14 Nisan 2012 12:45

‘Ucuz İşgücü Stratejisi’

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde  düzenlenen “Ulusal İstihdam Stratejisi Sempozyumu’nda AKP hükümetinin “istihdamı arttırmak” adına hayata geçirdiği politikalar değerlendirildi. Hükümetin esnek, güvencesiz ve ucuz çalıştırmayı meşrulaştırmak istediğine vurgu yapılan sempozyu

‘Ucuz İşgücü Stratejisi’
Paylaş
Gözde Meydan

Prof. Dr. Aziz Köklü Salonu’nda önceki gün düzenlenen sempozyuma çeşitli üniversitelerden akademisyenler katıldı. Katılımcılar hazırladıkları sunumlarla hükümetin kıdem tazminatının fona devrinden, özel istihdam bürolarına kadar birçok saldırıyı içine sığdırdığı Ulusal İstihdam Stratejisi’ni (UİS) değerlendirdi. Stratejinin sadece çalışma hayatını değil, bütün toplumu etkileyeceğini vurgulayan sempozyumun açılış konuşmasını Ankara Üniversitesi Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Makal yaptı.

Güvenceli Esneklik Değil, Esnek Güvence Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, “İşgücü Piyasasının Esnekleştirilmesi ve Güvencesizlik” başlıklı bir sunum yaptı. Çelik, çalışma hayatını bu kadar derinden etkileyecek bir stratejinin hazırlanışı sırasında sendikaların görüşlerinin dikkate alınmamasını eleştirdi.

Çelik, “1980 sonrasında yaygınlaşan esnek ve güvencesiz çalışma ‘Ulusal İstihdam Stratejisi’ adıyla meşrulaştırılmaya çalışılıyor. 2006 yılından bu yana kıdem tazminatlarının işsizliğin en büyük sebebi olduğu ve esnek istihdama bu yüzden geçilemediği hükümetin çeşitli kanatları tarafından dile getiriliyor. Bu strateji ile yapılmak istenen şey ‘güvenceli esneklik’ olarak ifade edilse de yaşanacak şeyin adı esnek güvencedir” diye konuştu.

‘İŞÇİMİZ UCUZDUR, HASTA BİLE OLMAZ’

Çelik, Başbakanlık’a bağlı Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın yabancı sermayedarları  “işçimiz ucuzdur, çok çalışır, hasta olmaz” diyerek Türkiye’de yatırım yapmaya çağırdığını belirtti. Ajansın verilerine göre Türkiye’de yatırım yapmak için en önemli nedenler arasında “Avrupa’daki en uzun çalışma saatlerinin Türkiye’de olması, çalışan başına ortalama hastalık izninin yıllık 4-6 gün olması, azalan reel birim ücretle beraber artan çalışma verimliliği” gibi başlıklar sıralandığını aktaran Çelik, Ajansın kendi verilerinden de anlaşıldığı üzere yeterince esnek olan çalışma hayatının daha da kötüleşeceğini vurguladı. Çelik, bu nedenle hükümetin bu stratejisinin adının “ulusal istihdam” değil, “ucuz işgücü stratejisi” olması gerektiğini söyledi.

‘ÇALIŞAMIYORSAN, SOSYAL YARDIM DA YOK’

Muğla Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Recep Kapar, istihdam ve sosyal koruma ilişkisi üzerine yaptığı sunumda, “UİS ile formel istihdam enformelleştirilmeye çalışılıyor. Artık kamu kuralları değil, güç ilişkisine dayalı bir çalışan işveren ilişkisi örülmeye çalışılıyor” dedi. UİS ile sosyal korumanın sadece sosyal yardımlarla sınırlandırıldığına dikkat çeken Kapar, bu haktan yararlanabilmek için de kişinin yoksul olması ve yoksul olduğu konusunda devleti ikna etmesi gerektiğini dile getirdi. Kapar, “Kısacası zaten yaygın olmayan sosyal yardımlardan yararlanabilmemiz gittikçe zorlaşmaktadır. Kişi sosyal yardımdan yaralanabilmek için talepte bulunduğunda eğer yoksul olduğu kabul edilirse 6 ay süreyle kendisine kamuda bir iş veriliyor, 6 ayın sonunda ise yine işsiz ve yoksul oluyor. Tekrar başvurmak içinse 2 yıl gibi bir süre beklemesi gerekiyor. Eğer çalışamayacak durumda ise ‘tembel olduğu ve kendi isteğiyle çalışmadığı’ gibi bir izlenim yaratılarak, kişiye sosyal yardım sağlanmıyor” diye konuştu.

‘ESNEKLİK EN ÇOK KADINLARI ETKİLEYECEK’

Prof. Dr. Gülay Toksöz de bu strateji planının 2023 yılında kadınların işgücüne katılımını yüzde 35’e çıkarmak gibi bir iddiası olduğunu, fakat 1999 yılında yapılan nüfus projeksiyonuna göre zaten 2025 yılında kadın istihdamının kendiliğinden yüzde 36 olarak öngörüldüğünü belirtti. Çalışma hayatına getirilmek istenen esnekliklerin en çok kadın ve çocuklar üzerinde uygulanacağına dikkat çeken Toksöz, stratejide bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına dair hiçbir somut plan olmadığına da vurgu yaptı.  Bakım hizmetlerinin kamunun değil, ailenin bir görevi, doğal olarak da aile içinde kadının yapması gereken bir iş olarak görüldüğünü ifade eden Toksöz, bakım hizmetleri yaygınlaştırılmadığı sürece kadının dezavantajlı gruplar içinde ele alınmasının devam edeceğini söyledi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Tasarı çocuk işçiliğini kamufle ediyor

SONRAKİ HABER

Gül ve Gülen alkışlamıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...