14 Ocak 2016 00:59

Dargeçit ve Nusaybin Belediye Eş Başkanları: 7 Haziran öncesine dönülürse hendekler kalkar

Mardin’in Dargeçit ve Nusaybin ilçelerinde 7 Haziran’dan sonra sokağa çıkma yasakları yaşındı. Nusaybin’de 24 Dargeçit’te 5 kişi yaşamını yitirdi. İki ilçenin DBP’li belediye eş başkanları hendeklere baskı politikalarının neden olduğunu ifade ederek, hendeklerin kalkması için 7 Haziran öncesine dönülmesi gerektiğini belirttiler.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
Mardin

2015 yılı “7 Haziran öncesi ve sonrası” şeklinde kaydedildi tarihe. Sokağa çıkma yasakları 7 Haziran’dan sonra ülke gündemine girdi. Yasağın uygulandığı yerler ise HDP’nin yüzde 90’lar civarında oy aldığı ve Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı kentler oldu. Bu kentlerden biri de Mardin oldu. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilçeler arasında Dargeçit ve Nusaybin de yer aldı.
Her iki ilçeyle ilgili HDP’nin hazırladığı rapordaki verilere bakınca, sokağa çıkma yasağının vahim tablosunu görmek mümkün. Rapora göre; Nusaybin’de 2015’in temmuz ayından 24 Aralık 2015’e kadar 7 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi.Yasak sürecinde 23 kişi yaşamını yitirdi. Dargeçit’te ise 2015’in temmuz ayından itibaren 2 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Son yasak 29 Aralık 2015’te kaldırıldı.Yasak 19 gün sürdü. İki yasakta 5 kişi yaşamını yitirdi.Yasakların ardından yaşananları yakından görmek için bu iki ilçeye gidiyoruz.
Evrensel'in Diyarbakır Bürosundan Hasan Akbaş ve bianet’ten Vecdi Erbay’la Diyarbakır’dan Mardin’e ardından Dargeçit’e uğruyoruz. Askeri hareketlilik hemen göze çarpıyor. İlçeye yakınlaştıkça askeri hareketlik artıyor. İlçenin girişinde iki yüksek tepede korucu ve askerlerin yer aldığı taşlardan örülmüş arama kuleleri var. Zırhlı askeri araçlar da oldukça fazla... Dağlık alanın eteğindeki ilçenin etrafındaki yüksek tepeler de tanklarla kuşatılmış adeta... Çarşı merkezinde ise sık sık askeri araçlar geziyor.
Dargeçit (Kerboran), Siirt, Batman, Şırnak’a komşu. Hasankeyfi yok edecek Ilusu Barajı’na yakın sayılır.Geçmişte Süryani nüfusunun yoğunlukla yaşadığı ilçede, şimdilerde Kürt nüfusu ağırlıkta. Hayvancılık dışında geçim kapısı, kadınlar mevsimlik işçi olarak batı illerine giderken, erkekler ağırlıklı olarak Güney Kürdistan’a inşaat işlerinde çalışmaya gidiyor...

HAYVANLAR ÖLDÜRÜLDÜ

Dargeçit’te yasağın olduğu sırada kurşunların hedefi olan büyükbaş ve kümes hayvanların ölümü oldukça fazlaydı. Son yasağın kaldırılmasının ardından DBP’li Belediye Eş Başkanı Mahmut Kılıç’ın verdiği bilgi oldukça çarpıcı. Kılıç’ın, üç gün boyunca hayvan leşlerini toplamak zorunda kaldıklarını söylemesi ise olayın vahametini ortaya koymaya yeterli. Kılıç, hayvanseverlerin suskun kalmasını da anlamadığını söylüyor. Hayvanların, Dargeçitliler için önemli bir geçim kaynağı olduğunu da hatırlatıyor Kılıç.
Yasağın getirildiği mahallelerde durumun her geçen gün daha vahim hale geldiği bilgisini veren Kılıç, yasakla birlikte ilçenin dünya ile ilişkilerinin kesildiğini anlatıyor. Kılıç, yardım isteyenlere yardım edememenin çaresizliğini dile getiriyor.Yasak sırasında ciddi tahribat yaşanan Safa Mahallesi’nde yıkılan evlerin olduğu yerde konuştuğumuz Kılıç, fiziki tahribatın onarılmasının kolay olduğunu belirtiyor ve asıl dikkat edilmesi gerekenin ise ortaya çıkan travma olduğunu söylüyor. İnsanların artık devlete güveni kalmadığını vurgulayan Kılıç’ın anlattığı bir örnek ise bu travmanın çocuklar üzerindeki etkisini ortaya koyuyor. Yasaklardan sonra derste öğretmenin öğrencilerden resim çizmelerini istediğini ve çocukların çatışmayı çizdiğini anlatıyor Kılıç.
Hendeklerin ya da barikatların özellikle 7 Haziran’dan sonrası gençlere, seçilmiş belediye başkanlarına yönelik başlatılan gözaltı furyasına karşı başvurulan bir yöntem olduğunu söylüyor. Barış severlerin daha güçlü ses çıkartması gerektiğini anlatan Kılıç, hendeklerin kalkmasının ise yeniden çözüm masasının oluşturulmasına bağlı olduğunu anlatıyor.
Safa Mahallesi’ni gezdiğimizde savaşın yarattığı tahribat, aradan zaman geçmesine karşın hâlâ tüm çıplaklığıyla duruyor.

BİR AN ÖNCE BARIŞ GELSİN

Mahalle sakinleri bizi hasar tespitinden gelenler zannettiği için evleri ve telef olan hayvanlarla ilgili bilgileri paylaşmak istiyorlar. Seyfi Turan, gurbette uzun yıllar çalışarak biriktirdiği emekle yaptırdığı iki katlı ve içine girmeye hazırlandığı evi, son yasakla birlikte artık kullanılamaz hale gelmiş. Yasak sırasında evde kimse olmaması olası bir faciayı önlemiş. Elektrik çekilmediği için eve yerleşmedikleri bilgisini veren Turan, evin yerle bir olmasına oldukça tepkili. Eğer ev yıkılmasaydı evde 6 kişilik ailesiyle birlikte yaşayacaklardı. Onun da isteği artık bir an önce barışın olması.
Yasağın 10. gününde isteği üzerine askeri araçla başka mahalleye götürülen Abdullah Ataç,  yasağın kalkmasının ardından evine döndüğünde ise,bambaşka bir tabloyla karşılaşıyor. İki katlı evin çatısındaki su deposu parçalanarak, evin bahçesine düşmüş. 2 koyunu, 3 hindisi kurşunlarla telef olurken, 1 tosun ise kayıplarda.
Kerime Demir ise ısrarla bizi evine götürmek istiyor. Genç yaşına karşın 9 çocuk annesi, en büyük çocuğu 21 yaşında. Yasak sırasında yaşadıklarını anlatırken, o güne dönüyor. Çocuklarıyla birlikte yaşadıkları mağduriyeti anlatıyor. En küçük çocuğu için bez alamadığı için, naylonla bebeğinin altını sardığını anlatıyor.  

19 YILLIK EMEK BİR GECEDE YOK!

Meliha Oral ve ailesinin ikinci kattaki evleri ise camları ve duvarları atılan toplarla adeta dövülmüş. Evin bütün odaları ve mutfağı dağıtılmış. Savaşın yarattığı tahribat kendisini evde gösteriyor. Yasağın başladığı saatlerde evlerini terk etmek zorunda kalmışlar. Yasaktan sonra eve geldiklerinde ise 19 yıllık emeklerinin yok olduğunu görmüş. Mevsimlik tarım işlerinde çalışarak evi yaptıklarını anlatan Oral’ın da isteği bir an önce barışın olması ve kimsenin ölmemesi.

ROJİN VE HORİN...

Mahalleyi gezmemiz sırasında çocuklar bizi yalnız bırakmadı. Zafer işaretleriyle verdikleri pozlarla ve gülümsememeleriyle bize eşlik ediyorlar. Rojin ve Horin iki arkadaş. İkisi de ortaokul ikiye gidiyor. Israrla bizimle konuşmak istiyorlar. Kendilerinden oldukça emin bir şekilde anlatıyorlar, yasakla birlikte yaşadıkları mağduriyeti. Konulan yasağın gereksizliğini dile geriyorlar. Horin cebinden çıkardığı boş kurşun kovanlarını gösteriyor bize. Yapılan zulme karşı da direneceklerini söylüyor. Her iki arkadaş da yasakların olduğu ilçelerde süren direnişlere de selam göndermeyi de unutmuyorlar. Öğretmenlerin yasak sırasında gitmeleri de her ikisini öfkelendirmiş. Öğretmenlerin onları yalnız bırakmasından dolayı... Unutmadan söyleyelim: Boş kurşun kovanları çocukların oyuncağı haline gelmiş!

HENDEKLER BASKINLARDAN SONRA GELDİ

Dargeçit’in ardından Nusaybin’e doğru yola çıkıyoruz. Askeri hareketlilik yer yer devam ediyor. Nusaybin tarihi İpek Yolu üzerinde kurulu. Suriye sınırının sıfır noktasında, Kamışlı’ya komşu. Dicle ve Fırat arasında kalan Mezopotamya’nın kuzeyinde kalıyor. Verimli topraklar üzerine kurulu. Çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış. İlçenin nüfusu ‘90’lı yıllarda ağırlıklı olarak Şırnak tarafından hayli göç aldı. Tarım dışında, geçim kaynağı yine mevsimlik işçilik ve gurbet ellerde gidilen inşaat işçiliği...
Mitanni Kültür Merkezine uğruyoruz. Kültür merkezinin olduğu caddenin bir kısmı araç polis karakolundan dolayı trafiğe kapatılmış. Polis araçları sık sık caddeden geçiyor. Kısa molamızın ardından yasak ilan edilen mahallelere gidiyoruz. Çağ Çağ Deresi ilçeyi  ikiye bölüyor. Fırat Mahallesi’nin kaldığı taraf sokağa çıkma yasağının yaşandığı yerler.

FIRAT MAHALLESİ’NİN DEVLETLE BAĞLANTISI YOK!

Fırat Mahallesi’ne geçişi sağlayan köprü patlatıldığı için açılan büyük delikten sonra araç geçişi yok. Köprünün üzerinde yandıktan sonra iskeletleri kalmış araçlar var. Mahalleye gidiyoruz. Çocuklar yine etrafımızda. Sokaklar çok hareketli değil. Parke taşlarıyla yapılan barikatlar var. Araç geçişi imkansız. Barikatları sokakların çoğunda görmek mümkün. Sokakları geziyoruz. Evlerin çoğu az katlı ve bahçeli... Kadınlar bahçenin kapılarını açıp bakıyorlar. Sohbet ediyoruz. Kadınlar yasak sırasında karşılaştıkları zorlukları anlatıyorlar. Çocuklarıyla birlikte çekilen mağduriyeti anlatan kadınlar, yasağa anlam veremiyor. Haksızlığı dile getiren kadınlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hükümete tepkililer. Artık Kürt olarak varlıklarının kabul edilmesini istiyorlar. Hakları verilene kadar direnmekte de kararlı olduklarını ifade ediyorlar. Nusaybinli bir amca, hendeklerin arkasında, kendi çocuklarıyla birlikte direndiklerini anlatıyor. Haksızlığa tepki gösteren amca, hendeklerin özerkliğin kabul edilmesiyle kalkabileceğini ifade ediyor.
Belediye Eş Başkanı Cengiz Kök ise 7 Haziran sonrasında artan baskılar ve ardından yaşanan gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekiyor. Buna karşı gençlerin barikatlar kurarak, gözaltı ve tutuklamaların önüne geçmeye çalıştığını anlatan Kök, hendek tartışmalarıyla Kürtlerin öz yönetim talebinin yeterince tartışılamadığını söylüyor. Kök, gerilim ve çatışmalı ortamın, 7 Haziran öncesine dönülerek, tekrar çözüm masasına oturulmasıyla sona ereceğine inanıyor.
Nusaybin’den ayrıldığımızda hava artık kararmıştı. Yollardaki askeri hareketlilik döndüğümüzde de sürüyordu...

ÖNCEKİ HABER

Sur'da kesintisiz tank bombardımanı

SONRAKİ HABER

Alıkonulan Astsubay'ın babası: Savaşı başlatanlar bu hatalarından dönsün

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...