01 Şubat 2016 08:28

Prof. Dr. Christine Huth-Hildebrandt: Çatışmayı bitirme sorumluluğundan kimse kaçamaz

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

 
Türkiye’de barış isteyen akademisyenlere yönelik baskılara karşı Almanya’da Prof. Gazi Çağlar ile birlikte internet üzerinden imza kampanyası başlatan ve kısa sürede 3 binin üzerinde imza toplayan Frankfurt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Christine Huth-Hildebrandt, kampanyaya ilgi ve Türkiye’de akademisyenlere yönelik baskılar konusunda gazetemizin sorularını yanıtladı. Huth-Hildebrandt, “Çatışmayı durdurmak, Tüm politik parti ve grupların görevidir. Türkiye’de kimse bu sorumluluktan kaçamaz” dedi.  

Türkiye’de akademisyenler üzerindeki baskıları protesto etmek amacıyla Almanya’da internet üzerinden bir imza kampanyası başlattınız ve kısa sürede geniş bir destek aldınız. Türkiye’de akademisyenlere yönelik baskıları görünce ne düşündünüz?
Öncelikle, akademisyenlerin barış talebini içeren bir açıklama yapmasına çok sevindim. Çünkü çatışma ve savaş yerine görüşmeler yoluyla barışın sağlanması talep ediliyordu. Ancak, bu çağrının üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra, yanılmıyorsam Kocaeli Üniversitesi’nde, çağrıya imza atan akademisyenler gözaltına alınmaya başlandı. Biz de buna tepki göstermek için dayanışma amacıyla imza kampanyası başlattık. Her ne kadar gözaltına alınan akademisyenler sonradan serbest bırakılsa da buna inanmak benim için çok güçtü. Bir çok arkadaşımız da böyle bir şeye inanmadı.

Demokratik bir toplumda özgür bir şekilde düşünmek ve konuşmaktan daha önemli ne olabilir ki... Almanya’da tarihe baktığımızda bu konuda çok olumsuz tecrübelere sahibiz. Bu nedenle böyle şeyler olunca bizlerin dikkatini çok daha fazla çekiyor. Bu sorumlulukla gelişmelere yaklaştık.
 
Şu anda kadar yaptığınız çağrıyı kaç akademisyen imzaladı?
İmzacılar listesi bugün itibarıyla (27 Ocak) 3 bin 200’ün üzerine çıkmış durumda. İlk olarak basına açıklama yaptığımız zaman sayı 2 bin 200 idi. Katılanların sayısı sürekli artıyor. Türkiye’deki akademisyenler yaptıkları çağrıya imza toplamayı durdurdular, ama biz devam ediyoruz. Hedefimiz 5 bine ulaşmak. Topladığımız bu imzalarla hem ülkemizdeki hem de Avrupa’daki diğer politikacılara da bir mesaj vereceğiz ve Türkiye’deki gelişmelere daha duyarlı yaklaşmalarını isteyeceğiz.
 
Buradan Türkiye’deki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Size göre Türkiye nereye gidiyor?
Basından aldığımız haberler üzerinden tam bir değerlendirme yapmak elbette zor. Ancak, benim şahsen okuduklarımdan gördüğüm pek çok şey korkunç görünüyor. Sorunları çözmek için tarafların birbiriyle diyalog ve konuşması bitmiş. Bu nedenler gelişmeler beni ürkütüyor. Tarihe baktığımızda bu durumların kalıcı çözümler getirmediğini görüyoruz.
 
Pek çok Alman yayını, gazeteler Türkiye’deki durumu iç savaşa benzetiyorlar. Siz de öyle düşünüyor musunuz?
Size ne gördüğümü samimi olarak söylemem gerekiyorsa: izlediğim görüntüler, bölgeye girebilen gazetecilerin anlattıklarınına baktığımızda, eğer bir yıkım, eğer sokakta yaralanan insanlar kaldırılamıyorsa, eğer sokakta sivil insanlar öldürülüyorsa, kentlere girişler yasaklanıyorsa, bu daha ne olabilir?
 
Aydınlar, akademisyenler üzerindeki baskılara rağmen Federal Hükümet, Türkiye Hükümeti’ye “iyi” ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor.  Geçen hafta Başbakan Davut Oğlu Berlin’deydi. Her iki ülke arasındaki bu “iyi” ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
İster savaş olsun ister devletler arası savaş her şiddetli çarpışma sadece kaybedenler üretir. Akıtılan hiç bir kan - hangi tarafın olursa olsun - hiç bir zaman unutulmaz. Tarih bize bunu öğretiyor. Samimi ve kabul edilebilir barış teklifleri yapılmadığı zaman nefret ateşi hep yeniden alevlenir. Çatışmayı durdurmak, Tüm politik parti ve grupların görevidir. Türkiye’de kimse bu sorumluluktan kaçamaz. 
 
Son olarak bu kampanyanın çağrıcı olarak Türkiye’deki akademisyenlere mesajınız nedir?
Dayanışma duygularımızı iletiyorum. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz. En büyük dileğim elbette durumun değişerek, bütün akademisyenlerin özgür düşündüğü, görüşünü ifade ettiği koşulların yeniden oluşmasıdır.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye'nin AİHM savunmasında ‘yaşam hakkına yönelik gerekli özen ve dikkat gösterildi’ iddiası

SONRAKİ HABER

Demirtaş'tan Davutoğlu'ya yanıt: Cehenneme çevirdiniz ne Toledo'su

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...