13 Aralık 2015 01:00

KESK'ten Ankara Katliamı raporu: ‘Deliller karartıldı, soruşturma gizlendi’

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Ankara

KESK, Ankara’da 10 Ekim günü Emek, Barış, Demokrasi Mitinginde yaşanan katliama ilişkin bir rapor yayımladı. 102 kişinin yaşamanı yitirdiği beş yüze yakın kişinin yaralandığı katliamda devletin açık bir biçimde ihmali ve sorumluluğu olduğuna dikkat çekilen raporda,  delillerin de karartılmaya çalışıldığı vurgulandı.

Raporda AKP iktidarının hem iç politika, hem de dış politikada takındığı tutumun katliama giden yolun taşlarını döşediği vurgulandı. Bu politikaların Suriye ve Ortadoğu’da sorunları derinleştirdiği, halklar arasında çatışmalı ortamların yaşanmasına sebep olduğu belirtilen raporda, AKP’nin IŞİD, el Nusra, el Kaide gibi cihatçı örgütlerle direkt ya da dolaylı biçimde bağlantısı olduğu yönündeki iddialar hatırlatıldı. Raporda, IŞİD saldırılarının Kürt sorununda çözüm sürecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla “Buzdolabına kaldırılması” ile aynı dönemde başladığına dikkat çekildi.

7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidar olamayacağını anlayan AKP’nin içte ve dışta savaş politikaları uygulamaya hız verdiği belirtilen raporda, batı illerinde Kürtlere yönelik linç girişimleri, DİHA ve Hürriyet gazetesine baskın ile sokağa çıkma yasağı ve artan çatışmaların katliam öncesinde dikkat çeken gelişmeler olduğu hatırlatıldı.

MİTİNG ÖNCESİ EMNİYETLE GÖRÜŞMELER

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrıcısı olduğu 10 Ekim mitinginin de bu durum karşısında emekçilerin barış talebini dile getirmek için örgütlendiği kaydedilen raporda, miting öncesinde emniyetle yapılan görüşmeler aktarıldı. Rapora göre, mitingin bildirimi 22 Eylül 2015 tarihinde yapıldı. Emniyet, 30 Eylül 2015 tarihinde Tertip Komitesine bir tebligatta bulunarak mitingin 12.00-16.00 saatlerinde yapılmasının uygun olduğunu ifade etti.

Komite emniyete 08.30-16.00 saatleri arasında mitingin yapılmasının uygun olduğu bilgisi verdi ve bu sorun daha sonra çözüldü.
Mitinge dair emniyet görevlileriyle Tertip Komitesinin yaptığı toplantılarda her türlü ayrıntının konuşulduğuna dikkat çekilen raporda, emniyet görevlilerinin ısrarla CHP ve HDP başkanlarının ve milletvekillerinin mitinge katılımıyla ilgilendikleri ifade edildi. Raporda, emniyet görevlilerinin alışılmadık bir şekilde Tertip Komitesine, mitingi örgütleyen kurumların kendisinin de arama yapıp yapmayacağını sorduğu da aktarıldı.

Raporda, önceki mitinglerde karşılaşılan şehir dışından gelen otobüslerin aranması, belgelerinin kontrol edilmesi, mitinge katılacakların GBT’lerine bakılması  gibi uygulamaların 10 Ekim mitingi öncesi yaşanmamasına da dikkat çekildi. Ayrıca raporda, gar alanı ve çevresinde hiçbir güvenlik gücünün olmadığı, emniyet yetkililerinin Miting Tertip Komitesine güvenlik tehlikesi olduğuna dair hiçbir uyarıda bulunmadığı bilgileri verildi.

POLİS İNSANLIK SUÇU İŞLEDİ

İki bombacının kendini patlatmasıyla bir anda alana polisin geldiğinin belirtildiği raporda şunlar ifade edildi: “Kamu güvenlik güçleri katliamın gerçekleşmesinde sorumluluk sahibidir. Az sayıda ambulans olay yerine yaklaşık 44 dakika sonra ulaşmış, yaralıların büyük çoğunluğu özel araçlarla hastaneye taşınmıştır. Güvenlik güçlerinin yaralıların bulunduğu noktaya müdahale eden TTB, SES üyelerine ve vatandaşlara yoğun gaz sıkması, yaralıların ölümüne sebep olacak şekilde müdahalede bulunması açıkça insanlık suçudur. 10.25 sularında göz yaşartıcı kimyasal kullanmış; 10.30’da patlamanın gerçekleştiği alana 2 akrep tipi araç girmiş; 11.00’e doğru ambulanslarla birlikte TOMA’lar olay yerine gelerek delil bütünlüğünün ortadan kalması dahil gerilimin yükselmesine hizmet etmiştir. 2 TOMA’nın önündeki ıslaklık dar menzil içinde de olsa olay yerine su sıkıldığını göstermektedir.”

‘OLAY YERİ İNCELEME VE SAVCI GEÇ GELDİ’

Patlama sonrası yaralılara müdahale eden sağlık emekçilerinin basında çıkan röportajlarından örnekler verilen raporda, polisin müdahalesinin nasıl tepkiye ve gerginliğe yol açtığı ayrıntılı şekilde aktarıldı. Raporda, patlamadan sonra olay yerinin koruma altına alınmadığı, olay yeri incelemenin ise 1.5 saat sonra geldiği olay yerinde savcı olmadığı gerekçesiyle işleme başlamadığı, savcının ise olaydan ancak iki buçuk saat sonra gar önüne geldiği ifade edildi.

‘SORUŞTURMA MAĞDURLARDAN GİZLENDİ’

Katliam sonrası yürütülen soruşturmanın da değerlendirildiği raporda soruşturma merciinin hukuka aykırı işlemler yaptığı ifade edildi. Rapora göre, KESK ve diğer kitle örgütlerinin avukatları soruşturma işlemlerinin hiçbir aşamasında bilgilendirilmedi, talepleri cevapsız bırakıldı. Savcılığın patlamanın gerçekleştiği andan itibaren soruşturmayı mağdurlara kapalı olarak gerçekleştirdiği ve soruşturma dosyasına önce kısıtlılık sonra da gizlilik kararı getirdiği ifade edildi.

VALİLİK O GÜN NEDEN BOŞTU?

Olayın ciddiyetine rağmen o gün valilik binasında da kimsenin olmadığı belirtilen raporda, adli tıp uzmanlarının yetersizliğinden; olay yeri inceleme ekibi arasında yer alan görevlilerin kimlikleri ve uzmanlıkları açısından şüpheler bulunduğundan; olay yeri inceleme işleminin görevliler tarafından büyük oranda cenazelerin alandan tahliyesine odaklandığından; bombalama eylemi ile sınırlandırılmış bir yaklaşımın ortaya çıktığından bahsedildi. Olay yeri inceleme birimlerinin olay yerindeki insan parçalarının ve dokularının toplanması noktasında özensiz davrandığı ifade edilen raporda, olayın ertesi günü insan dokularının ağaçlardan düştüğü hatırlatıldı.

ÖNCEKİ HABER

Almanya Göçmen Kadınlar Birliği 10 yaşında!

SONRAKİ HABER

NSU davasında devlet korundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...