20 Şubat 2016 00:30

Kiralık işçilikte ‘suistimal’ itirafı!

Kiralık işçilik tasarısının maddeleri ve gerekçeleri, kiralık işçilik gerçeğini gözler önüne seriyor. AKP Hükümeti, 'suistimale açık' diyerek kiralık işçiliğe kamu kurum ve kuruluşlarında izin vermiyor. Ancak AKP, kamuya tanımaktan endişe ettiği bir yetkiyi, kâr etmekten başka hiçbir amacı olmayan özel sektöre tanımaktan çekinmiyor.

Paylaş

Hazırlayan: Onur BAKIR

Kiralık işçilik tasarısının maddeleri ve gerekçeleri, kiralık işçilik gerçeğini gözler önüne seriyor. AKP Hükümeti, “suistimale açık” diyerek kiralık işçiliğe kamu kurum ve kuruluşlarında izin vermiyor. Ancak AKP, kamuya tanımaktan endişe ettiği bir yetkiyi, kâr etmekten başka hiçbir amacı olmayan özel sektöre tanımaktan çekinmiyor. Tasarı, yer altı madenciliğinde “sağlık ve güvenlik” nedeniyle kiralık işçiliği yasaklıyor ancak en az madenler kadar tehlikeli olan inşaat, hava yolu taşımacılığı, liman, nükleer gibi sektörlerde kiralık işçiliğe izin veriyor. Tasarı, taşeron şirketlerin kiralık işçi çalıştırmasına olanak tanıdığı gibi patronların kendi işçilerini işten çıkarıp 6 ay sonra bürolardan geri kiralamalarını da mümkün kılıyor!

DEVLET YAPAR DA ÖZEL SEKTÖR YAPMAZ MI?
Tasarının 1. maddesine göre kamu kurum ve kuruluşlarında geçici iş ilişkisi kurulamayacak, yani kiralık işçi çalıştırılamayacak. Bu maddenin gerekçesinde ise “Kamu kurumlarında yürütülen işin devamlılık arz etmesi, kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve kamu sektöründe geçici iş ilişkisi kullanımının suistimale açık olması” nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarında sınırlamaya gidildiği belirtiliyor.
Yani AKP Hükümeti diyor ki, “Kamu kurumları yani devletin bizatihi kendisi kiralık işçiliği suistimal edebilir, kötüye kullanabilir, o yüzden devlette kiralık işçiliğe izin vermiyorum.” Ancak aynı hükümet, özel sektöre özel sektörde kiralık işçiliğe olanak tanıyor. Bu durumda şu sorular kaçınılmaz olarak gündeme geliyor: Amacı kamu yararı sağlamak olan, devletin idare ve denetimindeki kamu kurumlarında dahi kiralık işçilik suistimale açıksa; amacı kâr sağlamak olan özel sektör işletmelerinde bu ihtimal, bu tehlike söz konusu değil midir? Devlet kendisinden endişe ettiği bir konuda, kâr etmekten başka bir gayesi olmayan özel sektöre nasıl güvenebiliyor? Özetle söyleyecek olursak, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

İŞTE ÖZGÜR DÜNYA!
Aslında mesele oldukça açık. Kiralık işçilik başlı başına bir emeği istismar etme biçimidir. Emek komisyonculuğu yaparak para kazanılan bir alanda suistimalin olmaması olanaklı değildir. Özel istihdam büroları kiralık işçilik üzerinden büyük paralar kazanmaya çalışacak, patronlar da kiralık işçilik ile iş gücü maliyetlerini en aza indirmeye gayret edecektir. Bu noktada suistimal, istismar, kötüye kullanma, istisna değil kural olacaktır. Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti bakımından örnek gösterilen ülkelerde dahi ağır suistimaller ve istismarlar yaşanmakta, bu durum sadece raporlara değil, filmlere de konu olmaktadır. Bu tasarı yasalaştığı takdirde neler yaşanacağını merak edenler, Ken Loach’un İngiltere’deki istihdam bürolarından bir kesit sunduğu İşte Özgür Dünya filmine göz atabilirler.

MADENDE YASAK, NÜKLEERDE SERBEST
Tasarıya göre yer altında maden çıkarılan işyerlerinde de kiralık işçi çalıştırılamayacak. Tasarıda bu yasak, “İş sağlığı ve güvenliği açısından tehlikeli olan yer altında maden çıkarılan işyerlerinde sektörel sınırlamaya gidilmiştir” şeklinde gerekçelendiriliyor. Buradan çıkarılacak sonuç açık. AKP Hükümeti, yer altı madenlerinde kiralık işçi çalıştırılmasını, işçi sağlığı ve güvenliği yönünden sakıncalı buluyor. O halde soruyoruz: İşçi sağlığı ve güvenliği bakımından tehlikeli olan tek sektör yer altı madenciliği midir? Madenler için sakıncalı bulunan kiralık işçiliğin, inşaat, uranyum üretimi, hava yolu taşımacılığı, doğal gaz dağıtımı, limanlar, itfaiyecilik, nükleer reaktör işletimi gibi sektörler için sakıncalı olmadığını kim söyleyebilir? Mesela bu tasarıya imza atan Çalışma Bakanı, kiralık işçi olarak çalıştırılan bir pilotun uçağına biner mi?
Bir noktanın altını çizelim. Kiralık işçiliğin kendisi, hangi sektörde olursa olsun, işçi sağlığı ve güvenliğine zararlıdır; kiralık işçilik sağlıksız, güvensiz ve güvencesiz bir istihdam biçimidir. Dünya örnekleri, kiralık işçilerin, daimi işçilere göre çok daha fazla iş kazası geçirdiğini gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla derdimiz kiralık işçiliğin sektörel olarak sınırlanması değil; kiralık işçiliğe tümüyle izin verilmemesi. Ancak burada dikkat çekmeye çalıştığımız asıl mesele, kiralık işçiliğin işçi sağlığı ve güvenliği bakımından riskli olduğu gerçeğini AKP Hükümetinin de kabul ettiği! AKP Hükümeti, Soma Katliamı’nın tekrarlanması korkusuyla kiralık işçiliği yer altı madenlerinde yasaklıyor ancak Türkiye’nin bütününü Soma madenlerine çevirecek bir istihdam biçimini yaşama geçirmeye çalışıyor…

TAŞERONDA KİRALIK İŞÇİ ÇALIŞTIRILABİLECEK
TASARI, taşeron şirketlerde, kiralık işçi çalıştırılıp çalıştırılamayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer vermiyor. Açıkça yasaklanmadığı sürece, taşeron şirketler kiralık işçi çalıştırabilir. Tasarı açıkça bir yasak getirmeyerek taşeronda kiralık işçi çalıştırılabilmesine izin veriyor. En azından özel sektöre ait işletmelerde faaliyet gösteren taşeron şirketlerin kiralık işçi çalıştırabileceği kesin. Gelelim kamuya. Tasarı diyor ki, “Kamu kurum ve kuruluşlarında geçici iş ilişkisi kurulamaz.” Bu cümleyi iyimser biçimde yorumlayacak olursak, hem kamu işverenlerinin hem kamuda faaliyet yürüten şirketlerin kiralık işçi çalıştıramayacağı sonucuna varırız. Ancak daha gerçekçi bir yorum, bizi tam aksi yönde bir sonuca götürüyor. Şöyle ki, gerek mevzuat, gerek yerleşik Yargıtay kararları gereği, hem kamu hem özeldeki taşeronlar, başlı başına bir işyeri ve işveren sayılıyor. Dolayısıyla tasarıda yer alan sınırlama, kamu kurum ya da kuruluşu niteliği taşımayan, kendisi ayrı bir işveren olan taşeron şirketleri kapsamaz. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; tasarı özel sektördeki taşeronların kiralık işçi çalıştırmasına olarak tanıyor; kamudaki taşeronlar için de -en hafif deyimiyle- açık kapı bırakıyor.

İŞÇİNİ ÇIKAR, 6 AY BEKLE, KİRALA!
Tasarının 1. maddesinde şu düzenleme yer alıyor: “Geçici işçi çalıştıran işveren, iş sözleşmesi feshedilen işçisini fesih tarihinden itibaren altı ay geçmeden geçici iş ilişkisi kapsamında çalıştıramaz”. Gerekçede ise bu düzenlemenin amacı şöyle ifade ediliyor: “Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan daimi işçilerin geçici işçi olarak çalıştırılmak amacıyla işten çıkarılarak geçici işçi statüsünde tekrar işe alınması yoluyla uygulamanın suistimal edilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır”. AKP Hükümeti, kiralık işçiliğe izin verildiği takdirde yaşanacakları, tasarının gerekçesinde itiraf etmiş durumda. Tam da hükümetin öngördüğü gibi işverenler, kendi işçilerini işten çıkarıp, daha düşük haklar ve ücretlerle, güvenceden yoksun biçimde istihdam bürolarından kiralayacak. “6 ay kuralı” da bu suistimalin önüne geçemeyecek. Patronlar, işten çıkardığı işçilerine, “6 ay sonra seni bürodan geri alacağım” diyecek. İşsizliğin bu kadar yoğun yaşandığı, iş bulmanın her geçen gün daha zor hale geldiği Türkiye’de, işçilerin önemli bir kısmı bu durumu kabullenmek zorunda kalabilecek.

YARIN: Kiralık işçilerin işvereni kim? İş sözleşmeleri nasıl olacak? Kiralık işçi haftada kaç saat çalışacak? Çalışma koşulları nasıl olacak? İşçilerin ücreti ne kadar olacak, ücretini kimden alacak?

ÖNCEKİ HABER

Toz Bezi filminde başrol kadın dayanışmasının

SONRAKİ HABER

Mersin'de cam işçileri forum düzenledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...