Sesimize Ses Ver; Geleceğe Elini Uzat!

Ezgi YILDIRIM
Denizli

Geçtiğimiz hafta 89 üniversiteden 1128 akademisyen, “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi” çağrısı yaptı. Ayrıca “Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını” da istedi. Yurt içi ve yurt dışından binlerce akademisyenin barış için yükselttiği bu ses başta Cumhurbaşkanı olmak üzere birçok kesim tarafından acımasızca eleştiriye tutuldu. Bilim dünyasının ortak vicdanla çıkarttığı bu gür ses tıpkı ‘çocuklar ölmesin ‘ diyen Ayşe öğretmen gibi terörist ve hain ilan edildi. Yaşanan bu olay ise Türkiye ‘de ilk değil. 12 Eylül döneminin darbeci cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından “Türkiye ‘deki demokratik düzene ilişkin gözlem ve istekler” başlıklı bir metni Çankaya köşküne sunmak isteyen akademisyenler hedef gösterilmişlerdi.

Bu yaşanan olaya ve tüm dünya aydın ve akademisyenlerine cevabı yıllar önce Einstein vermişti. Barış için aydınlar konferansında konuşmak için Einstein’ın hazırladığı metin konferans komitesi tarafından sansüre uğrasa da 29 Ağustos 1948’de basında yer aldı. Einstein “Aydınlara Bir Mesaj” adlı konuşmasına ‘Son Yıllarım’ adlı kitabında yer vermiştir. Einstein ‘in konuşmasının tam metti uzun olduğu için burada sadece belirli bölümlerinden bahsetmek mecburiyetindeyim. Einstein konuşmasında yaptığı çağrı özetle şöyledir.
“Dünya üzerinde barış ve güvenliği bilge insanların etkisini kullanmak. Bu, Platon’un da ilkelerinden biri olarak şiddetle ilgilendiği çok eski bir problemdir. Atalarımızdan gelen içgüdü ve tutkulara teslim olmak yerine insanla ilgili problemlerin çözümüne akıl ve sağduyuyu hakim kılmak.

Devletler içinde ve arasında var olan ekonomik çıkar çatışmaları şüphesiz günümüz dünyasındaki büyük çaplı tehlike ve tehdit durumunun başlıca sorumlusudur. İnsan, dünya milletlerinin barışçıl varlığını garanti edecek politik ve ekonomik örgütlenme biçimlerini geliştirmede başarılı olamadı. Savaş olasılığını ortadan kaldıracak ve öldürücü kitle imha araçlarını ebediyen yasaklayacak bir sistem kurmada da başarılı olamadı. Bizim için hangi görev daha önemli olabilir? Hangi sosyal amaç bizlere daha uygundur? Dünya milletlerini birbirine bağlayan manevi ve bilimsel köprüler kurmak zorundayız. Ulusal sınırların korkunç engellerini aşmak zorundayız.
....
 Dünya halklarını, kökleşmiş ulusal geleneklerini en radikal biçimde değiştirmeye ikna etmenin gerekli olması halinde, bu aydınlar kendi ulusal bağlarını aşmak için yeterli cesarete sahip olacaklar mı? Çok büyük bir çaba olmazsa olmazdır. Zaman son derece kısa. Eğer azda olsa harekete geçmemiz gerekiyorsa, şimdi harekete geçmeliyiz. “

İşte Einstein’ın aydınlar için yazdığı mesaj ve barış çağrısı. Bu son derce kısa zamanda Einstein’ın da dediği gibi devletlerin çıkarları uğruna daha çok insan ölmesin diye Türkiye ‘deki akademisyenler de harekete geçmiştir. Yaklaşık 60 yıl önce Einstein, akademisyen ve aydınlar savaş karşıtı ve barış yanlısı olmak zorundadır demiştir. Bu barış sesi Einstein başta olmak üzere geçmişten bugüne kadar dünyada giderek yükselmiştir.

Bugüne dek savaşlarda, egemenler kendi çıkarlarını perdelemek üzere milliyetçiliği, ırkçılığı kışkırtmışlar, ölenlerin çıkarlarının ortak olduğunu gizlemeye çalışmışlardır. İçinden geçtiğimiz dönem de çok farklı değil. Bölge illerinde sokağa çıkma yasakları, çatışmalar derken onlarca çocuk ve genç öldürüldü. Orada ölen Cemile yaşasaydı geleceği bizim mahkum edildiğimiz gelecekten farklı olacak mıydı? İşsizlikten, yoksulluktan, ezilmekten ayrı bir yaşamı olabilecek miydi? Ya da iş cinayetlerinde ölen genç kardeşlerimizden? Bu yazıyı okuyan arkadaş; senden? Olmayacaktı. İşte bu sebeple bir arada yaşamı, eşit hakları ve barışı savunmak geleceğimizi savunmak demek. İşte bu yüzden hocalarımızın barış çağrısı geleceğe bir çağrı.

Onların sesine ses vermek de bu mücadeleyi büyütmek de şimdi bizim elimizde...