01 Şubat 2016 19:14

Davutoğlu: Cizre'deki o binayla dünyayı kandırıyorlar

Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde Bölge illerinden gelen patron temsilcileriyle bir araya geldi. Davutoğlu, aylardır savaş, sokağa çıkma yasağı ve sivil ölümlerinin yaşandığı bölgedeki yeni dönemin adının "Sürdürülebilir huzur dönemi" olacağını söyledi. Davutoğlu, Cizre'de yaralıların bulunduğu bodrum için de "Dünyayı kandırıyorlar" dedi.

Geçmişte yapılan ayrımcılığa son verdiklerini iddia eden Başbakan Davutoğlu, "Biz Bakanlar Kurulu'nda oturduğumuzda, masanın etrafındaki oturan arkadaşlarıma bir gün olsa dahi bu Kürt'tür şu Türk'tür diye bakarsam aldığım nefes bana haram olsun. Nasıl ben sağıma ve soluma baktığımda böyle bir şey düşünmez isem hiçbir ile ve vatandaşa baktığımda da bu ayrımı düşünmedim düşünmeyeceğim. İşte bizim diğer ülkelerden farkımız bu. Diğer ülkeler mezhep, etnik kimlik üzerinden ayrım kurabilirler, biz kurmadık, kurmayacağız. Çünkü bu topraklar Balkanlardan, Kafkaslardan, Ortadoğu'dan gelen göçlerle harmanlanmış yiğit insanların topraklarıdır. Geçmişti yapılmış ayrımcılığın hepsine son verdik. Varsa bir ayrımcılık işte buradayım" diye konuştu.

Başbakan şunları söyledi; "İki hafta sonra Siirt'te olacağım. Her bir şehre gideceğim, her bir vatandaşımızı dinleyeceğim. Ne istiyorsanız yapmaya hazırız diyeceğim. Ne şikayetleri varsa dinleyeceğim, devletten ne talep ediyorsa eşit vatandaş olarak...ama sonra diyeceğim ki eğer bu taleplerinizi yerine getirmek için biz sizin hizmetkarınız isek sizlerde bu toprakların bütünlüğünü sağlamak için bu şehirde çukurların, barikatların, mayınların olmaması için bizimle omuz umuza vermeniz lazım. Muhatabımız vatandaşlarımız olacak, onları kucaklaşacağız. Milli birlik projesinden sonra, çözüm süreci başladı. Çözüm sürecini büyük bir heyecanla başlattık. Burada temel amaç Türkiye'nin dağlarında gençlerin ölmemesi, şehitlerin gelmemesi için bu süreci başlattık. Tek bir gencimizin şu veya bu şekilde kaybedilmemesi için bu süreci başlattık. Mayıs ayında silahlı mücadele dönemi bitti dediler. Bütün ülke buna şahit.

Siyasi kurumlar ve kamu düzeni, kalkınma ve demokrasi araasında bir ilişki var. Kamu düzeni olmadığı yerde bu şiddetli bir otorite ile sağlanıyor 12 eylüldeki gibi.

Kamu düzeninin olmadığı yerde, iş hayatı düzeni de yoktur. Eğer siz nerede, hangi mayına bilmeksizin iş yerine gidemiyorsanız, işte o zaman hayatın tümü krize girer. Siz Halep'te iş adamı olsaydınız bir gün sonrasını bile planlama yapamazdınız. Devlet otoritesi değil kamu düzeni dedim. Kimsenin hayat görüşünün aşağılanmadığı bir Türkiye için çalışıyoruz. Zihniyet değişimi yaşadık ve bir adım geri gitmeyeceğiz. Biz 90'lı yıllara bu ülkeyi döndürmeyeceğiz. 80'li ve 90'lı yılların şartlarına bu ülke bir daha dönmeyecek.

Gezi provokasyonlarını başlattılar. Çekileceğiz diyenler çekilmekten vazgeçtiler. Ardından 17 - 25 Aralık kumpasları başladı. Silahları bırakacaklarını söyleyenler daha fazla silahlanmaya başladı.

Yasin Börü'yü camdan aşağı attılar. Diyorlar ki 'Burada bizim gibi düşünmeyene hayat yok'. 7 Haziran'dan sonra aldıkları oyun şımarıklığıyla silahlanma çağrısı yaptılar. 'Bu faaliyetlere son verin' diyerek çağrıda bulundum. 20 Temmuz'da alçak DAEŞ saldırısından sonra polislerimizi ve askerlerimizi şehit ettiler. 23 Temmuz'da operasyonları başlattık. Bir karar aldıysak, dostu ve düşmanı bilerek alırız. 7 Haziran sonrası puslu havayı seven çakallar harekete geçti. Ama burayı onlara bırakmadık, bırakmayacağız.

Kimse sizden haraç isteyemeyecek. 80 milletvekiliyle geldiğiniz Meclis'te konuşmak yerine, Cizre'yi silah depolarına çevirmenin ne anlamı var. Onlar yakmak ve yıkmak için harekete geçti. Biz hapishane açmadık, üniversite açtık. Ama onlar genç yaşta çocukları dağlara götürdüler. 36 bin derslik inşa ettik. İki misli arttırdık derslikleri. Ama onlar okulları cephaneliğe çevirdiler. Öğretmenleri tehdit ettiler. Bir bodrumda yaralılar var diyerek dünyayı ayağa kaldırdılar. Ama oraya her yaklaşıldığında keskin nişancılarla saldırıyorlar. Dünyayı kandırıyorlar.

Sur, Cizre, Silopi yeniden inşa edilecek. Diyarbakır Sur'u öylesine yeniden inşa edeceğiz ki, herkes gıpta edecek. En iyi şekilde, en iyi imkanlarla yapacağız.

Mardin Belediyesi şehre sadece yüzde 7'lik bir yatırım yaptı. Mardin Belediyesi'nin personel gideri yüzde 62.6, yatırım gideri ise yüzde 7. Teröre gidiyor bu miktarlar. Hizmeti engelliyorlar, altyapıyı bombalıyorlar, iş adamlarını tehdit ediyorlar, verdiğimiz kaynakları terör örgütü mensuplarına personel gideri diyerek harcarlar. Yatırım yapmayınca 'Bölge geri kalıyor' diyorlar, yatırım yapınca da sabote ediyorlar.

Yeni isim sürdürülebilir huzur dönemi. Okulları hastaneleri hiçbir güvenlik kaygısı olmadan hizmete sunacağız." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Adana'da 20 yaşındaki genç sırtından vuruldu

SONRAKİ HABER

Kanarya Mahallesi'nde kıraathaneye ateş açıldı: 2 ölü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa