17 Aralık 2015 11:30

Soma Davası'nın tanık işçisi şikayetini böyle geri aldı: 'Buraya borçla geldim davayla uğraşamam!'

Paylaş

Eda AKTAŞ
Manisa

301 madencinin can verdiği katliamın duruşmasında tanık olarak dinlenen işçiler, üretim baskısının dayağa kadar vardığını, gerekli önlemlerin alınmadığını anlattı. Bu gerçeklere karşın işçilerin birçoğu işsizlik ve maddi imkansızlıklar nedeniyle şikayetlerini geri alıyor. Bu işçilerden Cüneyt Sualp, mahkemede şu ifadeyi verdi: “Ekonomik durumum uygun değil. Buraya bile borç parayla geldim. İki çocuğum var geçinmek zorundayım. Şu an işsizsim dava ile uğraşamam.”

Manisa’nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği facia ile ilgili 8’i tutuklu 46 kişi hakkında açılan davanın 5’inci duruşmasının üçüncü oturumu Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Duruşmaya gelen madenci yakınları, avukatlar ve gazeteciler yapılan aramaların ardından duruşma salonuna alınırken, üçüncü oturumda da madenden sağ kurtulan mağdur ve tanık işçilerin ifadelerine devam edildi.

İlk olarak ifadesi alınan mağdur İşçi Cüneyt Sualp, 2010 yılından beri ocakta tamir tarama ekibinde yedek işçi olarak çalıştığını belirterek, olay günü U3 elektrik panosunda tamir tarama yaptıklarını söyledi. Saat 14.20 sularında boyunduruk yapmak için 300 metre ileriden malzeme almaya gittiğini döndüğünde ise çavuşunun kendisine taramayı bırakıp temizlik yapmalarını söylendiğini aktaran Sualp, 14.45 gibi ise üçüncü bandın durduğunu, dördüncü bant boyundan da duman gelmeye başladığını söyledi. Daha sonra dumanın yoğunlaştığını belirten Sualp, “Temiz hava tarafına çıktık. Sonra oraya amirler geldi. Onlara dumanın dördüncü banttan doğru geldiğini söyledik. Bize dışarı çıkın dediler. Ağırlaşan arkadaşlar vardı onlarla birlikte dışarı çıktık” dedi. Maskesini kullanmadığını ve amirler gelmeden önce su tutma gibi herhangi bir müdahalede bulunmadıklarını kaydeden Sualp, amirlerin de oraya müdahalede bulunup bulunmadığını görmediğini söyledi.

‘BURAYA BİLE BORÇ PARA İLE GELDİM’

Öte yandan madende yaklaşık 4 aydır sıcaklık artışı olduğunu belirten Sualp, sıcaklık artışını kimseye bildirip bildirmedikleri konusunda ise “Sıcaklığı bildiriyorduk. Ama sıcak olsa da çalışmak zorunda kalıyorduk” dedi. Üretim zorlaması konusundaki sorulara ise Sualp, “Son iki aydır fazla üretim baskısı vardı. Bir kasa atılacak yere bir buçuk kasa atmamız isteniyordu. Bu da bizi zorluyordu. İşler düzgün olmuyordu. Hatta bir seferinde vardiya amiri, bant durduğu, çalıştırmadığı için kendi görevlisini dövdüğünü gözlerimle gördüm” dedi.

Şikayetçi olmadığını belirten Sualp, “Ekonomik durumum uygun değil. Buraya bile borç parayla geldim. İki çocuğum var geçinmek zorundayım. Şu an işsizim dava ile uğraşamam” dedi.

‘ÖYLECE BEKLEDİK BİR ŞEY YAPAMADIK’

Ardından ifadesi alınan tanık İsmail Hakkı Aksoy 5 yıldır Eynez’de tarama ustası olarak çalıştığını belirterek, olay günü U3 elektrik panosunda tarama ve tahkimat yaptıklarını söyledi. Görevi kendilerine Necati Karadeniz’in verdiğini söyleyen Aksoy, “14.15 civarı Has Karabeyoğlu çavuşumuz geldi. Taramayı durdurup pasa temizlememizi söyledi. Ben çıkan pasaları nakliye bandına yüklüyordum. Bant durdu. Ardından duman gelmeye başladı. 50 metre gerimizde temiz hava vardı. Oraya çekildik, bekledik, daha sonra İzlemeyi aradık. ‘Yoğun duman var’ dedik. ‘Haberimiz var’ diye cevap verdiler. Öyle bir şey yapamadan kaldık” dedi. Öte yandan bantlar durduğu zaman şaltercinin bir süre şartele basarak uğraştığını, tamburların döndüğünü ancak bandın çalışmadığını söyleyen Aksoy, daha sonra dumanla karşılaştıklarını da belirtti. Diğer tanıkların ve mağdurların aksine denetleme yapılacağından önceden haberleri olmadığını iddia eden Aksoy, herhangi bir hazırlık yapılmadığını söyledi. Aksoy ayrıca maskelerin kontrollerinin yapıldığını ve eğitimlerin verildiğini de iddia etti. Bu iddiaların ardından sorulan soruya yanıt veren Aksoy, Soma AŞ’ye bağlı Atabacası ocağında halen çalıştığını söyledi.

Sanık avukatlarının duruşma esnasında tanık ve mağdurlara, “Bu cevabın tatmin edici değildi”, “Samimiyetine güveniyorum” şeklinde yorum ve yönlendirmeleri ise dikkat çekti. Aksoy’un ifadesinin ardından mahkeme duruşmaya ara verirken, aileler ise Aksoy’a tepki gösterdi.

SANIK VE SANIK AVUKATLARI İŞÇİLERİ SUÇLAYAN BEYANLARDA BULUNDU

Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği facia ile ilgili 8'i tutuklu 46 kişi hakkında açılan davanın 5'inci duruşmasının üçüncü oturumu Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada tanık ve mağdur işçilerin ifadelerine devam edilirken, sanık avukatları ve sanıkların mağdur ve tanık işçileri suçlar şekilde beyanlarda bulunmaları dikkat çekti. 

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda da madenden sağ kurtulan tanık ve mağdur işçilerin ifadelerine devam edildi. İlk olarak ifadesi alınan tanık işçi Mustafa Demir,  olay günü U3 bölgesinde bantçılarla birlikte taban aldıklarını ve saat 13.00 gibi top atıldığını belirterek, ondan sonra 14.00 gibi atılan ikinci topun ardından yarım saat kadar daha çalıştıktan sonra yoğun bir duman geldiğini söyledi. Ardından yer üstüne çıkarıldıklarını söyleyen Demir'in, şaltercinin bandı suladığını söylemesi üzerine mahkeme başkanı Aytaç Ballı, "Senden başkası banda su tutulduğunu söylemedi. Emin misin?" diye sordu. Tanık Demir ise banda neden su tutulduğunu bilmediğini ama banda su tuttuklarını gördüğünü söyledi.

Demir’den sonra tanık sıfatıyla dinlenen Mesut Efe'den de mahkeme o gün yaşananları anlatmasını istedi. Facia günü yaşadıklarını anlatan Efe, top atıldıktan sonra ustasının kendisinden demir istediğini, demir almaya gittiğinde ise dumanı gördüğünü söyledi. Efe, "Dumanı gördükten sonra geri dönüp ustama haber verdim. Ardından birlikte tekrar gittik. Sonra ustam izlemeye telefonla haber verdi" dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın ve avukatların sorularına sürekli "Hatırlamıyorum" cevabı veren Efe'ye Ballı'nın, "Olayın ardından hafıza kaybına mı uğradın?" diye sorması üzerine Efe,  "Hayır. Sadece uykularımda düzensizlik var" diye cevap verdi. Mahkeme Başkanı Ballı'nın sorularının ardından sanık avukatları Efe'ye herhangi bir psikolojik sorunu olup olmadığı ve ilaç tedavisi görüp görmediğini sorarken, Efe ilaç tedavisi görmediği cevabını verdi. Sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit, "Sanan bilmiyorum hatırlamıyorum demen için biri bir şey dediyse suç işliyorsun" diyerek mahkeme başkanın sorduğu soruları tekrarlaması üzerine müşteki avukatlarından Selçuk Kozağaçlı, "Yusuf bey tanığı yanıltarak, soruları farklı şekilde sorarak cevap değiştirmeye çalışıyorsanız bu yasak sorgudur. Bu tavrınızdan vazgeçin. Olayı bu tanık üzerinden çözemeyiz" dedi. 

Kozağaçlı'nın ardından tanığın cevap vermeyerek mahkemeye yardımcı olmadığını belirten sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit, tanığın durumunu araştırarak hakkında yalancı tanıklıktan suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Koçyiğit'in bu söylemi üzerine duruşma salonu karışırken, aileler "301 kişi boşuna mı öldü. Hepiniz yalan söylüyorsunuz" diyerek sanık avukatlarına tepki gösterdi. Sanık avukatları ise ailelerin isimlerinin alınarak tutanak tutulmasını ve bir daha salona alınmamasını talep etti.  

'BURASI MADEN OCAĞI DEĞİL'

Daha sonra sanıklardan Ertan Ersoy, tanık Efe'ye "Ben onun demir almaya gittiğine inanmıyorum. Banda müdahale ya da başka bir şey için mi gitti? Şaibe yaratmak için beyanlarda bulunuyor. Ben kendim not tuttum. Dediklerinin hepsini yazdım" diyerek hem tanığa hem de müşteki avukatlarına bağırdı. Bunun üzerine aileler "Burası maden ocağı değil bu şekilde bağıramazsın" diye tepki gösterirken, tanık Efe'nin sanık Ersoy'a "Şefim" diye hitap etmesi dikkat çekti. Avukat Selçuk Kozağaçlı da tanığa baskı yapıldığını belirterek, sağlıklı sonuç alınmayacağını yineledi. 

Ardından ifadesi alınan mağdur işçi Mithat Özer ise olay günü yaşadıklarını anlatarak, top atımı sonrasında 3’üncü ve 4’üncü bandın çalıştığını ancak sonrasında şaltercinin gelerek bantların çalışmadığını aktardığını söyledi. Sıkıntının neden kaynaklandığını öğrenmek için bir arkadaşıyla birlikte 5-10 metre kadar aşağıya doğru gittiklerini söyleyen Özer, daha önce aynı bölgede trafo yangını meydana geldiğini belirtti. Oraya gittikleri sırada kendilerine doğru bir dumanın geldiğni kaydeden Özer, oradan üçüncü banda geri dönerek arkadaşlarını uyarıp kurvenin oradaki temiz havaya çıktıklarını söyledi. Madende alev görmediğini, emekleyerek çıkışa ulaştığını ve emeklediği sırada ayağına gaz maskelerinin dolandığını söyleyen Özer'e mahkeme başkanı Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadelerde geçen "Celal Bayar Üniversitesi’ndeki eğitimlerde mesleğimle ilgili hiçbir şey öğretilmedi" beyanını sordu. Bunun üzerine Özer, "Ben bantçıyım. Bana bantçılıkla ilgili bir şey öğretilmedi. Genel madencilik üzerine dersler verildi" diye cevap verdi. Daha önce iş müfettişlerine verdiği ifaddeyi doğrulayan Özer, sanıklardan şikayetçi olmadığını söyledi.

Öte yandan sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit'in mağdurlar üzerinde baskı kurarak soru sormasına tepki gösteren Kozağaçlı, "Tatmin olmadığınız cevaplara bu şekilde müdahale etmeye devam edecek misiniz" dedi. Koçyiğit'in ise "Amacımız yerine ulaştı" şeklinde cevap vermesi ise dikkat çekti. Ayrıca mağdurun verdiği ifadeler üzerine sanıklardan Akın Çelik'in, "Biz bunun niyetini anladık. Anlattığı yerleri haritada göstersin. Düz işçi anlıyor haritada onunda anlaması lazım. Hatta aileler bile haritayı burada anladı" demesi üzerine salonda bulunana aileler ve müşteki avukatları tepki gösterdi. Öte yandan tanıkların ve mağdurların tahminleri yüzünden tutuklu olduklarını yüksek sesle iddia eden Çelik, "Doğru yolu biliyormuşsun. Neden S panosuna gidenleri uyarmadın" diyerek mağdur işçiyi suçladı. Çelik'in bu tavrı üzerine aileler "Siz neden uyarmadınız" diye tepki gösterdi.

İfadelerin ardından mahkeme başkanı duruşmayı 18 Aralık sabahına erteledi.

ÖNCEKİ HABER

Anadolu Adliyesinde Başsavcılık ‘çözümü’ başka taşeronda buldu

SONRAKİ HABER

Hacettepe'de Cizre eylemi engellendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...