25 Ocak 2016 00:53

Kaceroğlu davasında keşif bile yapılmadı

İzmir’deki Kobanê eylemleri sırasında silahla vurulduktan sonra ırkçı bir grup tarafından linç edilerek katledilen Ekrek Kaceroğlu davasında bir arpa boyu yol alınmadı. Dava avukatlarından Mustafa Rollas, Kaceroğlu’nun katledilmesinden sorumlu olan herkesin yargılanması gerektiğini, yargının gerekli adımları atmadığını söyledi.

Paylaş

Eda AKTAŞ
İzmir

Kobanê eylemleri sırasında İzmir’de başından kurşunla vurulduktan sonra ırkçı bir grup tarafından linç edilerek katledilen Ekrem Kaceroğlu’nun öldürülmesiyle ilgili dava devam ediyor. Davada 4 duruşma geride kalmasına rağmen bir ilerleme kaydedilmiş değil. 

Olayla ilgili biri polis memurlarının, biri de sivillerin yargılandığı iki ayrı dosya bulunuyor. Polis memurlarının dosyası hala soruşturma aşamasında iken 4 sivilin yargılandığı dosyada ise delillerin yetersiz olduğu gerekçesi ile sanıklar tutuksuz yargılanıyor. 

Yargılama sürecini dava avukatlarından Mustafa Rollas ile konuştuk. Olay günü 155 ve polis telsizi kayıtlarına bakıldığında sivillerin tek başlarına gerçekleştirdikleri bir eylem olmadığına dikkat çeken Avukat Rollas, en ufak bir toplumsal olayda bile polisin müdahale ettiğinin ancak bu olayı görmezden geldiğinin altını çizdi. Görüntü kayıtlarında ise ellerinde taş, sopa, silah ve tüfek bulunan kişilere polisin hiçbir müdahalesinin olmadığını ifade eden Rollas, “Eylem sadece siviller tarafından mı gerçekleştirilmiş yoksa orada bulunan kamu görevlilerinin görevini yerine getirmemesinden kaynaklı bir ölüm müdür bilemiyoruz. Bu, ancak memur suçları dosyasının yeterince açıklığa kavuşturulması ve üzerinde etkili bir soruşturma yapılmasıyla açığa çıkacaktır” dedi. Yargılanan 4 sanığın dışında o gün olaya karışan herkesin bir şekilde suça karıştığını vurgulayan Rollas, diğer kişilerin dosyada yer almadığını ifade etti.

‘DOĞRUDAN SORGULAMA HAKKIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR’

Sanıkların tutuksuz yargılanmalarının yanı sıra mahkeme heyetinin sanıkları duruşmalardan vareste tutması kararını eleştiren Rollas, delillerin toplanmaya devem edildiğini, sanıkların mahkemeye gelmemesi nedeniyle sanığın delille yüzleşmesinin sağlanamadığını ve doğrudan sorgulama haklarının ellerinden alındığını, bunun da yargılamayı aksattığını söyledi. TİP kayıtlarını inceledikleri zaman sanıklardan birisinin olay günü, öncesi ve sonrasında sürekli aynı kişiyle uzun görüşmeler yapmasının dikkat çektiğini söyleyen Rollas, sanık mahkemeye gelmediği için kişinin kim olduğunu soramadıklarını ve mahkeme heyetinin bunu sanık müdafilerine sorarak cevap almaya çalıştığını anlattı. Telsiz kayıtlarında bir polisin “Biri vuruldu” diye anons geçtiğini ama polisin mahkemede tanık olarak da “bilgisine başvurulan” sıfatıyla da dinlenmediğini ifade eden Rollas, olay yeri keşfinin hala yapılmadığını da belirtti.  

Pazar yerine ait kamera görüntülerinde esikliklerin olduğunu her celse dile getirdiklerini anlatan Rollas, kamu kurumlarından istenen görüntülerin ancak dördüncü duruşmada geldiğini söyledi. “Biz de bu görüntüleri alıp inceleyeceğiz. Bir önceki duruşmalarda gösterilen görüntülerle aynıysa eksik görüntülerin neden olmadığını sormaya devem edip o görüntüleri bulmaya çalışacağız” dedi. Üçüncü duruşma öncesi Bornova Belediyesine ait harici depolama cihazının mahkemeye bırakıldığını ama kim tarafından ve ne zaman bırakıldığına dair tutanağın olmadığını da aktaran Rollas, “Mahkeme, genel olarak kanıtların toplanması konusunda bizimle aynı çabayı göstermemektedir” dedi. Sanıklardan birinin askerliği bahane edilerek yurt dışı yasağının kaldırılmasını eleştiren avukat Mustafa Rollas, “Askerlik görevi sadece Kıbrıs’tan ibaret değil. Mahkeme kişinin yargılandığını söyleyip başka yerde askerliğini yapmasını bildirebilirdi. Biz şimdi bu kişinin geri dönüp dönmeyeceğini bilmiyoruz” dedi.

Türkiye yargı pratiğinde öldürme eylemlerinde kanıtsızlık hali varsa ve deliller yetersizse tutuksuz yargılama yapılabileceğini dile getiren Rollas, bu dosyadaki delillerin kişilerin tutuksuz yargılanmasını gerektiren bir durumun olmadığını söyledi. Sanık K.A.’nın mahkemede verdiği ifadesinde tüfekle ateş ettiğini, sonra kartuşunu cebine koyup tüfeği de yok etmek istediğini anlattığını hatırlatan Rollas, kişinin profesyonel şekilde davrandığını ancak mahkemenin “görüntü delili yok” diyerek kişinin tutuklanmasını kabul etmediğini söyledi.

‘CEZASIZLIK SÜRECİ BAŞKA ÖLÜMLERİN HABERCİSİDİR’

7-8 Ekim olayları diye tabir edilen sürecin ülkenin en karanlık süreçlerinden biri olarak tarihe geçtiğini belirten Rollas, “50’ye yakın insanın öldüğü söyleniyor ama bu sayı tam net değil. Kimin nerede ne şekilde öldüğü belli değil. Bu başlı başına bir araştırma konusudur. En önemli boyutu yargı boyutudur. Cezasızlık bu toprakların kaderi olmamalı. Öldü ama faili bulunmadı ya da bulduk, cezasız kaldı gibi bir sonuç cezasızlık ve faili meçhul bırakma hali yeni cinayetlerin yaşanmasına sebep olur. Kaceroğlu dosyası da cezasızlığa ve faili meçhul bırakmaya karşı toplumun refleksi olarak takip etmemiz gereken bir dava. Kamu otoritesinin kendisine aykırı davrananlara karşı muamelesinin açığa çıkarılması ve buna karşı işlettiği hukuk açısından önemlidir. Demokratik bir ülkede ölenin ve öldürenin siyasi ve diğer kimliklerine bakmaksızın bunun karşısında nasıl bir pratik içerisinde olduğu, yargı pratiğinin nasıl işlediği önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

ÖNCEKİ HABER

Yerleştikleri TOKİ’de de sorunlar bitmedi: Depremin ardından TOKİ’de de mağdurlar

SONRAKİ HABER

2015 yılında en az 1730 işçi yaşamını yitirdi: İş cinayetlerinin tamamı önlenebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...