Hayatın güzelliklerini göremeden savaşla tanıştık
Haci BİŞKİN
Mardin
Cizre’de sokağa çıkma yasağından dolayı kendi memleketime gidemedim. Suriye’den kaçan mültecilerin düştüğü durumu şu an daha iyi anlayabiliyorum. 28 Ocak perşembe günü saat sabahın 7.30’unda, Mardin’in Midyat ilçesinde, Suriye ve Irak’tan gelen mültecilerin bulunduğu AFAD kampına gittim. AFAD kampında Şengal’den kaçan Êzidîler ve Suriye’deki savaştan kaçan mülteciler yer alıyordu. Hep böyledir ya; ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu savaşta yaşlısından gencine, kadınından bebeğine kadar hayatını kaybedenler vardı. Kampın avlusunda volta atan bir genç gözüme çarptı. Tanışmak için yanına yaklaştım ne de olsa onun yaşadıkları kadar olmasa da aynı durumu yaşıyorduk. Onun da gidebilecek bir evi yoktu. Hasan 21 yaşında Suriye’nin İdlip kentinden savaştan kaçan bir üniversite öğrencisi. Selamlaştıktan sonra hemen samimi olduk. Suriye’de olanları ürkek bir şekilde anlatan Hasan, “Bizim bunları yaşamamıza sebep olanlar şimdi kendi evlerinde rahatça uyuyabiliyorlar, biz ise kendi vatanımızdan uzakta yaşamaya çalışıyoruz. Hayatın güzelliklerini göremeden savaşla tanıştık” diyor. Suriye’deki savaş nedeniyle üniversite eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldığını söyleyen Hasan, “Üniversite 1. sınıf öğrencisiydim. Gözümü açtığımda Midyat’ta buldum kendimi. Burada ister istemez üniversiteye giden akranlarımı kıskanıyorum. Şu an ben de eğitimime devam edebilirdim” diyor. Evleri, hayatları, anıları ağır silahlarla vurulan insanlar bunun travmasını kampta da yaşıyor. Sağlık çalışanlarının kendi aralarında konuştuklarından, 15 yaşında bir kızın Şengal’e gidip IŞİD’e karşı savaşmak istediğini öğrendim. Hasan’ın durumu da bununla benzerlik gösteriyordu. Savaştan Suriye halkının çok etkilendiğini söyleyen Hasan, “Abim İdlip’te. Kendisiyle çok uzun zamandır görüşemiyoruz. Aklım hep abimde. Bunların yaşanmaması için her şeyimi verirdim” diyor.
Akşam saatleri yaklaştığında kamptan çıkmak zorunda kalıyorum. Nereye gideceğimi bilmeden Hasan’ın anlattıklarını düşünüyorum. Türkiye’deki yaşantımız Hasan’la ve kampta yaşayan Şengallilerle hiç bir farkımız olmadığını gösteriyor.