10 Ocak 2016 02:17

Lale Plak: Bir buluşma mekanı

Paylaş

Ezgi GÖRGÜ

İstanbul’da 13 Mayıs 1954’te açılan bir mağazanın bugüne kadar ayakta kalabilmesi kolay bir şey değil. Hele ki bu mağaza Beyoğlu’daysa işi artık daha da zor. Lale Plak, zoru başaranlardan. Beyazıt’taki ilk evinden sonra Beyoğlu’ya taşınan Lale Plak’ı, Tünel’de Galata Kulesi’ne inmeden hemen önce görebilirsiniz. Lale Plak’ta Hakan Atala ile Seyhan Doğrusöz’ün ikram ettiği kahvelerin eşliğinde Beyoğlu, müzik ve plaklar üzerine sohbet ettik.

Lale Plak’ın serüvenini kısaca aktarabilir misiniz?
Bir aile firması olduğumuz için çocukluğumdan beri buraya gelip gidiyorum. Biz çocukken burada hep plakçılar ve kasetçiler vardı. Bizde yerli yabancı çok sayıda dergi de vardı, pikap iğneleri, albümler, fotoğraf makineleri, beraberdi her şey. Plaktı, kırtasiyeydi derken büyüdüm. 80’lerin sonuna doğru buraya geldim. Başta sadece merakım vardı, dükkana geldiğimde çok müzik dinlerdim. Sonra 90’larda dükkanın içeriğini değiştirdik, tamamen müziğe döndük, çünkü kırtasiyeyle birlikte olmuyordu.

Lale Plak’ın müdavimleri kimlerdir? Gelenler müşteri mi ziyaretçi mi?
Valla onun ismini koymadım, dost diyelim, o en güzel şey. Eş, dost, arkadaş, kardeş, büyükler; burada öyle bir ilişki var. Zaten burayı düzenlerken bir berber dükkanındaki havayı yakalamaya çalıştım, yüz yüze çalışmayı düşünmüştük hep, onun için de herkes geliyor. Biz burada müzik dışında da konuşuyoruz; politika, siyaset, spor, aklınıza ne gelirse, her şey.

‘BEYOĞLU’NUN OLDUM OLASI EN KÖTÜ ZAMANINI GÖRÜYORUM’

Beyoğlu’da geçmişten beri değişmeyen bir şey var mı?
Güzel bir soru. Siz de görüyorsunuz, ben 1961 doğumluyum, buraya 68’de taşındık, ilkokulu burada okudum, son 6-7 seneye kadar burada oturuyordum, Beyoğlu çocuğuyumdur. Oldum olası en kötü zamanını görüyorum, kalite inanılmaz düşük, inanılmaz zevksiz. Bugüne kalmayan eski mağazalar var. Yani 5 sene öncesinden randevulaşsak sizinle, şurada telefonumuz olmasın da buluşalım desek ne var düşünebiliyor musunuz? Yok ki, bir elin parmağını geçmeyen yer vardır, en iyi ifadeyle. Bunun sebebi paranın el değiştirmesi. Paralar başka yatırımlara, ‘daha çabuk nasıl döner’ diye yatırılmaya başlandı.

‘ESAS BEYOĞLU’ NERESİ?

Mimari açıdan düşünürsek kentsel dönüşümün kıskacında bir Beyoğlu var. Binalar yıkılıyor, el değiştiriyor, yenileri yapılıyor. Eğlence mekanları önemli bir yer kaplıyor. Bunlardan önce Beyoğlu nasıl bir yerdi?
Esasında benim için en güzel Beyoğlu demek, İstiklal Caddesi değil, cadde üzerinde Galatasaray Lisesi’nden bu tarafa doğru olan yerdir. Dikkat edin, buradan Galatasaray’a, oradan buraya baktığınızda mimari olarak çok daha keyiflidir. Daha geniş, daha başkadır. Bundan 10 sene evvel, dükkanlar çok iyiydi. Asmalı Mescit çok popüler oldu, eğlence mekanlarında patlama oldu. Bu kadar hızlı şekilde, bu kadar çabuk yayılan eğlence sektörüne şaşırdım, burada her gün ama her gün yeni yerler açıldı, on binler geliyordu. Burası çok popüler oldu, ondan sonra burada masa sandalye kalktı, bir anda tepetaklak oldu her şey. Düşünebiliyor musunuz bir anda tepetaklak oldu, bütün konuştuklarımızın özeti burada, şimdi hiçbir şey yok. Burada nasıl geçiniyor esnaf artık? Şimdi el değiştiriyor ya da devrediyor. Zaten bu İstiklal Caddesi üstünde geçinmek, yaşamak, iş yapmak imkansız (üstüne basa basa), hakikaten çok tatsız.

Buraya gelen insanlar nereye gidiyor artık?
Arka sokaklar güzel, İstanbul’da Nişantaşı’nda, Maçka’da son 6-7 senedir arka sokaklara kaydı herkes. Yürürken dikkat edeceksiniz ‘burası neydi?’ diye düşünürsünüz. Şimdi yeni halimiz bu, hep bir yer kapanıyor, bir yer açılıyor. Bu olmamalı, bunun olması demek bir temelinin olmaması demek.

Lale Plak’ta dünyadan ve Türkiye’den birçok müzisyenin albümü var, buraya gelenler arasında onlar da vardır muhtemelen...
Bütün caz müzisyenleri iyi dostum. Dünyaca ünlü caz müzisyenleri bir şekilde buraya geliyorlar. Onlara bizim kültürümüzü yansıtmaya çalışıyoruz, festivallere, konserlere gidiyoruz. İKSV’nin danışma kurulu üyesiyim aynı zamanda, onun için özellikle kaçırmamaya çalışıyoruz. Müziği tanıyorum, bunu sürdürmeye çalışıyorum.


HER ŞEYİN BAŞI KLASİK MÜZİK!

Caz müziğini dinlemenin kıstasları var mıdır? Klasik müzikle kurduğunuz bağ, Lale Plak açısından da çok besleyici kuşkusuz, İşinizin iyi olması için merak da önemli bir unsur, değil mi?
Caz müziğinin ayırdına varmak için bir şey yapmaya gerek yok, kendiliğinden gelir o, cazın doğasında emprovizasyon var, daha rahat dinleyebileceğiniz, dinlerken kulağa hoş gelecek müzik, sonra zaten alır götürür. Ama tanımak, dinlemek, bilmek istiyorum diyorsanız derim ki klasik müzik! Her şeyin başı klasik müzik! Elimin altındaki hazineyi çok geç keşfettim, sabahları Bach dinliyorum. Bu işler, merak varsa oluyor, burada çalışan arkadaşlar da öyle ve dükkanda ne varsa dinleyip bilmek zorundayız, insanlara anlatabilmek için, tersi bir durum olamaz.

PLAĞA İLGİ YENİDEN ARTIYOR

Geçmişle bugünü karşılaştırsanız Lale Plak nerede duruyor?
Geçmişte müzik dükkanları furyası vardı, başka dükkanlar seslerini dışarıya verirdi, bütün sokak dinlerdi. Biz hiçbir zaman öyle olmak istemedik, daha kapalı, dışarıya ses vermeden, müziğin önüne başka bir şey koymadan sunmak istedik. O zamanlar hediyelik eşya olarak kasetler epey satılıyordu. 90’lar, kasette patlamanın olduğu dönemdi, sonra CD’ler geldi, plaklar gitti. Şimdi de nostaljik bir alaka var plaklara, dünyada da böyle anormal bir dönüş var plağa, nedeni de daha iyi ses alma, analog dinlemek vs. Eskiye bir dönüş var, umarım öyle gider. Bu gidişten kaset bile çıkabilir, belli mi olur?

(Fotoğraf: Seyhan Doğrusöz)

ÖNCEKİ HABER

Geçmişten bugüne İslamcı, Demokrat ve Nazi uluslararası birlikleri

SONRAKİ HABER

‘Meşruiyeti masumiyetten, masumiyeti mağduriyetten türeten’ vicdan ekonomisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...