07 Ocak 2016 00:51

Onurlu bir meslek ve insanca bir yaşam için mühendislik yemini

Paylaş

Hayati CAN
Makina Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu Adayı
Sicil No: 43697

Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma namusum üzerine yemin ederim.

Onurlu bir mesleki yaşantının temeli, bu yeminde gizlidir. Bu yeminin güncel irdelemesini yapmak gerektiği inancındayım. İstanbul kentinde mühendislik yapan bir insan olarak, kent yaşantısı her gün bizi daha mutsuz hale getirirken, mühendislerin ve meslek odalarının bunda payının olmadığını düşünmek mümkün değildir.

Bir mühendis unvanına nasıl daima layık olabilir? Bence özellikle günümüzde can alıcı noktalardan biri budur. Bilim ve tekniği takip ederek, neden sonuç ilişkilerini en iyi şekilde kurgulamak, en az kaynakla en fazla faydayı sağlamak sanırım işin sırrı olsa gerek. Ne yazık ki, neden sonuç ilişkilerinde toplumsal ve çevre konusu çoğu zaman göz ardı ediliyor. Piyasa ekonomisi, yarattığı rekabet koşulları ile beraber mühendisliğimizi kıskaç altına almış durumdadır. Bir hastanenin klima tesisatını düşünelim. Buradan havalandırma, ısıtma ve soğutma uygulamaları yapılıyor. Burada seçilen tüm malzemeler hijyen şartlarına uygun olmalıdır. Aksi durumda bugün örneği çok sık görülen ve adına hastane mikrobu dedikleri durum ortaya çıkar. Bunun sonucunda açık yaralı hastalar üzerindeki risk artarken, normal hastaların da etkilenmelerinin mümkün olduğu sağlıksız koşullar oluşur. Peki bu durumda mühendis ne yapacak? Tam bu noktada meslek örgütü devreye girmelidir. Mühendislik alanlarının şartnamelerinin hazırlanması, proje ve uygulamanın bu doğrultuda yapılmasını sağlamalıdır. Aynı zamanda proje ve uygulamaları da denetleyen üçüncü bir göz olarak, mühendislik mesleğinin gereğinin denetimini sağlamalıdır. 

DENETİM MEKANİZMALARININ DIŞINA ÇIKILDI

Bir mühendis hangi şart altında olursa olsun yetki ve sorumluluğunu nasıl iyiye kullanacak? Yurduna ve insanlığa nasıl yararlı olacak? İstanbul’un kuzeyine yapılan 3. köprü, 3. havaalanı üzerine bütün meslek örgütleri olumsuz görüş bildirmiştir. Çevre etki değerlendirme raporları olumsuz çıktığı için raporlanamamış ve Bakanlar Kurulu bu ve benzeri projeleri ÇED kapsamı dışına çıkarmıştır. Danıştay tarafından iptal edilmesine rağmen, inşaat devam etmektedir. Peki bir emlak ve toprak talanı olarak devam eden bu sürecin mühendisler neresinde? Etüdler yapıyorlar, projeler çıkarıyorlar, pazarlama faaliyetleri yapıyorlar, diğer canlıların yuvalarını yıkıp sermayeye yeni mekanlar yaratıyorlar. Bu arada tekerlekli ve motorlu araçların hava kirliliğine etkisi yüzde 50 mertebelerine kadar yükselmiş ve havamız SOS veriyor. İstanbul’un havası artık çocuk, yaşlı, hamile ve solunum yolu problemi olanlar için ani ölüm, diğerleri içinse kanser riski taşıyor. Peki mühendisler, mimarlar neden hâlâ bu sürecin parçası durumundalar? Her gün dikilen yeni bir gökdelen İstanbul’a iyi mi geliyor? Mesleğimizi mi geliştiriyor?  Tüm bunlara verilebilecek yegane yanıt hayırdır. Tüm bu uygulamaların sonucunda İstanbul havasıyla, suyuyla, ulaşımıyla, mekanlarıyla mutsuz insanların kentine dönüşüyor. Mühendis odaları sözde buna karşı çıksalar da, pratikte bunu durdurmak için gayret içinde değiller. Hatta Torunlar İnşaat örneğinde olduğu gibi, bu durumdan kazanç sağlamaya çalışırken suçüstü yakalanabiliyorlar. Bir taraftan Ali Samiyen Stadının inşaatına karşı çıkacaksın, diğer taraftan burada yükselen inşaatın asansörünü kontrol edeceksin. İşte bu anlayış bugün mesleki sicil dosyasını rafa kaldırıp, kendi üyeleri ile rekabet içinde piyasada iş yapan bir kuruma dönüşmüştür. Kendisi işini iyi yapsa bile, rekabet halinde olduğu ve denetlemesi gereken diğer şirketleri ve mühendisleri denetleyemez hale dönüşüyor. Torunlar İnşaat örneğinde ise, kendi sorumluluğunun da bu sistemde işlevsiz kalabildiği acı bir tabloyu açığa çıkarabiliyor. İşte mesleğin ve meslek mensupları örgütünün ilişkisinin ne kadar can alıcı olduğuna bir örnek daha önümüzde duruyor. Mesleğin iyi ve her şart altında yurda ve insanlığa hizmet edebilmesi için, sicil dosyası tutulmalı, tüm mühendislik uygulamaları kayıt altına alınmalı, yeminimize aykırı çalışmalara zorlanmamız halinde, üyesinin yanında olmalıdır. Bunun için hukuki altyapı ve dayanışma sandığı gibi güvenceler oluşturarak, kötü şartlar altında dahi mesleğimizi iyi yapmamız için maddi zemini oluşturmalıdır. Ne yazık ki, meslek odalarımız çeşitli bahanelerle (bazıları haklı da olsa) denetim mekanizmalarının dışına çıkmıştır. MMO ise, denetim sistemini piyasa ihtiyaçlarının karşılanması ve örgütün maddi devamlılığını sağlama olarak algılamaktadır. Yapılan peryodik kontroller, baca gazı analizleri, asansör kontrolleri gibi faaliyetler, bu alanın düzenlenmesini değil, piyasada mühendislik yapmaya çalışan diğer firmaların işlerini ellerinden almak dışında bir anlam taşımamaktadır. Odamızın bu durumda yapması gereken, bu hizmeti üreten firmaların yeterliliğini tespit etmek, yaptıkları çalışmaları denetlemek ve varsa şikayetleri karara bağlamak olmalıdır. 

ÖRGÜTLERİMİZ YENİLENMEYE İHTİYAÇ DUYMAKTADIR

Kapitalizmin 4. bunalım döneminin ilk evresi olan neoliberal (sermayenin yeni özgürlükçü politikası) politikaların kuruluş aşaması tamamlanmış durumdadır. Şu anda ise, neoliberal politikaların sonuçlarının açığa çıktığı ikinci evredeyiz. Hâlâ neoliberal politikalara direnen ülkelerin (Irak, Libya, Suriye vb.) ve halkların (Kürtlere karşı savaş) başına neler geldiğine tanık oluyoruz. Biz ise özelleştirmenin sonuçları ile yeni yaşamaya başlamışken, kent ve doğa talanının tüm hayatımızı değişime zorladığı bir tarihsel evreden geçiyoruz. Neoliberal politikalara en ciddi başkaldırı, Gezi eylemleri ile başlayan haziran isyanıdır. Kentsel talanı durdurmak için başlayan mücadele, tüm sistemin sorgulandığı bir isyana dönüşmüştü. Bu isyanın ilk sonucu, sistemin nasıl durdurulabileceğinin yolunun gösterilmesi olmuştur. Sistemi nasıl yıkabileceğimizin yolunu da bulursak, mesleğimizi iyi olarak icra edebileceğimiz bir sistemi kurabiliriz. İşte odamızın yenilenme ihtiyacı buradan doğmaktadır. Neoliberalizm, uzlaşma sağlanabilecek bir rejim sunmamaktadır. Çünkü her şeyin alınır ve satılır olduğu bir ideoloji ile uzlaşılamaz. O zaman, mesleğimizin insanlara faydalı olması için, Gezi’ye bakmalıyız. İstanbul, ancak Gezi’nin açtığı yolda iyi bir mühendislik ve insanca yaşanabilecek bir kente yönelebilir. Meslek örgütlerimiz yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. İlk adım olarak dayanışma ruhunun yeniden kazanılması gereklidir.

SORUMLULUKLAR YALNIZCA İŞVERENİN İNİSİYATİFİNE BIRAKILAMAZ

İnsanca bir yaşamın temeli nedir? Neyi ifade eder? İnsanca bir yaşamın ilk adımı, onurlu bir yaşamdır. Onurlu bir yaşamın ilk adımı ise, onurlu bir meslek yaşantısıdır. Örneğin bir çimento fabrikasında çalışan ve bakımla uğraşan bir mühendisi düşünelim. Kocaman kazanların olduğu ve bacanın filtre edildiği bir sisteme sahip olsun. Baca gazı analizleri MMO veya başka bir kurum tarafından yapılmış ve sınır değerlerin altında olsun. Patrondan gelen ‘gece filtreyi devre dışı bırak’ talimatını ne yapacak? Çünkü firmanın giderlerinin azaltılması bu ve benzeri yollarla mümkün olabilir. Çalışma Bakanı, Dilovası’ya geldiğinde hava kirliliği ortadan kalkmıştı. Hatta bazı izleyiciler her gün gelin de havamız temiz olsun diyorlardı. Ya da kimya fabrikasının patronunun ‘atıkları geri dönüşüme değil, Orhanlı’da toprak altına gömün. Belediyeye bu kadar para veremeyiz’ dediğinde mühendis ne yapacak? Siz Orhanlı varilleriyle ilgili açılan bir dava duydunuz mu? Her şeyin paraya endekslendiği bir sistemde, onurlu bir mesleği icra etmek hiç kolay değildir. Bu durumda odalar ne yapmalı? İşte işin can alıcı noktası buradadır. Mühendisin çalıştığı her işyeri, oda denetimine tabii olmalıdır. Sicil dosyası bütün işyerleri için açılmalı ve sıkı takibe alınmalıdır. Halka zarar verecek uygulamalar karşısında net tavır alınmalı, meslek onurunu korumaya çalışan mühendislerin güvenceli çalışma şartları sağlanmalıdır. Mesleki düzenleme olarak yalnızca serbest mühendislik ve müşavirlik (SMM) alanına daralmış bir oda faaliyeti, bu günkü sorunsalın ilk halkasını oluşturmaktadır. Toplumsal sonuçlar ve sorumluluklar yalnızca işverenin inisiyatifine bırakılamaz. Kendi meslek onurunu yitirmemiş bazı mühendis kökenli işverenleri saymaz isek, onurlu bir meslek yürütecek alan bulmamız neredeyse imkansız hale gelmiştir. (Wolkswagen egzos emisyon ölçüm sonuçları, büyük kurumsal yapılarda da durumun benzer olduğunu göstermektedir.)

KÖKLÜ BİR YENİLENMEYE İHTİYAÇ VAR

İnsanca bir yaşam için güvenceli çalışma şartlarının sağlanması gereklidir. İş güvencesi, ücret güvencesi, eşitlik güvencesi, can güvenliği güvenli çalışmanın ana başlıklarını oluşturur. Bugün işsizlik mühendisler için önemli bir sorundur. Düşük ücret, fazla mesai alamama, alan dışı çalıştırılma, sigorta primlerinin eksik yatırılması diğer sorunları arasındadır. Kadın mühendislerin taciz, mobing, düşük ücret sorunları can alıcı noktadadır. Şantiyeler (başta inşaat ve madencilik alanı olmak üzere) can güvenliği sorunlarının başını çekmektedir. Yine tüm bu sorunlarda karşımıza meslek örgütünün üyeyle kurduğu ilişki çıkmaktadır. Üyeden ve üyenin çalışma koşullarından kopuk bir oda yönetimi, etkinliğini yitirmiş bir odadır. Bu nedenle odamızda köklü bir yenilenmeye ihtiyaç vardır. Örgütsel mekanizmalarımızı güçlendirmek ve çeşitlendirmek gereklidir. İşyeri temsilciliği ve bölgesel temsilcilikler (özellikle OSB’lerde) kurulmalı ve karar alma ve uygulama mekanizmaları düzenlenmelidir. Örgütlü yapı, tüm üyeleri kapsayacak şekilde geliştirilmelidir. Üye sicil dosyası, tüm işyerlerinin denetime tabi tutulması ilk atılacak adımlar olmalıdır. Üyesiyle dayanışma içinde olan bir oda, insanca yaşam mücadelesinin öznesi olabilir. Oda / şube / temsilcilik yönetim kurulları, birer koordinasyon merkezi gibi çalışmalı ve üyenin kendi örgütlülük alanlarında söz ve karar sahibi olması sağlanmalıdır.

Onurlu bir meslek ve insanca bir yaşam için, Mühendis dayanışmasını yükseltelim. Demokrat Mühendis Dayanışması, bugünkü karamsar tablo ile mesleğimizin ve insanlığımızın aydınlık geleceği arasında bir köprü kurabilir.    

Yolumuz açık olsun.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Bir hayatta kalma stratejisi olarak dilencilik

SONRAKİ HABER

AWACS’ların gölgesinde Almanya-Türkiye ilişkileri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...