24 Aralık 2015 00:59

Sur’dan ayrılan ailelerle konuştuk: Her şeyimizi yaksalar bile evlerimize geri döneceğiz

Paylaş

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde devam eden sokağa çıkma yasağı, polis ablukası ve saldırılar nedeniyle bazı aileler evlerindan ayrılmak zorunda kaldı. Ailelerin önemli bir kısmı Diyarbakır’ın farklı mahallerine ve Üç Kuyular mevkiindeki Sosyal Konutlara yerleşti. Suriçi bölgesinde kentsel dönüşüm planları konuşulup, ‘TOKİ göreve’ manşetleri atılırken evlerini terk etmek zorunda kalan aileler gazetemize konuştu. Aileler, “Oralar bizim. Bir an önce dönmek istiyoruz” diyor. Aileler ‘devlet göç edenlere yardım ediyor’ açıklamalarının da doğru olmadığını söyledi.

Evlerini terk ettiklerinden beri zor şartlarda yaşadıklarını söyleyen Seyfettin Yıldız, “Burada hayat o çatışmalı ortamdan beter. İşsiziz, giderlerimizi karşılayamıyoruz. Sur’da az da olsa bir gelirimiz vardı. Burada kalorifer yok, su yok. Doğru dürüst banyo bile yapamıyoruz. Devletin hiçbir yardımını görmedik. En büyük yardım sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla olur” dedi.

‘KENDİ KİMLİĞİMİZLE YAŞAMAK İSTİYORUZ’

Rabia Kaya, “Burada ne bulduysak onu yiyoruz bulamadıysak yemiyoruz”dedi. Geçici olarak Sur içinden ayrıldıklarını ifade eden Kaya, “Her şeyden önce talebimiz barıştır. Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Bizim her şeyimiz orada. Bir an önce açılmasını istiyoruz. Kendi yerimizde kendi kimliğimizle yaşamak istiyoruz. Biz Sur’dan kopamayız. Her şeyimiz yanmış yakılmış olsa bile evlerimize geri döneceğiz, asla bırakmayız” dedi.

Bir başka evde 2 çocuğu ile kalan Aysel Aksu, çocuklarının okula gidemediğini belirterek, “Bizi zorla yerimizden ettiler. Herkes perişan oldu. Ekmek bile alacak gücümüz yok. Bu günleri bir daha görmek istemiyoruz. Biz gördük kimse görmesin. Konuşarak bir çözüm bulunsun” dedi.

'ÇOCUKLARIMIZI BATTANİYEYE SARIYORUZ'

2 çocuğu ve eşiyle birlikte yaşayan Ercan Aci ise “Savaştan dolayı buradayız. Eşyamız yok. Kalorifer yanmıyor, sabaha kadar donuyoruz. Çocuklarımızı battaniyelere sarıp ısıtıyoruz. Başka yere de gitmek istemiyoruz” dedi. Semra Aci ise çok sıkıntı yaşadıklarını belirterek, “Komşuların yardımıyla geçinmeye çalışıyoruz. 7 aylık hasta çocuğumu tedavi ettiremiyorum” dedi.

'DEVLET YARDIMI YOK'

Sosyal konutlarda yaşayan Mustafa Sözen ise Sur’dan göçen insanların maddi durumunun çok kötü olduğunu belirterek, “Geçim sıkıntısı çok büyük. Ama herkes önce barış olsun istiyor. Devlet buraya yardım ediyor deniliyor. Fakat böyle bir şey biz görmedik. Devletin bir an önce tekrar barışa yönelmesi gerek. 30-40 yıldır savaşıyorlar, sonuç ne oldu? Bir an önce barış olması gerekiyor. Barış her şeyden üstündür” dedi.

'YAŞANAN GEÇİCİ BİR GÖÇ'

Gazetemize konuşan Göç-Der Diyarbakır Eş Başkanı Yılmaz Kan ise yaşananı geçici bir göç olarak tanımladı. Göç ettirmenin bir devlet politikası olduğunu belirten Kan, “Bizim araştırmalarımıza göre 90’larda 5 bine yakın köy boşaltıldı ve 5 milyona yakın insan devlet eliyle göç ettirildi. Hâlâ bu yaralar sarılamazken tekrar bir göç ettirme ile karşı karşıyayız” dedi. Acımasız bir savaş yürütüldüğünü söyleyen Kan, “Tankların, ağır silahların kullanıldığı, insanların çocuk, yaşlı denmeden katledildiği bir yerde göç olmaması mümkün değil. Ancak bunlar 90’lardaki gibi göçler değil. Göç eden insanlar tamamen yaşam yerlerini terk etmiyor, batıya gitmiyor. Çatışmalar bitene kadar daha güvenli olabilecekleri yakınlarına yahut yakın bölgelere gidiyor. Bu geçici göçtür” dedi. Halkın 90’lı yılların deneyimine sahip olduğunu söyleyen Kan, “Kürt halkı yıllarca göç ettikleri yerlerde dışlandı. İnsanlar topraklarını terk etmek istemiyor. Yeniden aynı sorunları yaşamamak için barışta ısrar ediyor ve direniyor. İnsanlarda bir kopuş duygusu da giderek belirginleşiyor. Göç ettirme politikası eskisi kadar karşılık bulmuyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Işıkları büyüten çocuklar

SONRAKİ HABER

Nusaybin'de sokağa çıkma yasağı kaldırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...