07 Şubat 2016 00:54

Bağlar halkı master planını istemiyor: Kürt’ün inkarı, Sur’un peşkeş planı

Paylaş

Hasan AKBAŞ 
Evrim KURDOĞLU
Diyarbakır

Başbakan Ahmet Davutoğlu bölgedeki çatışmalı ortam sürerken ‘yeniden yapılanma’ adı altında 10 maddelik bir ‘master plan’ açıkladı. Ancak Diyarbakır halkı bu planı istemediklerini söylüyor. Bağlar’da yaşayan yurttaşlar, hem çatışmalı süreç boyunca yaşadıklarını, hem de kendi ilçelerindeki durumu aktardı.  

Kürt kentlerinde süren çatışma yayılıyor. Diyarbakır’da yapılan en ufak bir eyleme gaz ve basınçlı suyla müdahale ediliyor. Öte yandan göç ve ekonomik problemlerin getirdiği sorunlar… Tüm bu cendere içerisinde Hükümet bir plan hazırladı. ‘Yeniden yapılanma’ adına açıklanan master planını ve sokağa çıkma yasakları ile beraber neler yaşadıklarını Bağlar halkına sorduk. 

‘ORTAK YAŞAM VE BARIŞ DİYORUM’

Çoğunluğu yoksul emekçi halkın yaşadığı Diyarbakır’ın nüfus açısından en büyük ilçesi Bağlar’ın nüfusu, 2015 yılı nüfus kayıtlarına göre 189 bin 910’u erkek, 185 bin 402’si kadından oluşuyor. İlk olarak ilçenin merkezi olan Dörtyol’da bulunan bir kahvehaneye girdik. Bizi, kendisini “1980 yılında Kürtçe konuştuğu gerekçesiyle öğretmenliği elinden alınan, jet hızıyla yargılandıktan sonra Diyarbakır Cezaevine atılan ve burada en ağır işkenceler görmüş kişi” olarak tanıtan Hacı Tahir Zana karşılıyor. Bölgedeki çatışmalı ortama ilişkin değerlendirmede bulunan Zana, “Bu kadar cezaevinde yattığım ve işkence gördüğüm halde ben hâlâ barış diyorum. Biz bölünmek istemiyoruz. Baştakiler başkanlık olmadığı için Kürtlerden intikam alıyor. Buna son verilmediği sürece barış mümkün değildir” diyor. 

‘MASTER PLANDA BİZ KÜRTLER YOK; İNKAR VE SAVAŞ VAR’

Sur’daki ablukaya ve Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı master planı için Zana, “Sur Diyarbakır’ın kalbidir. Söküp atıldıktan sonra yenisinin yapılması bir can vermez. Eksik olan yıkılmış binalar değildir. Kürt halkının talepleridir. Ama o planı televizyonda izlediğimde bir tanesinin bile bizim taleplerimiz olmadığını gördüm. Bir plan yapılıyorsa madem buradaki halkın isteklerine göre yapılmalıdır. Bu hükümetin burayı kendi isteğine göre yapma planıdır. Kabul etmiyoruz ve bu çözüm değildir diyorum” ifadeleriyle tepki gösteriyor. Zana ile sohbetimiz sırasında kahvehanede diğer masalarda oturanlardan kimi yurttaşlar yanımıza geliyor. 
    
‘BÜYÜK TELEVİZYONLARIN YALANLARINDAN BIKTIK

“Gerçekten bu söylenenleri yazacak mısınız?” diye soruyor İnşaat İşçisi Abdulkadir Kayık. Gazetemiz ve Haber Nöbeti’nden bahsediyoruz. Kayık, “Bu konuda güveniyoruz size. Habercilerin buraya gelmesini de öğrenmiştik zaten. Batıdaki gazetecilerin burada olması bizi çok sevindirdi. İnanın biz bu büyük televizyonların haberlerinden bıktık. Bu kadar kolay nasıl yalan haber yapılabiliyor” diyor. Diyarbakır’daki durumu özetleyen Kayık, “ Her dakika bomba ve silah sesleri var. Sokakta yürürken, yemek yerken, uyurken… Öyle bir hal haline geldi ki, buradaki yaşamın bir parçası gibi. Ama bu bizi kötü etkiliyor” diyor. 

‘ÇOCUK MU KANDIRIYORLAR, PEŞKEŞ PLANIDIR O’

İsmini vermek istemeyen bir yurttaş da master planını eleştirerek başlıyor. Yurttaş,”Başbakan Kürt halkına ‘Bir formül ve proje açıklıyorum müjde’ gibi söylüyor ama bizi daha da sinirlendiriyor. Bu apaçık Kürtlere bir rüşvet ve sus payıdır. Bu plan Kürt halkını asimile etme ve devlete biat eden insanlar yapma çabasıdır. Biz psikolojisi bozulmuş deliler miyiz ki bize terapi verecekler? Bu halka verilecek tek şey haklarıdır. O hakları da biliyorlar. Tüm dünya biliyor. Bunları vermeden bize sus payı vermeye çalışmak oluyor. Çocuk mu kandırıyorlar. Bu planın arkasındaki şey TOKİ’nin, yandaş müteahhitlerin, patronların buradan rant elde etmesidir. Ben 10 maddeden bir tek bunu yani tek bir maddeyi görüyorum; o da Diyarbakır’ı peşkeş çekme maddesidir” diyor.

‘ZULÜM SADECE SUR’LA SINIRLI DEĞİL, HEPİMİZ AYNIYIZ’

Kahvehaneden çıkıp, eski evlerin bulunduğu ara sokaklara giriyoruz. Sokaklarda çocuklar ve kadınlar göze çarpıyor. Kadınlara soruyoruz bu kez. Müzeyyen Fidan, “Buradaki hangi kapıyı çalsanız, neredeyse her gün buralara atılan biber gazını anlatır size. Herkes sadece Sur’da oluyor sanıyor. Burada savaş bitsin diye tencere çalıyoruz. Hemen gaz atılıyor” şeklinde anlatıyor Diyarbakır’da yaşananları. 

‘HAYAT İSTİYORUZ!’

Nedime Saçma isimli başka bir kadın da, “Bizim istediğimiz hayat, barış ve kardeşliktir. Sur’da, başka yerlerde bir sürü genç ölüyor. Kim olduğu önemli değil. Ölen bütün gençler bizim gençlerimizdir. O haberleri izlediğimizde ciğerimiz yanıyor. Bitsin artık bu savaş” diyor.  Bir başka sokakta rastladığımız Şefika Bağıran ise “Evden dışarı çıkamıyoruz. Zindana çevirdiler buraları. Sokağa çıkıyorsun gaz atılıyor, eve giriyorsun yine gaz bu sefer hiç çıkamıyorsun. Çocuklarımızı koruyalım kendimizi koruyalım diye yaşam savaşı veriyoruz. Kime ne olacağı belli değil. Yazdan beri hiç normal bir günümüz olmadı. Barış dendi, kardeşlik dendi bunu nasıl anladılarsa savaş açtılar. Ha Bağlar ha Sur; fark etmiyor. Aynı zulüm burada da her gün yaşanıyor” diyor. 

ÖNCEKİ HABER

Barış için imza atan Murat Özbank: Korkup sustukça, korktuğumuz başımıza gelir

SONRAKİ HABER

Ülker fabrikasında ‘kalite sizsiniz’ yarışması: Kazanana tablet yanında bel fıtığı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa