01 Ocak 2016 00:49

Açlık grevindeki cam işçilerinden çağrı: Çocuklarınız için bu zorbalığa dur deyin

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Beykoz’da bulunan Kristal-İş Sendikası genel merkez binası önündeyiz. Mersin Şişecam fabrikasında işten atılan işçilerden 10’u, başlattıkları açlık grevini, üyesi oldukları sendika genel merkezine taşıdı. Ancak işçiler bir süre önce sendikacılar tarafından binadan kovulmuş. Sendikanın giriş kapısının hemen sağına astıkları pankart dikkat çekiyor: “Cam işçisi evinde açlık grevinde.” Sendika binasını göstererek, “Burası bizim evimiz” diyorlar, birazdan şiddetlenecek kar yağışının altında beklerken: “Bizim paralarımızla yapıldı. Bizi evimizden kovdular.”

‘SENDİKAYA GÖREVİNİ HATIRLATMAYA GELDİK’

Kovuldukları “evlerinin” önünde konuşuyoruz işçilerle. Mersin Paşabahçe’den atılan işçi Yaşar Akkul, Mersin’den buraya geliş süreçlerini anlatıyor: “Mersin’de 6 Kasım 2015 tarihinde 34 işçi işten atıldı, hem de haksız yere... Biz de Mersin Paşabahçe önünde çadırımızı kurarak direnişe başladık. Kristal-İş Genel Merkezine de haber verdik. ‘İşimize geri dönmek, ekmeğimizi tekrar kazanmak istiyoruz’ dedik. Ama sesimizi duymadılar. Bize destek vermediler. Çadırımıza gelmedikleri gibi diğer fabrikalardaki arkadaşlarımızı da korkutarak destek vermelerini engellediler. 19 Aralık’ta açlık grevine başladık. 11 gündür de Kristal-İş Sendikası Genel Merkezindeyiz. Biz sendika genel merkezini işlerini yapması konusunda uyarmaya geldik. Onlara asli görevlerini hatırlatmaya geldik. Ama bunlar asli görevlerini yapmamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.”

İşçilerin astıkları pankarttan sendika merkezinin rahatsız olduğunu belirtiyor Akkul: “Bir el ilanı bastırdık. Bu el ilanlarını sendika binasının kafeteryasına astık. Bir de pankart astık. Bunlardan genel merkez yöneticilerimiz rahatsız oldular. Niye rahatsız olduklarını sorduğumuzda da cevabını alamıyoruz. ‘Yasak, asamazsınız’ diyorlar. Burası bizim, siz burada yöneticisiniz. Siz bizim haklarımızı savunmak için yönetimdesiniz.”

SENDİKA İŞÇİNİN HAKKINI ARAMIYORSA...

28 Aralık’ta Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısı yapıldığını hatırlatıyor. Umut ya bu, belki başkanlar kurulundan iyi haber gelir. Ama nerede: “Toplantıdan sonra ‘Sizin eylem yeriniz burası değil. Gidin işverenin fabrikasın-da eylem yapın. Oraya çadır kurun’ dediler” diyor Akkul. Başkanlar kurulunun bu kararına tepki gösteriyor: “Biz fabrikalarımızda eylem yaptık. Direniş çadırlarımız hâlâ var ama destek gelmedi. Bize fabrikalarınızda eylem yapın diyenlere şunu söylemek istiyorum. Benim haklarımı koruması gereken sizlersiniz. Benim eylemlerime destek verecek olan sizlersiniz. Benim önüme geçip benimle birlikte eylem yapması gereken sizlersiniz. Ama bana yol gösteriyorsunuz. Ben o yolları biliyorum, biz o yolları biliyoruz.”

ANLAŞMALI İŞTEN ATMA MI?

“Peki sendika niçin üyesi olan işçinin hakkını savunmuyor?” diye soruyoruz Akkul’a ve şu yanıtı alıyoruz: “Sendika, işverenle 2015 yılının başından itibaren birtakım görüşmeler yapmış. İşten çıkarmalarla ilgili karşılıklı bir anlaşma sağlanmış. Bu anlaşma gereği geri adım atmıyorlar.”

SENDİKACILAR İŞÇİYE SALDIRDI

İşçilerin astıkları pankartın arkasında bir hareketlilik yaşanınca Yaşar Akkul bize, “Kusura bakmayın, kessek iyi olur” deyip pankartın arkasına geçiyor. Hareketliliği takip ediyoruz. Sendikacılar pankartın iplerini kesmek istiyor. İşçiler de buna engel olmak istiyor. Sesler yükseliyor. İşçi sendikacıya bağırıyor: “Ne oluyor, kime vuruyorsun sen.” İşçiler kararlı, sendikacıların el koymak istedikleri pankartı vermeyecekler. Pankartın ipleri kesildiyse bile işçi eliyle sımsıkı tutuyor. Bir işçi, alınmaması için pankartı vücuduna sarıyor.
Bu esnada araya bir polis amiri giriyor. Amir; emek sermaye (ve de sendika) çelişkisini anlayamamış gibi bir edayla sesleniyor: “Hepiniz arkadaşsınız, ne yapıyorsunuz?” Çelişkinin farkında olan ve bunun mücadelesini veren bir işçi de amire cevap veriyor: “Ne arkadaşı be? Bunlar bizi sattı burada.” Fenalaşan bir işçi hemen yandaki Beykoz Devlet Hastanesine götürülüyor.

‘ŞUNA BAK, ÇOCUK GİBİ BEZE ASILIYOR’

İşçilerin tepkisi sonrası saldırıyı kesen sendikacılar işçilere seslenmeye çalışıyor. İşçiler buna izin vermiyor: “Bizim aidatlarımızla maaş alıyorsun”, “İşverenle iş birliği yapıp işçiyi sattınız”, “Merkez yönetimini kaybetmemek için neler yapıyorsunuz?” Bir işçi sendikacıların bu saldırısına şu şekilde kızıyor: “Şuna bak ya çocuk gibi beze asılıyor ya.”

‘FALÇATA GETİRTTİ!’

Tepkiler üzerine sendika yöneticileri genel merkezi terk etmek zorunda kaldı. Sendika binasının kapıları da kilitlendi. İçeride sadece güvenlik görevlileri kaldı. O sırada polis amiri kendisiyle tartışan işçilerle seslendi: “Bizim görevimiz bu. Güvenliği sağlarız.” İşçiler tepkili: “Sendikacı kendi yerini kaybetmemek için işverenle bir oluyor. Bir de devletin polisini kullanıyor.”
Bir işçi, kendilerine saldıran sendika yöneticilerini teşhir ediyor: “Şuraya bak ya, yöneticiler ve baştemsilciler işçiye saldırıyor. İsim veriyorum amirim Eskişehir Şube Yöneticisi Ömer Gülbaş, Baştemsilci İlyas. Falçata getirtti ya. Eskişehir şube yönetimi genel merkeze kalkan oluyor.” İşçiler bir süre slogan atıyor. En çok da “Kristal şaşırdı sabrımızı taşırdı” sloganını duyuyoruz.

‘BU ZORBALIĞA DUR DEYİN’

Ortam biraz sakinleştikten sonra Yaşar Akkul’la tekrar görüşüyoruz. “Gördünüz işte, her şey ortada” diyor: “Ama soğuktan ölsek de burada kalmaya devam edeceğiz. Sizin vasıtanızla da suç duyurusunda bulunuyorum. Eskişehir şube yöneticileri, 11 gündür aç olan işçilere saldırdı. Bunu biz güvenlik güçlerine söyledik ama hepsi kulaklarını tıkadı.”

Yaşar Akkul son olarak cam işçilerine sesleniyor: “55 günlük yaşanan süreç her şeyi ortaya koydu. Cam işçisi artık üzerindeki ölü toprağını atsın, direnişçi ruhuna bürünsün, korkmasın. Cam işçisi hakkını alandır, kendini ezdirmez. 2016’nın en geç ekim ayında yapılacak olan genel kurulda da suratlarına tokadı vursun. Önümüzdeki günlerde Lüleburgaz da yeniden seçime gidiliyor. Geleceğiniz için, yarınlarınız için, çocuklarınız için bu zorbalığa dur deyin.”

‘İŞÇİLERİ KORUMAK İÇİN’ TAŞERON GÜVENLİK

Kristal-İş’in binasındaki güvenlik görevlileri de dikkat çekiyor. Yaşar Akkul’un anlattığına göre sendika taşeron bir şirketle anlaşmış: “Normalde sendikaların taşerona karşı olması gerekir. Kristal-İş Sendikası taşeron bir firmadan özel güvenlik hizmeti almaya başladı. Bu daha da içimizi acıtıyor. Bizi korumak için bu hizmetin alındığını söylüyorlar ama bizim korunmaya ihtiyacımız yok ki. Biz Beykoz halkıyla birlikteyiz zaten.”

MERKEZ ‘ŞUBEYE GİT’ DİYOR, ŞUBE SALDIRIYOR

İşçilerden Ercüment Acaroğlu Eskişehir’de işten atılan işçilerden. İşe geri dönme mücadelesini Mersinli işçilerle birleştirmiş. “Ben Eskişehir’de tek başıma çadırda kaldım. Baştemsilciler çadıra gelmemeleri için diğer işçileri tehdit ettiler” diyor. Yaşanan saldırıdan dolayı üzüldüğünü söylüyor ve sendikacıları eleştiriyor: “Biz en doğru yerin genel merkez olacağını düşünmüştük. Burada sessiz sedasız kendi eylemimizi başlattık. Bizim buradaki amacımız evimize ekmek götürmek. 12 yaşında bir oğlum var, onun geleceğini sağlamak. Onun geleceğini sağlamak isterken darbedildim. Genel merkez yöneticileri ‘Gidin şubelerinizle halledin’ diyor. Ama işten atılmama engel olmayan şubeden yardım isteyeceğim ve onlar da bana destek verecekler. Öyle bir şey var mı ya. Bana saldıranlar kendileri zaten. Biz hep onlara sarı sendika olmaktan vazgeçmeleri için çağrı yaptık. Bugün bizleri içeri almaları onlar için bir fırsattı. Bu fırsatı da teptiler.”

GELECEKTEKİ İŞÇİ KARDEŞLERİMİZE ÖRNEK OLSUN

Mustafa Balcı da Mersin’den geliyor Balcı şunları söylüyor: “Ailelerimiz de sürekli arıyor bizi. Bizleri merak ettiklerini söylüyorlar. Ben ve ailem annemin babamın kardeşimin yardımlarıyla geçiniyoruz. Bir de Beykoz bizim bir evimiz oldu. Burada açlık grevi yaptığımızı duyan Beykoz halkı çok ilgi gösterdi. Biz çocuklarımızın geleceği için, gelecekteki işçi kardeşlerimize örnek olmak için bu mücadeleyi veriyoruz. Özellikle patronla birleşip işçiyi ezmeye çalışan sendikalara karşı verilen mücadele örnek olacaktır. İşçiler örgütlensin, sendikalaşsın ama sarı sendikaya da karşı çıksın.”

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır öksüz, Diyarbakır ağlıyor

SONRAKİ HABER

İzmir'de cübbelilerden 'yılbaşı kutlama' bildirisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...