21 Şubat 2016 14:35

Meslek Lisesi deyince

Paylaş

Adem KORKMAZ
Kocaeli

Meslek lisesi, özellikle de Endüstri Meslek Lisesi (EML) deyince aklımıza ilk gelen stajdır herhalde. Ya da staj, yürüttüğümüz tartışmanın başında gelir. Aslında staj EML öğrencilerin yaşadığı büyük sorunlardan sadece bir tanesi. Staj son sınıf öğrencilerinin sorunu diyebiliriz. Endüstri meslek liseleri, Önemli bir kesiminin ''ülkü ocakları'' benzeri siyasetin tepindiği, gençliğin gelecek kaygısının en çok yaşandığı, niteliksiz eğitimin had safhada olduğu, daha da önemlisi geniş emekçi yığınlarının sorunlarının iliklerine kadar hissedildiği liselerdir. Birileri için memleket meselesi olan bu liseler bizim için önemli ise amenna ama önemli değilse bundan sonrası için kayda değer bir önemle yaklaşmamız gerekiyor.
POLİSLER LİSEDEN ÇIKMAZ OLDU
EML öğrencileri ile yaptığımız sohbetlerde özellikle son dönemlerde polisin sıkça uğradığı yer haline gelmiş durumda olduğunu duyuyoruz. Tek tek sınıflarda polisin seminerler verdiği ve seminerleri sıklaştırdıklarından bahsediliyor. Bunun iki sebebi olabilir: Birincisi, mayıs ayında patlak veren metal direnişi. Çünkü bu direnişin ana gövdesinin önemli bir kesimini orta yaş ve genç işçiler oluşturuyordu, ikicisi ise EML memleket meselesidir anlayışıyla patronlar ve iktidarlar tarafından uzun yıllardır gerici ve milliyetçi örgütlenmelere zemin hazırlanması için her türlü imkan ve olanağın seferber edilmesi. Bu konuda ciddi bir başarı yakaladıkları da gözlemleniyor. Bunu nereden söylediğimize gelince, özellikle liselilerin önemli bir kısmı milliyetçi dalganın etkisinde. Bölgeden asker ve polis cenazelerinin geldiği bu dönemde sohbet ettiğimiz gençler tartışmaların içine dahil olup bulunduğu pencereden politika yapıyor. İstisnalar olmakla birlikte EML'nin % 70'i Ülkü Ocakları, Osmanlı Ocakları gibi milliyetçi ve gerici politikaların etkisi altında diyebiliriz. Milliyetçiliğin her gün yeniden üretildiği bu liselere staj sömürüsü üzerinden yaklaşmak veya bu sorunu bakış açımızın merkezine oturtmak son derece eksik kalıyor.
HERKES BİLİYOR
Çoğunluğu işçi ve emekçi ailelerin çocukları olan meslek liseliler dershanelerin kapatılması, eğitimin daha da paralı hale gelmesi ile gelecek kaygısını daha çok yaşıyorlar. Dahası bu liselerde okuyan öğrenciler temel tüketim maddelerine gelen zamlardan direk etkilenip ulaşıma gelen zamlar ve barınma sorunlarıyla da boğuşuyor.
Burada gençliğe planlı programlı bir saldırı olduğu açıkça ortada. Bu saldırı sadece gençlikle sınırlı kalmıyor. Geleceğin işçi ve emekçilerini de bölmek, mücadele birliğini ortadan kaldırmak, ucuz işçiliği ve sömürüyü katmerleştirmek gibi bir hedefle yapılıyor. Bu nedenle endüstri meslek liseleri ülke gündeminden azade değil. Tanıyı doğru yapmak önemli ama en az tanı kadar tedavi yöntemi de önemli. Bu yazı sadece güzel bir tespitten öte bundan sonra endüstri meslek liselerini çok yönlü değerlendirmemiz gerektiğini hatırlatma amaçlı bir yazı. Yoksa anlatılanları, yazılanları üç aşağı beş yukarı herkes biliyor.


BARIŞI SAĞLAMAK BİZİM ELİMİZDE

Liseli Bir Genç
Kocaeli

Anadolu'daki ezgilerin birinde şöyle geçer "şikâyetim vardır çarkı felekten." Evet, yaşıtlarım öldürülürken rahatça hayatımızı sürdürmemizden şikâyetim var. Sadece yaşıtlarım değil annelerimiz, kardeşlerimizin hayatı tehlikedeyken, rahatça sokağa çıkamaz, okula gidemez, rahatça sokakta oyun oynayamazken bizim buralarda normal hayatımıza devam etmemizden şikâyetim var. Eğer bizler insansak bu duruma sessiz kalmamamız gerekir. Benim insanlığım buna sessiz kalamaz. Kalbim ordaki halk bu durumdayken huzurlu olamaz. İşte ben bu durumu her gün, her saat düşünmeden edemiyorum. Çünkü insanlar sadece işlerinden, evlerinden değil canlarından oluyorlar. Bir çocuk annesinin ölüsünü görüyor ama yanına dahi gidemiyor. Bir anne çocuğunun cenazesinin nerede olduğunu bile bilmiyor. Bunlara sessiz kalan insanlığını kaybetmiş demektir. Ben insanlığımı kaybetmek istemiyorum. Çünkü beni ayakta tutan en önemli değer insanlığım. Birileri rahat yaşayacak diye halkın ölmesi adil değildir. Olması gereken her bölgede gençler rahatça okullarına gidebilmesi, okula giderken acaba canımdan olur muyum korkusuyla yaşamaması... Anne evladını uğurlarken gönlü rahat olmalı. Çocuklar rahatlıkla sokağa çıkıp arkadaşlarıyla oyun oynayabilmeli. Şu an Cizre'de, Sur'da, Silopi'de halk ölümle burun buruna. Bizlerin görevi ise onları yalnız bırakmamak. Bu mücadeleyi hep birlikte verip barışı sağlayabiliriz. Benim buna inancım var.
PANZER, TOMA, TANK DEĞİL İNSANLIK KAZANACAK
Tabi bunların yanında o insanların ölümünü isteyenleri, hatta katliamlara destek verenleri de görüyorum. Maalesef bazen kendi ailemizden biri de olabiliyor. Bir akşam ailemle sohbet ederken bu konu hakkında konuşulmaya başlandı. Ailemizin en yaşlısı yani gençlere örnek olması gereken kişi, devlet güçlerinin yaptıklarının doğru olduğunu söyleyince kanım dondu. Maalesef kendi huzuru için onların ölmesi gerektiğini söylüyordu. Aslında görüşlerini biliyordum ama oradaki halkın ölmesini isteyeceği düşünmemiştim. Dahası böyle düşünenlerin sayısının fazlalığı. Üniversite okumuş gençler bile var böyle düşünen. Bu düşünceler barışı, kardeşliğin, insanlığın sonunu getirecek türden düşünceler. Bizler onları bu durumdan çekip çıkarmalıyız. Eğer sadece evlerimizde oturup sadece bu durumu dile getirirsek onlardan ne farkımız kalır? Bu mücadele sadece tek bir halkın mücadelesi değil, barışı, özgürlüğü savunan tüm kesimlerin mücadelesidir. Bu yaşanmaz ülkeyi birlikte değiştireceğiz. Panzer, toma, tank kazanamayacak insanlık kazanacak emek kazanacak. Bu süreç belki uzun sürecek ama yine de başarılacak.

ÖNCEKİ HABER

İş yine başa düşüyor böyle olunca!

SONRAKİ HABER

Savaşın gençliği yakmaması için barış mücadelesi hepimizin işi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...