16 Aralık 2015 00:54

Salaz, Irak ve Suriye'deki gelişmeleri değerlendirdi: AKP, bölgede istenmeyen güç

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Gazeteci, Yazar Necmettin Salaz, krize yol açan Türkiye’nin Başika’ya asker gönderme hamlesinin, Musul’a operasyon niyetinden ziyade, PKK’nin etkisini kırmaya dönük olduğunu belirtti. Yakın zamanda Musul’a kara harekatı beklemediğini ifade eden Salaz, yapılan propagandanın aksine AKP’nin bölgede istenmediğini vurguladı. Salaz ayrıca, IŞİD ve diğer cihatçı grupların baskısı altındaki halklara verdiği desteğin, PKK’nin bölgedeki gücünü ve sempatisini arttırdığına dikkat çekti.

Irak Kürt Federe Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde yaşayan Gazeteci-Yazar Necmettin Salaz’la, Türkiye’nin Musul’a bağlı Başika bölgesine asker göndermesi ve bölgedeki diğer gelişmeleri ele aldığımız röportajımızda Salaz, “Türk askeri Musul’dan geri çekilecek” değerlendirmesinde bulunmuştu. Hatırlanacağı üzere Irak Merkezi Hükümeti, Başika bölgesine asker gönderilmesini “işgal” olarak niteleyerek, birliğin geri çekilmesini istemiş, ancak AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerlerin geri çekilmesinin söz konusu olmayacağını söylemişti. Salaz’ın röportajını yayına hazırlarken, ajanslara “Türk askerleri Başika’dan çekiliyor” haberleri düştü.

Çekilme haberi Başbakan Davutoğlu tarafından da doğrulandı. “Musul’daki Türk kampından bir grup askerin çekilmesi gereklilik çerçevesinde yapılmıştır. Irak Hükümeti ile her türlü iş birliğine hazırız” diyen Davutoğlu, daha fazla ayrıntı vermedi.

AKP’NİN İKİ AMACI

Necmettin Salaz, Türk askerinin Başika’ya gönderilmesinin Musul’la ilgili bir durum olmadığını düşünüyor. Salaz’a göre AKP’nin Başika hamlesinin iki amacı var: Birincisi, iç kamuoyunu etkilemek, ikincisi de Ortadoğu’da kaybedilen prestiji geri kazanmak.
Irak’taki mezhep kargaşalarına vurgu yapan Salaz, “Heşt el Vatani” örgütüne dikkat çekiyor: “Türkiye, Sünni kesimleri burada tutuyor. Sünni mezhepten aşiretler, bireyler… buna Kürtleri de dahil edebilirsiniz, Barzani mezhep konusu olduğunda Türkiye ile aynı noktadadırlar. Şii-Alevi karşıtlığı gibi bir şey yaparlar. Heşt el Vatani adlı İran destekli çok ciddi organizasyon var. Şiilerin örgütü; İran’dan, Hizbullah’tan ve Irak Merkezi Yönetiminden, ayrıca Şii Türkmenlerden destek alan çok ciddi bir örgütlenme çıktı bir anda ortaya. Bunun karşısında da bir kısmı Kürt ve Türkiye ile birlikte davranan Sünni aşiretler var ve burada bir organizasyon peşindeler. Türk askerinin gelişinin sebeplerinden biri de budur” Güney Kürdistan’da PKK’ye sempatinin ciddi oranda arttığını belirten Salaz, Türkiye’nin asker sayısını arttırdığı Başika’nın Duhok, Musul ve Şengal üçgeninde yer aldığını anımsatarak, Başika’daki Türk askeri varlığını geri çekmek zorunda kalacağı öngörüsünü şu gözlemine dayandırdı: “Çünkü bir gerilim başlığı olacak. Bu rahatsızlık, İran, Rusya ve buradaki diğer yapılarda da bir rahatsızlık yaratacak.”

‘MUSUL’A OPERASYON ZOR’

Bölgedeki gerilimler nedeniyle umutlu değerlendirmeler yapamadığını ifade eden Salaz, Musul’daki IŞİD varlığına ve Musul’a operasyon tezlerine ilişkin de şu tespitlerde bulundu: “Musul’da bir hareket beklemek henüz erken. Çünkü halihazırda Musul’da 100 bine yakın DAİŞ (IŞİD) üyesi var. Musul, 2 milyon nüfusuyla bölgedeki Bağdat’tan sonra en büyük şehirdir. Haydi bunun 500 bininin kaçtığını düşünelim. Şu anda 1.5 milyonluk bir şehir, bir yıldan fazladır DAİŞ’in elinde. DAİŞ orada iktidarda, okullarda kendi eğitimini yaptırıyor, sokakta kendi yaşantısını egemen kılıyor. Sosyal yaşantıyı kendisine göre düzenliyor. Ve muhtemelen çok sayıda insanı da örgütleyip silahlandırdılar. Şimdi Kerkük’te bir hadise olduğunda, sıkıştıklarında Musul’a çekiliyorlar. Şengal’den çekilen güçlerin önemli bir bölümü Rakka ve Musul’a kaydı. Musul’a bugünden bir hareket çok zor.”

‘KARA OPERASYONU KOŞULLARI YOK’

Gazeteci Necmettin Salaz, “Musul’a müdahale neden zor” sorumuza  şu yanıtı verdi: “Sivil insanlar yaşıyor. Rakka’daki gibi sadece askeri boş alanlar yok. Musul’da insanlar günlük yaşamlarına devam ediyorlar. 3-5 DAİŞ’li insanların evlerine dağılıp, yatıp kalkıyorlar. Yani her tarafta DAİŞ. Bunun çözümü nasıl olur? Etrafı kuşatılır, kontrol altına alınır giriş çıkışı keserseniz. Rakka’yı düşürürsünüz, Kerkük, Bağdat tarafını kapatırsınız, açlık başlar, sıkıntı başlar, bunalım başlar, bazı alanları tespit eder, bombalarsınız, sızma yaparsınız.”

Musul’a yönelik bir kara operasyonunun koşullarının bu nedenle henüz oluşmadığını söyleyen Salaz’ın dikkat çektiği bir diğer husus da, Musul üzerinden planlar yapan AKP Hükümetinin bölgede istenmeyen güç olduğu: “Koalisyon güçleri Musul’a Türklerle mi girmek ister, PKK ile mi girmek ister? Bunu da henüz bilmiyoruz. Bu da önemlidir. Türkiye bölgede istenmeyen güçtür. Barzani bölgesi ve Sünni Müslüman Araplar hariç kimse istemez Türkiye’nin buraya güç olarak girmesini. Ama PKK ve Kürtler öyle değil. PKK’ye hem Sünnilerden, hem de Şiilerden sempatiyle bakılır. Çünkü PKK’nin mezhepçi bir hareket olmadığını bilirler. Koalisyon şunu da hesaplayabilir; Türkler görmezden gelerek Kürtlerle ne kadar gidecek? DAİŞ Paris’te eylem yapabiliyorken, biz hâlâ işte ‘PKK ile PYD terörist midir, değil midir’ noktasındayız. Bu bir başlangıç olabilir.”

Salaz’a göre, IŞİD’in bu kadar güçlenmesinde Türkiye, Irak Merkezi Hükümeti ve kısmen de Kürtlerin yanlışlıklarının payı var. IŞİD’in, Musul ve Şengal’i tek kurşun almadan teslim aldığını anımsatan Salaz, “Şengal’de PKK koridor açmasaydı, biz bugün Şengal’de tek bir insandan canlı olarak söz edemezdik. Hatta ve hatta PKK gerillaları gelip Mahmur kamp bölgesinde tampon oluşturmasalardı Kürdistan’ın başka şehirlerini de DAİŞ’in elinde olduğunu konuşuyor olabilirdik. Bunu söylemekte sakınca yok, fayda var” diye konuştu.  

‘TÜRKİYE SAVAŞA DAHA FAZLA ÇEKİLECEK’

Emperyalist ülkelerin bölgeye müdahalelerine de değinen Salaz, Irak ve Suriye’nin köklü devletler olmadığını belirterek şunları söyledi: “Afrika’daki haritaları koyun önünüze. Bunlar cetvelle çizildi 2. Dünya Savaşı’nda. Suriye ve Irak bunlar arasındadır. Yüz yıllık devlet ya da yurttaşlık geleneği yoktur. Hal böyle olunca oturmamış çok şey var. Kendi içinde mezhepsel sıkıntılar var bir. Ezilen uluslar var. Mesela Kürtler gibi dört parçaya bölünmüş uluslar var saydığımız devletler arasında. Bir mezhebin diğerine üstünlük sağlamasıyla iki mezhebin Kürtlere üstünlük sağlaması yapısı oluşmuş. Gelinen noktada emperyalizm bölgeye yeniden şekil vermek istiyor. Bu nedenle emperyalizme ve emperyalizmin dünyaya, Ortadoğu’ya olan hesaplarına bakmamız lazım.”
 Salaz, Ortadoğu’daki emperyalist müdahalenin Irak ve Suriye ile sınırlı kalmayacağını belirterek, Türkiye’nin savaşa daha fazla çekileceğini söylüyor: “Erdoğan kabul etsin etmesin, Türkiye de Irak ve Suriye gibi ülkelerden biridir. Çünkü Erdoğan Ortadoğu’yu tercih etti. ‘Yeni Osmanlı’ dünyası kurdu kendi iktidarıyla ve şimdiki Başbakanıyla beraber. Ortadoğu’nun kargaşasının içinde yakın zamanda Türkiye’yi görürseniz şaşırmayın. Türkiye’nin Kürdistan şehirlerindeki çatışmaları, tek tek çatışmaların gidişatına bakarsanız, Ortadoğu’daki yeniden şekillenmeyi görebilirsiniz. Galiba bunun içerisinde Kürtler eskiye oranla biraz daha avantajlı noktadadırlar.”

‘PKK, ARTIK BÖLGE GÜCÜ’

Salaz, Ortadoğu’da gücü artan PKK’ye ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu: “Biz dışarıdan bakıyoruz. Geziyoruz. PKK’nin DAİŞ’i kastederek şöyle bir açıklaması vardı: ‘Bu İnsanlık dışı hareket için dünyanın her yerinde savaşmaya hazırız.’ Şimdi PKK bölge gücüdür. Türkiye’nin bir isim takmasıyla ‘terörist bir yapı’ gibi bakmaktan öte dışarıdan bir gözle incelediğinizde PKK, bugün Irak’ta, Ortadoğu’nun değişik alanlarında, Türkiye’nin önemli bir bölümünde, Suriye’nin önemli bölümünde önemli güç toplamış; artık itibar sahibi, söylemi ciddiye alınan bir güç oluşturmuştur. PKK’nin çizgisi nettir. O kendi halkının özgürlüğüne giden yolda savaş veriyor. DAİŞ gibi, Nusra, Hizbullah, Türkiye’de JİTEM gibi güçlere karşı, halkıyla bütünleştiği sürece, ki bu bütünleşme giderek artıyor, bu engelleri en azından kendi bölgesinde saf dışı eder PKK. Diğer halklara  da bu başlıkla yardım eder.”

MAAŞLAR ÖDENMİYOR

Irak Merkezi Hükümeti ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında bir süreden beri yaşanan gerilim nedeniyle maaşların ödenmemesinin, Irak Kürdistan’ında günlük yaşamın öne çıkan sıkıntılarından biri olduğunu bilgisini veren Salaz, sorunun her alanda kendini gösteren etkilerini şöyle aktardı:
“Irak hükümetiyle olan gerilimler ve petrol akışı ya da satış yöntemi ile ilgili sorunlar var. İnsanlar 5-6 aydır maaşlarını alamıyorlar. Bu nedenle gösteriler var. Mitingler yapılıyor. Üniversite bu sene doğru dürüst eğitim yapamadı. Hem öğretmenlerden hem de öğrencilerden boykotlar yaşandı. Ev kiralarında, araba fiyatlarında çok ciddi düşüş var. Gıda maddelerinin fiyatlarında da düşüş var. Çünkü alıcı bulamıyor. Tabii aylarca maaş alamazsanız gıda da alamıyorsunuz, buzdolabı da, çamaşır makinesi de alamıyorsunuz.”

BARZANİ ULUSAL DEĞİL TİCARİ YAKLAŞIYOR

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin Ankara ziyaretini de değerlendiren Salaz, Barzani’nin kendi bölgesinde yaşadığı sıkıntılara dikkat çekiyor: “Mesud Barzani’nin başkanlık süresi doldu. Ancak seçim yapılamadığı için devam ediyor ve devam etme isteği de var gibi görünüyor. Hal böyle olunca burada siyasi krizi körüklüyor. İkincisi, KDP ve Türkiye arasındaki yakınlık, bölgede tartışma konusu olan ve sevimsiz bulunan bir başlıktır. Sonuçta Kürdistan’ın en büyük parçasını işgal eden bir güçtür Türkiye. Bir Kürt organizasyonun, partisinin hele hele bir bölgeye başkanlık eden yapıların biraz mesafeli durması isteniyor hepimiz tarafından. Bu eleştiri yerel partilerde var, bizde var. Türkiyeli bir Kürt olarak isterim ki, Kürtler arasında bir yakınlık olsun. Eğer Türkiye’de birileriyle yakınlık olacaksa, emekçi Kürtlerle olsun. İktidar Türkleriyle olmasın, Kürtlere, Türklere zulüm eden yapılarla olmasın. Bu anlamda bir siyasi sıkıntı var.” Barzani’nin Türkiye olan ilişkilerine ulusal değil, ticari yaklaştığını söyleyen Salaz, Barzani’nin Türkiye ziyaretinde ilk olarak MİT’le görüşmesinin üzerinde çokça durulmaması gerektiğini düşünüyor: “MİT karşılamış, Cumhurbaşkanı, Başbakan karşılaşmış çok fark eden bir şey yok. Türk devletinin misafiri olarak gidiyor. MİT’e ziyareti de bölgede olup bitene dair bilgi alabilir miyim noktasıdır.”

‘RUSYA IŞİD’İ BİR MİKTAR ZAYIFLATABİLİR’

IŞİD’in kendiliğinden oluşan bir yapı olmadığını ve Irak ve Suriye ordularının elindeki ağır silahları ele geçirdiğini anımsatan Salaz, bu silahların henüz kullanılmadığına dikkat çekerek, Rusya müdahalesinin IŞİD etkisini zayıflatabileceğini söylüyor. “Çok daha ciddi savaşlar yaşanacak bölgede, DAİŞ ile çatışmalarda çok ciddi kayıplar verilecek. Bir şans var. Çünkü Rusya bu terör örgütleri arasında tercih yapmıyor. Yani el Nusra, Ahrar’uş Şam, Özgür Suriye Ordusu neyse DAİŞ de odur. Hal böyle olunca, biri palazlanıp diğerine güç veremiyor. Bakın şimdi Suriye’de eskiden Türkiye diyordu ki, “DAİŞ’e değil şunlara şunlara veriyoruz.” Bakıyorsunuz silah verilenler bir hafta sonra DAİŞ’e geçmişler. Ya da bulundukları kasabaya DAİŞ bayraklarını çekmişler. Ona tabii olmuşlar. Rusya bunu yapmıyor. Rusya bunların hepsini vuruyor. Yakın zamanda Rusya’nın bölgede olmasını şu avantajı olacak: Türkiye sınırıyla Suriye’nin ilişkisi tümden kesilecek. Bu şu anlama gelir: DAİŞ’in Türkiye üzerinden insan sağlama, petrol satışında kaynaklı para ve insan alamama gibi bir açmazı olacak. Peki DAİŞ bitecek mi? Tabii ki hayır. Irak’ın içlerine doğru kaçacak. Belki başka alanlar yaratacak kendisine. DAİŞ, kendi düşüncesindeki zihniyetlerden enternasyonal destek de alabilen bir yapı olduğuna göre, Musul Merkez Bankasını, petrol kanallarını elle geçirerek, milyar dolarlara ulaşan bir örgüt olduğuna göre, kendi ömrünü uzatacak çarelere bakacaktır. ‘Bu savaş Rusya’ya rağmen  biter’ diye düşünmek, biraz saflık olur. Abesle iştigal olur. Suriye’de çok ciddi kayıplar verecekler. Suriye’den belki çok yakın vadede değil, belli bir süre sonra çekilmek zorunda kalacaklar. Ama DAİŞ belası, Türkiye dahil birçok alanda kendini hissettirmeyi sürdürecek. Yani DAİŞ’in sonunu tartışmak için henüz çok çok erken.”

ÖNCEKİ HABER

Mert Fırat: Shakespeare’in anlattığı baskılar hâlâ var

SONRAKİ HABER

Ferhat Encü'den 'ev ev temizleyeceğiz' diyen Başbakana: O evlerde halk var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...