16 Ocak 2016 00:56

Zavallılar!

Paylaş

Gökhan DURMUŞ* 

Türk-İş’in yeni yönetiminin belirlendiği genel kurul, yeni yönetimin AKP Hükümetinin arka bahçesi olma konusunda büyük bir adım daha atacağının göstergesi olmuştu. Zira genel kurul işçilerin sorunları ve bunların çözümü için nasıl bir mücadelenin verileceğinden çok Hükümetin ve Cumhurbaşkanının kürsüsü olarak kullanılmasıyla gündeme geldi. Öyle ki Türk-İş tarihinde bir ilk yaşandı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın resmi Atatürk resminin yanına asıldı, yapılan konuşmalar alkış tufanıyla karşılandı. 

Genel kurulun hemen ardından ilk sınav asgari ücrette verildi. Asgari ücret 1300 lira oldu yaygarası altında asgari geçim indiriminin ücretin içine alındığı ortaya çıktı. Ama Türk-İş için bu dert olmadığı gibi, patronun yükünün yüzde 40’ının devlet tarafından karşılanmasına destek oldu. Yetmedi, patronlarla yan yana dizilip ‘Patrona destek daha da artırılsın, diğer işçiler için de kaynak verilsin’ dedi. 

Bir yandan da konfederasyon bünyesinde çalışan demokrat il temsilcileri, uzmanlar emekli oldukları ve ekonomik gerekçelerle işten atılırken onların yerine emekli valilerin işe alınacağı söylentileri dolaşmaya başladı. 

İŞÇİDEN KOPUK SENDİKACILIK

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay imzasıyla önceki gün yapılan açıklama ise Türk-İş yönetiminin artık hükümet ve sermaye politikalarına destekte sınır tanımayacağını gösteriyor. Bakan Atalay barış isteyen akademisyenlere ne diyor: “Halkın sorunlarını ifade ettiklerini zanneden aslında tamamıyla halktan kopuk oldukları yazdıkları bildiriden de anlaşılan aydın geçinen zavallılar, bu ülkenin evlatlarının canının yandığını görmeden, şehit ailelerinin evine düşen acıları bilmeden ahkam kesiyorlar. Bebek katillerini, PKK’yı ve terörü meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu ülkenin vatansever, ülkesini ve insanını seven duyarlı vatandaşları, kötü günde kimin ne olduğunu ayırt etme ve gerçekleri görme fırsatını yakaladı. Aydın geçinen fakat toplumu karartmaya çalışan, acıları yok sayanlar, şehitler söz konusu olduğunda sessizliğe bürünenler, bu ülkeye hizmet etmek bir yana, terörün yanında saf tutarak gerçek yüzlerini göstermişlerdir.”

Bu açıklama yapıldığı saatlerde gazeteciler de hem akademisyenlere destek hem de barış taleplerini içeren bir metne imza atıyorlardı. Acaba Türk-İş yönetimi şimdi de çıkıp çoğu kendi konfederasyonuna üye gazetecilere de “Zavallılar” diyecek mi?

On yıllardır sendikacılık yapan Türk-İş yöneticilerinin böyle bir açıklamaya imza atması, savaşın işçi sınıfının haklarını ne kadar geriye götürdüğünü görmeyecek kadar sınıftan koptuklarını gösteriyor. 

BU ANLAYIŞ TERK EDİLMELİ

AKP’nin savaş politikaları nedeniyle her gün onlarca kişi yaşamını yitirirken, sendikalara düşen görev bu savaşın son bulması için harekete geçmektir. Çünkü savaş en çok işçileri vurur. İşçileri böler. Bölünme ve artan baskılar eriyen ücretler, ağırlaşan çalışma koşulları, bir bir gasbedilen haklar olarak geri döner. Ve savaşlar, çatışmalar ve ölümler patronlara işçilerin haklarını gasbetmek için yeni bir alan açar. Bugün de yaşanan bu değil mi;? Kıdem tazminatının gaspı, kölelik anlamına gelen özel istihdam bürolarının gündeme getirilmesi, artan iş cinayetleri, doğal gazdan temel tüketim mallarına yapılan artışlar, yasaklanan grevler, hak arayan işçilere yönelik kolluk güçlerinin saldırıları... Bu nedenle barış ilk ve en önce işçilerin talebidir. Barış isteyenlere karşı çıkmak ise patronlara destek olmaktır. 

Sermayeye yeni peşkeşlerin çekilmesi ve kaynak aktarılması için patron örgütleriyle saf tutanlar, açlık sınırının dahi altında olan 1300 liralık ücrete onay verenler, iş cinayetleri karşısında ses çıkarmayanlar, güvencesizleştirmeye dair fikir bile beyan etmeyenler şimdi de barış talebi karşısında da sermayenin politikaları arkasında saf tutuyor. Yani her koşul ve şartta sermayeye tam destek... 

İşçi sendikacılığı açısından bu “zavallı” tabloyu ortaya koyan sendikal anlayışın önümüzdeki dönem işçilere verebileceği, işçi mücadelesine katabileceği bir şey olabilir mi? Bu anlayışın kıdem tazminatını koruması mümkün mü? 

Türk-İş’in sermayenin ve onun hükümetinin sözcülüğünden çıkarak, gerçek sendikalar olabilmesi için görev bizlerde ve işçilerdedir...

(*) Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Kemal Kılıçdaroğlu için kolay kurultay: CHP’de çekişme PM’de

SONRAKİ HABER

Üç’ler, Beş’ler, Yedi’ler… 1402’likler, 1128’ler...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...