Asgari ücretle çalışan işçi: 6 ay çalışırsam 6 tane ‘Saray bardağı’ alırım

Ferhat KİŞ / Orhan KARAKAYA
Kayseri
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun toplandığı şu sıralar, asgari ücretle geçinmek zorunda kalan bir aileyle görüşüyoruz. Ailede bir kişi çalışıyor. Ek iş yapıyor, başka türlü geçinemeyeceklerini söylüyor. Çocuklarına yeterince zaman ayıramıyor. Aile Hükümetin vadettiği 1300 liranın da işçinin derdini çözemeyeceğini söylüyor.
Gözde ve Yusuf çifti tek asgari ücretle evlerini geçindirmeye, çocuklarını büyütmeye çalışıyor. İki çocukları var. Bazen kavga etmişler ayrı yaşamışlar, sonra barışmışlar. Yusuf bir hastanede asgari ücretle çalışıyor. Gözde ise bir kozmetik firmasının ürünlerini satarak aylık 150 lira alıyor. Çiftin tek resmi gelir kaynakları bu. Bir de yaz aylarında Yusuf, düğün salonlarında ve açılışlarda garsonluk yapıyor.
“Net 1300 olsa bile bir işe yaramaz” diyor Yusuf: “Hani Kayseri’deyiz, yine bazı şeylerden dolayı kârdayız. Yani çarşıya falan yürüyerek yarım saatte gidebiliyorum ama büyükşehirde çok zor. Kayseri’de de geçinilmiyor. Oralarda asgari ücret mi uygulanıyor her yerde bilmiyorum. Öyleyse işleri daha zor bize göre.”
‘BAKAN KONUŞUYOR PATRON YOL YAPIYOR’
Hükümet cenahının ‘Biz daha düşük ücret verilmesin diye asgari ücret belirliyoruz’ sözlerini hatırlatıyor: “Bakan böyle diyor, patron da ‘Bundan aşağı veremiyormuşuz bari bunu vereyim’ diyerek kendisine yol yapıyor.”
“Asgari ücretliysen” diyor Yusuf: “Sırtını bir yere dayarsın. Annen babanla yaşarsın, sigortanı doldurmak için çalışacaksın anca öyle olur.” Hastaneden 1000 TL alıyor. Hep fazla çalıştığını ama hiç fazla almadığını söylüyor. İsyan ediyor: “Bayramlarda beni 20 saat çalıştırmışlar, diyelim sonraki ay ‘eksi 20’desin’ diyor. Öyle bir sistem geliştirmişler ki her türlü seni borçlu çıkarıyorlar.”
Ayda 250 TL krediye, 300 TL ev kirasına, 50 çocuğun servisine veriyor Yusuf. Faturalar, aidat, yeme içme, okul masrafı da eklenince yetişmiyor para. “Kredi çektim” diyor: “Biraz elim rahatlasın diye çektim, bu gidişle bir daha kredi çekerim.”
EK İŞ YAPIYOR
Geçinebilmek için ek iş yaptığını anlatıyor: “Sosyal hayat diye bir şey yok, sosyal hayatımız garsonlukta geçiyor. Haftanın 3 günü gece çalışıyorum, 16’şar saat çalışıyorum. Geriye kalan 4 gün ekstra işlere gidiyorum. Eşinle az görüşüyorsun, çocuklarına karşı agresif oluyorsun. Patron senden dört dörtlük iş beklerken, sana dört dörtlük maaş vermiyor. Ailece sinemaya hiç gitmedik mesela. Hadi parayı ayarladın diyelim ama zamanın olmuyor ki.”
İKİ ÇOCUK BİR DOĞUM GÜNÜ
Gözde de Yusuf’un ekonomik sorunlarının çocuklara yansımalarına dikkat çekiyor: “Bazen gece sabaha karşı geliyor. 16 saat çalışıp geliyor, birkaç saat uyuyup diğer işe gidiyor. Oğlum babasının işten gelmesini bekliyor bazı geceler. Bazen “Anne hiç paramızı harcamayalım, babam bu kadar çalışmasın” diyor. Yaşına göre çok olgun. Babası ‘Bir şey ister misin’ diye sorduğunda ‘Paramız varsa alalım’ diyor.” Çocuklarının doğum günleri arasında 3 gün olduğunu ifade eden Gözde, “İkisine ayrı kutlama yapamıyoruz. Hem para yönünden ama hem de Yusuf’un çalışmasından dolayı” diyor.
Gözde’nin verdiği örnek yoksulla zengin arasındaki durumu özetliyor: “Mesela onların bir bardağı benim eşimin bir maaşı. Onunla bir ay geçinmeye çalışıyoruz. Bu haksızlık gerçekten.” Sohbetimizi Yusuf’un eşine söylediği şu sözler noktalıyor: “6 ay çalışır sana bir takım dizerim.”
‘KADRO VE ASGARİ ÜCRET VAADİ ETKİLİ OLDU’
AKP’nin son seçimde tek başına iktidar olmasında asgari ücret vaadinin etkili olduğunu söyleyen Yusuf, “Mesela benim etrafımda daha önce MHP’ye oy veren arkadaşlar, seçim öncesi AKP’ye döndü. Nedenin sordum. ‘1300 TL verecek, taşeronu kadroya verecek’ dediler. Bu vaatlerin hepsini diğer partiler de verdi ama diğerlerine iktidar olamazlar gözüyle bakıyorlar” diyor.
Özellikle kadro meselesinin çalıştığı işyerinde etkili olduğunu ifade eden Yusuf sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Tek başına sorun bunlar değil elbette. Ülkede huzur ve güven yok. Yani çocukları öyle ya da böyle büyütebilirsin. Ben bir şekilde çocukları okuturum ama doktor olsa dövülür, öğretmen olsa sürülür. İşte baro başkanı, güpegündüz öldü. Bir de işçiler mesela onlar da her gün para kazanmak uğruna ölüyor, sakat kalıyor.”
Evrensel'i Takip Et