07 Şubat 2016 10:30

#ÜniversitelilerBarışİstiyor

Paylaş

Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Topluluğu:

O meşhur sözde de dendiği gibi, “faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir.” İktidar ‘barış’ diyen her kesimin tepesine binmeye çalışmakla aslında bizleri susturmaktan ziyade, onların istediği gibi konuşmamızı arzuluyor. İstiyorlar ki bilim insanları bilimsel teorilere taklalar attırıp devlet terörünü meşrulaştırsın, çocuk öldürmeyi haklı göstersin. Bunu yapan şarlatanlar da yok değil elbet, ama bizler o kanat yerine insanlıktan taraf olmayı benimsiyoruz. Tam da bu sebepten, olabilecek en meşru hakları dimdik durarak talep eden hocalarımızın her daim yanlarında olacağız.

 

Ege Üniversitesi Çaylak Haber editörü Yiğit Yıldız:

Hocalara yapılan eleştiri değil bence direk teşhir ve tehdittir. Yapılan eleştiriyi kimin yaptığına bakmak gerek ilk önce. Hani derler ya “Önce lafa bakarım laf mı diye sonra söyleyene bakarım insan mı diye” durum bence böyle şu an. Hocalarımız daha fazla insan ölmesin derken onları fütursuzca eleştirerek daha fazla kan istemektir. Hocalarımız bu suça ortak olmadıklarını beyan ettiler. Bizim adımıza kimse öldürmesin dediler ben de hocalarımın dediklerine katılarak bu suça ortak olmayacağımı belirtiyorum. Daha fazla insan ölmemesi adına gereken her şey yapılmalı.

 

Anadolu Üniversitesi Düşünce ve Hukuk Kulübü
Kulüp olarak ülkede haksızlıkların, hukuksuzlukların pervasızca arttığı bugünlerde, özgür yaşamı savunan ve haksız savaşa karşı barış içinde bir yaşam isteyen aydınların, entelektüellerin, akademisyen ve sanatçıların yanında olduğumuzu ve onlarla aynı istemlerde bulunduğumuzu ifade ediyoruz.

Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu
Topluluk olarak #üniversitelilerbarışistiyor diyoruz çünkü; topluluklar olarak başlatılan bu harekette öncelikli ihtiyacımız olan eşit, laik ve bilimsel eğitimin sağlanabilmesi için bilmin ve hedef gösterilen akademisyenlerin yanındayız.


Çukruova Üniversitesi Emo-Genç temsilcisi Ersin Fındık

İnsani değerleri özgürlükleri hiçe sayan, sokağa çıkma yasaklarının bitmesi ve oradaki insanların 7’den 70’e can güvenliğinin sağlanması ki can güvenliğini kimin tehdit ettiğini biliyoruz ulusal ve yandaş medyanın aksine. Beyefendi çıkıp diyebiliyor ki ‘diktatörlük olsa beni eleştiremezsiniz bile’ Eleştirenlerin hepsi hapiste hükümet politikasını eleştiren akademik bilim insanları da teker teker ifşa edilip tutuklanıyor. İnsanlar barış istedikleri için ‘çocuklar ölmesin’ dedikleri için linç ediliyor; davalar açılıyor. Sokaktaki insan bile bunları diyebilir, herkes biliyor ama herkes susuyor. Yaşama hakkının, eğitim hakkının sağlanabilmesi ve görüşmelerin tekrardan samimiyetle sürdürülmesi için imzaladık biz bu bildiriyi.

AİBÜ Kültür Edebiyat Sanat ve İletişim Topluluğu
Topluluk olarak barış için imzamızı verdik. Katliam politikalarının ve tehditlerin karşında demokratik bir ülke istiyor ve barışın bu yolda zorunlu olduğunu düşünüyoruz. Sadece çocuklar ölmesin diye fikirlerini beyan eden ve suçlu ilan edilen akademisyenlerimizin yanındayız. Üniversitemizde barışı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.


Pamukkale Üniversitesi Medya ve İletişim Topluluğu

Her sabah ölüm haberiyle uyanıyoruz. Her gün bir ölüme üzülüyoruz. Duyarsız, tepkisiz kalamayanlara linç kampanyaları başlatılıyor, ölüm tehditleri yağıyor. Ülkenin doğusunu kan gölüne çevirenler yayın yasaklarıyla batıda duyarsızlığın hakim olduğu bir atmosfer yarattı. Diyarbakır’da, Sur’da, Ankara’da, Sultanahmet’te gerçekleştirilen katliamların failleri; ‘Bu suça ortak olmak istemiyorum’ diyen herkesi vatan haini, terörist ilan ettiler.

Bizim üniversitemizde ve diğer üniversitelerde akademisyenlere karşı linç kampanyaları başlatıldı. Akademisyenleri, duyarlı olan herkesi nefret politikalarıyla bastırmaya, sindirmeye çalışıyorlar. Baskılara ve tehditlere rağmen topluluk olarak imzamızın ve barış isteyen akademisyenlerimizin arkasındayız. Bu suça biz de ortak olmuyoruz. Savaş isteyen Saray’a karşı barış istiyoruz. Karanlığa karşı aydınlığı, savaşa karşı barışı, gericiliğe karşı bilimi savunuyoruz.


Pamukkale Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Öğrencileri Birliği (İDE)

Baskılara, soruşturma, tutuklama ve şiddet terörüne rağmen ‘barış istiyoruz!’, ‘artık çocuklar ölmesin!’ diyebilen akademisyenlerimizin sonuna kadar yanındayız! Yaşadığımız bu karanlık günlere korkmadan, yılmadan inatla ışık tutmaya çalışan 1128 akademisyeni medya, mafya ve tetikçiler ile hedef gösterenler şunu iyi bilmelidir ki baskılara rağmen; hiçbir silah ufak bir kalemden daha güçlü değildir. Bu suça ortak olmayacağız diyen hocalarımızı hedef gösteren bir açıklama da Pamukkale Üniversitesi rektörlüğü tarafından yapılmıştı. Bizler Pamukkale Üniversitesi öğrencileri olarak bu açıklamayı kabul etmiyoruz reddiyoruz. İDE olarak, barış isteyen akademisyenlerimizin yayınladığı bildiriyi destekliyoruz. Bunun için ODTÜ’de başlayarak diğer üniversitelere yayılan “Üniversiteler barış istiyor” kampanyasını destekliyor ve diğer topluluk, kol ve kulüpleri de birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

 

Koç Üniversiteliler Dayanışması

1000'in üzerinde akademisyen barış için bir araya gelerek, devletin Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha birçok yerde işlediği suçlara ortak olmayacaklarını belirten bir metin yayımladılar. Cumhurbaşkanının akademisyenleri hedef gösteren konuşmasının ardından YÖK “Teröre destek veren bildiri ile ilgili olarak hukuk çerçevesinde gereği yapılacak” açıklamasını yaptı.

Koç Üniversiteliler Dayanışması olarak metne imzacı tüm akademisyenlerin yanında olduğumuzu bildiriyor ve onların taleplerini sahipleniyoruz.

Herkesi katliamlar karşısında sessiz kalmamaya ve bu suça ortak olmamaya çağırıyoruz!


ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğrenci Temsilcisi Deniz Mine ÖZTÜRK

Barış için 89 üniversiteden 1128 akademisyenin başlattığı imza kampanyasından sonra, akademisyenlere karşı yürütülen linç kampanyası, gözaltılar ve soruşturmalar bize göstermiştir ki artık ülkemizde ‘barış’ın adının dahi telafuz edilmesine tahammül yoktur. Bu savaş ortamı ve tahammülsüzlük ancak barış şiarının Türkiye’ nin dört bir yanından yükselmesiyle son bulabilir. Bu yüzden biz de barış için bir araya gelen; akademisyenler, gazeteciler, edebiyatçılar gibi öğrenci toplulukları ve öğrenci temsilcileri olarak barış ve demokrasi mücadelesine ortak olmak istedik. Üniversitelerde, böyle bir savaş ortamı içerisinde; bilimsel, demokratik, düşünce ve ifade özgürlüğüne dayanan bir eğitim mümkün olmadığından biz de hocalarımız gibi barış cephesinde olmaya devam edeceğiz.

 

Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi
Cumhurbaşkanının direktifleriyle YÖK devreye girdi ve rektörlükler soruşturma açtı. 16 hocamız hukuksuz bir şekilde evlerinden alındılar ve günün akşamında serbest bırakıldılar. Hocalarımız her koşulda barışın sesini yükseltmeye devam edeceklerini belirttiler. Bizler de Kocaeli Üniversitesi Ekmek ve Gül Kadın Çalışmaları Atölyesi olarak demokrasinin, barışın ve üniversitenin tarafındayız.


Kocaeli Üniversitesi Öteki Hukukçular Platformu

Bizler Kocaeli Öteki Hukukçular platformu olarak, barışın sesini yükselten, vicdanın sesi olan hocalarımızın yanındayız. İnsanlığın talebini, savaşsız, katliamsız bir ülke isteğini, dile getirdikleri için sabah saatlerinde 16 hocamız gözaltına alındı. Hukuksuz soruşturmalar başlatıldı. Üniversite senatosu barış talebini “ifade özgürlüğü kapsamında sayılamaz” diyerek yargıladı bile. Hukuk öğrencileri olarak hocalarımızın yanındayız. Bizlere uygulanan hiçbir hukuk dışı uygulamanın bizleri sindiremeyeceğini, yıldıramayacağın buradan bir kez daha dile getiriyoruz. Bütün üniversiteleri, savaşlar karşısında, baskılar karşısında tek ses olmaya çağırıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Hedefte Genç Kadınlar Var

SONRAKİ HABER

Saati 1 Lira Bile Etmiyor!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...