20 Şubat 2016 11:11

Memleket gergin, işyeri gergin, biz gergin…

Paylaş

Özkan ZÜLFİKAR

Yaşanan çatışmalarda hayatını kaybeden asker ve polis cenazelerinin ‘es geçmediği’ illerden biri olan Elazığ, doğu ile batının arasında kalmış bir il profili çizmiş olsa da sessiz bir çığlığın yükseldiğini duymak mümkün. İki taraftan yaşanan kayıplara rağmen ‘İnsan canına saygı’ beklentisinin yüksek olduğu ilde sanayi sitesi işçileri, madenciler ve sendika temsilcileriyle savaşı konuştuk.

Mehmet Çetintaş
(Oto yıkama işçisi)
Kardeşlik olsun diyorum. Bu çatışmalar hep siyasiler yüzünden çıkıyor. Meselenin çözümü için bir kere sağlam bir şey olması lazım. Herkes elini ayağını çekmeli. Her tarafta insanlar ölürken hiçbir şey düzelmez. Silahlar sussun. Konuşularak çözüm aranmalı. Bu çatışma ortamı işimize de yansıyor. İşler düşüyor. Altın döviz aldı başını gidiyor. Bir önce silahlar susmalı.

Cebrail Yüce
(Oto elektrik ustası)
Belki bayatlamış bir kelime olacak ama ‘barış’ diyorum. Şimdi Kürtler de kendi tarafından haklı. Kendi milleti, düşünceleri var, onu söylüyorlar. Böyle vur kır nereye kadar. Çözüm için memleketin siyasetçileri inatçılar. Onların umurunda değil asker ölmüş, polis ölmüş, dağdaki ölmüş. Bu yüzden çözümü zor görüyorum. Mesela oranın halkına sorulmalı ‘hele siz ne istiyorsunuz? Referandum yapılır mesela. Ama böyle devam ederse daha da kötü olur.

İsmini vermek istemeyen bir maden işçisi
İş yerimizde işçiler bölgede yaşanan olumsuzluklar hakkında pek bir şey demiyorlar. Çünkü hepsi işlerinden olma korkusu yaşıyorlar. Herkesin kredi borçları var ve ‘bir şey dersek işimizden oluruz ve borcumuzu ödeyemeyiz’ diyorlar. İşçilerin çoğu işlerinden olmamak için tazminatlarının yarısını vermek zorunda kaldı. Aslında savaşın etkileri bütün işçilere ekonomik olarak yansıyor. İş ortamımız gergin. Biz gergin. Memleket gergin. Ne olacak bilemiyorum?

Fuat Koç
(Elazığ Eğitim Sen Şube Başkanı)

Savaşla birlikte insanlarımız büyük mağduriyetlere uğradılar; On binlere varan can kayıpları yaşandı, milyarlarca maddi kayıp ortaya çıktı. Yoğun bir şekilde köy boşaltmaları sonucu köyden kente göç gerçekleşti. İşsizlik büyük boyutlara ulaştı, yoksulluk arttı. Güvenlik eksenli anlayış, özgürlük ve demokratik yaşam anlayışının önüne geçti. Son bir yıl içinde defalarca operasyonlar yapıldı, değişik kesimlerden onlarca insan tutuklandı ve özgürlüğünü kaybetti. Barışa ulaşmak için sivil toplum mutlaka harekete geçmelidir. Partilerin, sendikaların, derneklerin, meslek örgütlerinin  ayrım gözetmeksizin barış için bir araya gelmesi ve kamuoyu baskısı oluşturması gereklidir. Diğer taraftan basın ve yayın organları, görsel medya savaş dilini terk etmeli, barışın gerekliliğini işlemeli.

Kenan Korkmaz
(Yapı-Yol Sen Elazığ Şube Başkanı)

Savaş kimilerini cephede savaşırken vurur, kimilerini okulundan eder, kimilerini mahallesinden, yerinden, yurdundan eder. Emekçiler bunların hepsini yaşar sonrasında ise yıkımın faturasını öder. İşçi ve emekçilerin haklarına yönelik saldırılar tam da bu dönemde hız kazanmıştır. İşten atmalar kıdem tazminatının kaldırılması girişimi, 657 Sayılı Yasadaki değişiklik, iş güvencesinin kaldırılması vb. Savaş işçi ve emekçiler arasında milliyetçi ve şovenist eğilimleri körükler, birliğini bozar. Savaşta kurtulmanın ve haklarımızı almanın yolu emek mücadelesi ile barış mücadelesini birleştirmek, işçilerin emekçilerin birliğini sağlamaktır.

ÖNCEKİ HABER

Beştaş: CHP'nin önerileri bahane edildi, masayı asıl bitiren başkanlık dayatması

SONRAKİ HABER

Malatyalı işçiler: Ölüm olmasın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa