05 Ocak 2016 08:23

Davutoğlu: Cuma günleri mesai saatinin ibadeti etkilememesi için taslak hazırladık

Paylaş

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Cuma günleri mesai saatinin ibadet özgürlüğünü etkilemeyecek şekilde olması için taslak hazırladık" dedi.

Davutoğlu, 1300 liraya çıkarılan asgari ücrette patrona yüklenen maliyete ilişkin olarak da, "İşverene ek maliyetin 115 lirasını hazineden karşılayacağız" dedi.

Davutoğlu,  "2005 yılından sonra göreve başlayan kamu görevlilerine 1 Ocak'tan itibaren geçerli olmak üzere ilave bir derece verdik. Cuma günleri hem mesai tam olarak yapılacak, hem de isteyen rahat bir şekilde cuma namazını eda edebilecek.  Yapıcı katkı vermeye hazır olan her parti ve kesimle işbirliği yapacağız" ifadelerini kullandı.

Açıklamadan öne çıkan diğer noktalar şöyle:

"Türkiye'nin ortaya çıkan ihtiyaçlarını karşılamak içni birçok değişiklik yaptık. Ama bütüncül bir değişiklikten uzaktı. Biz yamalı bohça gibi değil, bütünlüklü bir perspektifle hazırlanmış bir anayasa istiyoruz. Öyle bir anayasa istiyoruz ki, üstünde bir darbe gölgesi olmasın. Vatandaşın hak ve özgürlüklerini gözardı eden bir anlayış olmasın.

Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacının tartışılması anlamsız bir husustur. 1 Kasım sonrası çıkan tabloyu fırsat olarak görüyoruz. Yeni anayasa ihtiyacı daha fazla ertelenemez.

Liderler randevu taleplerimize olumlu yanıt verdiler. Olumlu yaklaşımlarından dolayı liderlere teşekkürlermiz sunuyorum. Üç noktada uzlaşıya vardık. Anayasa uzlaşma komisyonunda uzlaşmaya vardık. Yine bu görüşmelerden çıkan uzlaşma alanı iç tüzük değişikliği ile geçen dönem kurulan komisyonun çalışmalarına devam etmesi. Üçüncü olarak AB uyum sürecinde muhalefetin katkı vermesi.

En geniş mutabakatın sağlanacağı ortak zemin olması için çalışacağız. Her anayasanın bir ruhu vardır. Anayasanın ruhu derken insanı esas alan bir anayasası kast ediyoruz. Öyle bir anayasa yapmalıyız ki insanı esas almalı. Temel hak ve özgürlükler konusunda kısıtlama olmayan bir anayasa olmalı. halkın onayını almamış hiçbir mekanizmanın meşruiyet kazanamadığı bir yapı istiyoruz.

140 yıllık meclis tecrübemiz var. Yapılan bütün çalışmalarda her zaman eksik olan husus sistemin iç işleyişinde. Hiç kimse parlamanter sistemin kusursuz işlediğini söyleyemez. Bugün parlamenter sistemi savunanların 27 Nisan günlerinde suskun kalmaları da her türlü eleştiriye açıktır. O gün ses çıkarsalardı bugün anlardık. Doğrudan parlamenter sistemi yok sayan bir vesayet anlayışı idi. Her zaman olduğu gibi o vesayet anlayışına da karşı durduk.

Türkiye için en doğru sistemin başkanlık sistemi olduğunu düşünüyoruz. Muhalefet partileri başkanlık sistemini tartışmadan en baştan reddediyor. Neden herkes eteğindeki taşı dökerek müzakere etmesin. Torunlarımızın rahat edeceği kalıcı bir sistem kurabilmeliyiz. Tabuları bir yana bırakarak konuşabilmeliyiz. Kimse hiçbir teklifi baştan reddetmesin. Bir sistemi otoriter yapan şey nasıl uygulandığıdır.

HDP'den de randevu talep etmiştik. Meclis'te grubu bulunan parti olmaları hasebiyle randevu talebini iletmiştik. Kendileri bu teklifimize aynı ciddiyetle yaklaşmadı. Biz HDP ile görüşmek istedik ama onlar kendileri ile görüşülebilecek nezaket düzeyinde olmadıklarını gösterdiler. Sanki biz hesap vermek için onların huzuruna gidiyormuşuz gibi gördüler. Onlar hesap sorma değil, hesap verme konumundalar. Teröre karşı tavır koyamadıkları için, her türlü ifadeleri ile nifak tohumları ektikleri için hesap verme makamındadırlar. Biz hesabı 1 Kasım öncesi millete verdik.

Milletimizden aldığımız emaneti kimse ile paylaşmadık. HDP bir tercih yapma durumunda. Kandil'in kanlı diline mi kendilerini teslim edecek? Yoksa meşru siyaset mi yapacaklar? Sürekli hendekleri savunuyor. Buna karşılık her açıklamada devleti suçluyor. Şiddeti ve terörü yanlış bulduklarını ifade ettikleri tek bir açıklama yok.

Türkiye'de öz yönetim yok. Milli irade var. Kürt vatandaşlarımızın hakkı, hukuku için asla gayri mesşru uygulamalara müsaade etmeyiz. HDP bu hendek siyasetinin bedelini ödeyecek. Kazdığı hendeğe kendileri düşecek. Teröristlere bedeli olduğu gibi, HDP'ye de bir siyasi bedeli olacak. Diyarbakır'ın geleceğinin Moskova'dan değil, Ankara'dan şekilleneceğini görecekler. Niçin kendi çocuklarınız yok o hendekte? O çocukları okullar yerine hendeklere göndermenin bedelini ödeyecekler. Niye sizin oturduğunuz lüks sitelerin önünde yok o hendekler? Güya kurtarmak istediğini söylediğiniz kardeşlerimiz sizin gerçek yüzünüzü gördü." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Beştaş, Kocaeli Üniversitesi’ndeki Roboski eylemini sordu

SONRAKİ HABER

Bahçeli: Öz yönetim bölünmedir, yılanın başı küçükken ezilmelidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...