28 Ocak 2016 01:54

Metehan UD
İzmir

Ortadoğu’da devam eden savaş sadece Suriyelileri değil beraberinde Iraklıları da yollara düşürdü. Irak Federal Kürt Yönetimi’nin içinde bulunduğu yoksulluktan ve bölgedeki savaştan kaçan Iraklı Kürtleri, Avrupa’ya taşıyan tekne Ege Denizi’nin sularına gömülürken bu faciada 46 mülteci yaşamını yitirdi. Faciadan sağ kurtulan ancak çocuklarını kaybeden mülteci kadınlarla konuştuk. Kadınlar, çocuklarının daha iyi bir geleceği olması için yola çıktıklarını anlattı. 

Avrupa Birliği’nin Ortadoğu’daki savaş ve baskılardan kaçan mülteciler için güvenli geçişi sağlamaması Ege ve Akdeniz’de mülteci ölümlerine sebep olmaya devam ediyor. Türkiye ile AB arasında imzalanan ve Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin mülteci kampına çevirecek anlaşmanın tam olarak yürürlüğe girmeden önce mülteciler ölümü göze alarak bir an önce Avrupa’ya adım atmak istiyor. Ancak hava şartlarının kötü olması denizlerdeki ölüm oranlarını artırmış durumda. Hemen hemen her gün ajanslara batan mülteci teknesine bağlı ölüm haberleri düşüyor. Son ölüm haberi ise Didim tarafından geldi. Didim’den Yunanistan’a doğru çıkan ve 70 ‘umut yolcusunu’ taşıyan tekne battı ve çoğu çocuk ve kadın 46 mülteci Ege Denizi’nde son nefeslerini verdi. 

Son kazada Avrupa’ya geçmeye çalışanların büyük bir kısmı Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nden geliyordu. Federal Kürt Yönetimi’nin yaşamış olduğu ekonomik kriz ve bölgede devam eden çatışmalar Iraklı Kürtleri göçe zorlamış. Faciada sağ kurtulan ancak çocuklarını kaybeden kadın mültecilerle konuştuk. Alsancak’ta insan kaçakçılarının evinde buluştuğumuz mülteciler yaşadıklarını anlattı. 

‘İLAÇLARIMI ALAMIYORDUK’

22 yaşındaki Ciwane tekne faciasında çocukları üç yaşındaki Jivan’ı, iki yaşındaki Jale’yi ve 9 aylık Jila’yı kaybetti. Eşinin peşmerge olduğunu ve aylardır maaş alamadığını ve saldırılardan dolayı da tedirgin olduklarını dile getiren Ciwane “Eşim uzun süredir maaş alamıyor. Yaklaşık altı yıl önce bende bir psikolojik rahatsızlık başladı. Düzenli tedavi görmem gerekiyordu ancak uzun zamandır tedavi olamadım. Hastalığımdan dolayı her ay 32 dolarlık bir ilaç almam gerekiyordu, ilaçları alamıyorduk. Çocuklarımızın daha iyi yaşam koşullarında büyümesi için, bir de daha iyi tedavi imkânlarına sahip olmak için bu yola çıktık” dedi. 

‘TEKNEYE BİNMEK İSTEMEDİK’

İlk olarak İstanbul’a geçtiklerini burada eşinin kendilerini Yunanistan’a götürecek kaçakçılarla iletişime geçtiğini anlatan Ciwane şunları söyledi “Kişi başı 1500 dolar aldılar. İzmir’e gelmek için ufacık bir minibüse 30’dan fazla insan bindik. Bindiğimiz tekne çok küçüktü. Biz ilk başta binmek istemedik ancak kaçakçılar vurmakla tehdit ettiler. Biz üst kata çıktık, sonra öğrendik ki alt katta da bir sürü insan daha varmış. Teknedekilerin tamamı Irak’tan gelen Kürtlerdi. Boğulanların çoğu ise alt kattakilerdi. Çocuklarım gözlerimin önünde boğuldu. Soğuktu ve 3 saatten fazla denizde çırpındık. Kimse yardıma gelmedi. Yardım geldiğinde ortanca kızım Jale halen yaşıyordu ama hastaneye yetişemedi. Eğer orada yaşantımız iyi olsaydı böylesi bir yolculuğa çıkmazdık. Başka çocukların ölmemesi için bu savaşı bitmesi gerek.” 

‘OĞLUM İÇİN YOLA ÇIKTIK KIZIM ÖLDÜ’

Yine batan teknede 6 yaşındaki kızı Jiyan’ı kaybeden Şoxan ise 10 yaşında engelli oğulları Jiyar’ı tedavi etmek için yola koyulduklarını belirterek “Ancak başka bir çocuğumuz öldü. Eşim 13 yıl boyunca peşmergede çalıştı ve ekonomik krizden dolayı oğlum tedavi olamıyordu. Yüreğim yanıyor, kızımı, yavrumu karanlık sular aldı. Bir anda karanlığa gömüldük. Kıyamet gibiydi. Herkes çığlık çığlığaydı. Sesimizi kimse duymadı. Kızım gözlerimin önünde öldü, ellerinden tuttum ama yaşatamadım. Neden bu durumlara düştük? Federal Kürt yönetimi kendisi için çalışıyor. Halkın ne durumda olduğunu görmek istemiyorlar. Biz bir daha oraya dönmeyeceğiz” dedi. 

Her iki aile de Avrupa’ya bir daha gitmeyi deneyeceklerini dile getirdi.  

Evrensel'i Takip Et