17 Ocak 2016 10:02

HDP 1. Olağan Konferansı başladı: Geleceğimizi mahvetmelerine izin vermeyeceğiz

Paylaş

HDP 1. Olağan Konferansı'nda konuşan Eş Başkanlar Yüksekdağ ve Demirtaş, giderek şiddetlenen savaş politikalarına tepki gösterdi. HDP'nin bu konferans sürecinde eksikliklerinin de cesurca ele alınması gerektiği belirtilen konferansta Yüksekdağ, 'Geleceğimizi mahvetmelerine izin vermeyeceğiz' dedi. 

HDP 24 Ocak'ta yapılacak kongre öncesi Ankara'da iki gün sürecek konferansını başlattı. “Yarını bugünden kuruyoruz” sloganıyla Türkiye Barolar Birliği Konferans Salonu'nda gerçekleşen konferansta, partinin önümüzdeki dönem politikaları da masaya yatırılacak. Geçtiğimiz haftalarda düzenlenen HDP Kadın Konferansı ve HDK 1. Olağan Konferansı'nın ardından düzenlenen HDP Genel Konferansı, kongre süresine sığmayacak tartışmalar nedeniyle düzenlendi. 

Basına açık yapılan açılış konuşmalarında HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Türkiye Cumhuriyeti'nde gerçek anlamda bir demokratik rejim değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. “100 yıl önce olduğu gibi halkların yönetimden dışlanmasına izin vermeyeceğiz. Özyönetim direnişleri işte bunun içindir. Ortak vatanda eşitlik hukuku içerisinde yaşamak içindir” dedi. HDP'nin “çocuklar ölmesin” diyenlerin sesi olmak için yola çıktığını belirten Yüksekdağ, sokaklarda bırakılmış insanların naaşlarıyla sınandıklarını dile getirdi. 

Geçtiğimiz haftalarda kadın konferansı ve HDK konferansını gerçekleştirdiklerini kaydeden Yüksekdağ, HDP'nin kadın bakış açısıyla yeniden örgütlenmesi için gereken olumlu sonuçların çıktığını söyledi. “Bizler siyasi iktidarın tahrip ettiği koşullarda yeniden kurmanın ve başarmanın mümkün olduğunu iddia ediyoruz. Bu zamana kadar yaşama geçirmediğimiz tek söz olmadı” dedi. Siyasi iktidarın bütün Türkiye toplumunu sadece kendi saflarında izaha çekmeye, kendi oluşturduğu hapishanenin içinde yönetmeye çalıştığını söyleyen Yüksekdağ, “Bugün yaşananlar yarını belirleyecek önemdedir. Bizler yaşamımızı, geleceğimizi diktatörlük zihniyetinin mahvetmesine izin vermeyeceğiz” dedi. 

'ÖLÜYE İŞKENCE EDEN, AKADEMİSYENE NE YAPMAZ?'

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partilerinin çıktığı her basamakta bedeller ödemek zorunda kaldığını dile getirdi. Çözüm konusunda AKP ve HDP'nin de farklı düşünebileceğini belirten Demirtaş, “Ancak bir cenazeye işkence yapılması konusunda ayrı düşünüyorsak ya biz insan değiliz ya da sen insan değilsin. Aylardır ülkede çözülmemiş bir cenazeye işkence sorunu var. Akademisyenlere yapılan baskıları aklımız almıyor diyoruz. Benim de asıl bunu aklım almıyor. Böyle bir ortamda fikir özgürlüğünden bahsedebilir miyiz?” dedi. İktidarı uzun uzun tahlil etmeye gerek olmadığını belirten Demirtaş, yapılan açıklamalarla iktidar sahiplerinin kendileriyle ortaya koyduklarını ifade etti. 

'EKSİKLERİMİZİ CESURCA ORTAYA KOYALIM'

Savaşı durdurmanın HDP olarak birinci görevleri olduğunu kaydeden Demirtaş, ancak bunu gerçekleştiremediklerini ve çatışmaların yükseldiğini söyledi. Bu nedenle konferans sürecinde yapılan eksikliklerin ele alınması gerektiğini belirten Demirtaş, “Bizim siyasi geleneğimizde cesaret rakiplerimize karşı aldığımız tutum değil, kendi içimizde eksiklerimizi cesurca ortaya koyabilme cesaretidir. Türkiye toplumunun bizden haklı beklentilerini boşa çıkarmadan bu kongreyle önceki başarılarımızı kat be kat arttıran bir irade ortaya koymalıyız” dedi. 

Ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu kaydeden Demirtaş, anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğu ancak zorla imzalatılan bir sözleşmenin de hükümsüz olduğunu ifade etti. Bugün bir toplumsal sözleşmenin koşullarının olmadığını dile getiren Demirtaş, Meclis Başkanı'nın kendilerine gönderdiği anayasa mektubunu hatırlatarak “Ancak öz yönetim demek suç! Öbürü gelse başkanlık adı altında tüm fikirlerini savunacak ama biz öz yönetimi savunmayacağız” dedi. 

TBB'NİN ANAYASA ÖNERİSİNİ HATIRLATTI

Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) salonunda olduklarına dikkat çekerek TBB'nin öz yönetim taleplerini sert bir dille eleştirdiğini belirten Demirtaş, “Önceki yıllarda TBB'nin bir anaysa önerisi var. Özyönetimi vatan hainliğiyle suçlayan bu kurum, o dönem Türkiye yerel yönetimlerinde 25 meclisi öneriyor. Özel yetkileri olması gerektiğini söylüyor. O zaman yeterince tartışma zemini olmadığı için dikkate alınmıyor. O dönem yayınlandığında kimse bu öneriye vatan hainliği, bölücülük demedi. Onların önerisi ile bizimki arasında ne fark var? Bir öneriyi Kürtler verdiği, Türkler verdiği için biri bölücülük diğeri demokratik talep oluyorsa; burada bölücü olan Kürtler değildir” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İletişim fakültesi öğrencilerinden hocalarına destek

SONRAKİ HABER

Eğitim-Sen’in kuruluş yıl dönümü Ankara’da katledilenlere adandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...