla yürümek ve bu yolda gerçekten işime yarayacak bilgileri toplayarak ama aynı zamanda hayatı yaşayarak ilerlemek istiyorum. O 2 saat 40 dakikanın sonunda dışarıya çıktığımda "Çok şık vardı, hatırlamıyorum" diyerek unutacağım bilgilere kafa patlatmak değil, ilerideki hayatımda da "evet ben bunu biliyorum" diyebileceğim bilgileri öğrenmek istiyorum. Tabi bu sınav döneminde evden çok okulda, dersanede zaman geçiren öğrenciler zamanla stresin, endişenin, hocaların ve ailenin de baskısıyla psikolojik bunalımlar,çeşitli ruhsal, bedensel ve zihinsel hastalıklara da maruz kalıyor. Öyle ki, başarısızlığını kendine yediremeyip intihar etmesine yol açacak kadar büyük etkileride görülüyor.

ÖNCEKİ HABER

Çözüm yolu barıştan geçiyor

SONRAKİ HABER

O piti piti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...