11 Aralık 2015 16:06

Kuru bir hayal, maziye dair güzel bir düş

Hiçbir hocanın üniversite üzerine ettiği bir kelime hatırlamıyorum. Sayısal ve sözel dersleri görmeksizin bir üniversite hayali nasıl kurulabilirdi ki? Temel liselerin çıkışı ile zaten küçük bir kırıntı durumunda olan üniversite hayali heptenkapitalizmin rüzgarına kapılıverdi. Üniversite bir hayaldi... Biz de vazgeçtik zaten.

Paylaş

Ali Altun
Mamak/Ankara

2006 yılında Koç Holding “Meslek lisesi memleket meselesi”  projesi ile Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğini bundan dokuz yıl önce açıkladı. Ve bizler daha orta öğretimde iken bütün bir geleceğimizin çizgisi belirlenmiş oldu: Vasıflı eleman… Vasıflı eleman olmanın aşamalarına bakalım hep birlikte.
9. sınıfın sonunda bölümleri tanıma üzerine başlayan okul içerisindeki gezintinler yapılmıştı. Sürekli olarak vurgu yapılan “iş alanına sahip bir bölüm” sözleri ile bizleri bölümlere çekip bu iş alanındaki kalifiye eleman sayısı yeterli bir düzeye ulaştırmak için kıyasıya bir çaba içerisindeydiler.
10. sınıfta sayısal derslerin azalışı ile bölüm derslerinin artışı bizleri diğer 2 seneye daha sıkı bir şekilde hazırlayıp, yetkinliğimizi artırıp burjuvazinin ihtiyaçlarına uygun hale getirmenin bir parçasıydı.  Bu yıl sonunda ise seçtiğimiz mesleki bölümün dalları ile karşılaştık.  Boya, kaporta, elektro mekanik vs. gibi alan dallarına ayrılmış bir biçimdeydi.  Yine hocaların birbiri ile yarışmasını gördük. ‘Bu alanda işsiz kalmazsınız’ ‘hem ücretleri de güzel’ diyerek bu boş bölümleri göz boyayarak doldurmaya çalıştılar.
11. sınıfta sayısal bütün dersler kalkmıştı. Sadece sözel birkaç ders görmekteydik. Bölüm ders saatlerinde ise bir artış vardı. Artık anlıyorduk ki bizi seneye sağlam ve nitelikli bir şekilde pazara sunacaklardı.  Yıl sonuna yakın bir süre içerisinde staj defteri için istenen     paraları öyle bir anlatıyorlardı ki, bu durum bizim iyiliğimiz içinmiş gibi bir algı yaratılmak isteniyordu.  İlk staj defteri 50 TL,  ikinci defter 100 TL, üçüncü defter ise 150 TL idi.
SERMAYE MESELESİ
12. sınıfta sözel derslerin çoğu kaldırılmış, okulda olduğumuz iki gün süresince sadece okula gelip gitmek amaçlı eğitimler verilmeye başlanmıştı. Bu okulu zora sokan bir durum değil, aksine yarar sağlayan bir durumdu. Çünkü staj gördüğümüz servis yerleri okula sürekli yardım yapıyorlardı. Bölümlerin eksikliklerini kapatıyorlar ve okula bağışta bulunuyorlardı. 9. sınıfta üniversite hayali başlayan lise dönemi, ‘kuru bir hayal, eski güzel düşler’ e dönmüştü.  Çünkü bizler sadece kalifiye eleman olarak görülüyoruz. Hiçbir hocanın üniversite üzerine ettiği bir kelime hatırlamıyorum. Sayısal ve sözel dersleri görmeksizin bir üniversite hayali nasıl kurulabilirdi ki? Temel liselerin çıkışı ile zaten küçük bir kırıntı durumunda olan üniversite hayali hepten kapitalizmin rüzgarına kapılıverdi. Üniversite bir hayaldi... Biz de vazgeçtik zaten.
SÖMÜRÜNÜN
İLK ADIMI: STAJ!

Haftanın 3 günü sözde eğitim olarak gittiğimiz staj alanları ise ayrı bir şenlik!  Orada usta ne derse o! Müdür isterse temizlikçi, müdür isterse dinlenen, müdür isterse konuşabilen bir konumdasın. Bir sohbet açıldığında aldığın ücretin düşüklüğünden şikayetçi olduğun zaman şu cevapla  karşılaşıyorsun: ‘Şükret!’ Din derslerinin neden 4 yıl boyunca istikrarlı bir şekilde verildiğini anlıyorduk. Böylece gençler sorgulamaz tartışmaz bir hale geliyordu. Sermayedarların ucuz iş gücü olarak kullandığı meslek lisesi öğrencilerinin kulaklarında yankılanan şu cümleyi bilirsiniz; “Meslek Lisesi Memleket Meselesi”  Bizler bu ülkenin ekonomisinin yeni üretici güçleriydik. Yıpranmış iş gücü yerine enerjisi dolu kullanılabilecek bir iş gücü kapasitesi. Kapitalizmin gözünde ne de güzeliz değil mi? Lise bitti, mezun olduk. 2 yıllık içi bomboş olan yüksek okulları tercih ettik ve orayı da bitirdik. Peki, ne olacak?  İş alanlarına geri döneceğiz.  Yani biz her durumda işçi sınıfının bir parçası olacağız. Okullar ile servis alanları birbirleri ile sıkı bir bağ içerisindeler.  Özel sektörler okullara masa, sandalye vs gibi ihtiyaçlarını yaptırıyor. Böylelikle hem öğrenciler bu alanlarda staj görebilecek, yaptırdıkları ihtiyaçlarına para ödemeyecekler. Ve okula her türlü alet edevat gibi yardımlarda bulunacaklar.
MESLEK LİSELİLERİN
GELECEĞİ, İŞÇİ SINIFININ GELECEĞİ!

Bizlerin din, ırk üzerinden bölmeye, kutuplara ayırmaya çalışıyorlar. Oysa ki bizler aynıyız. Aynı şekilde eziliyor, sömürülüyoruz. Ama bugün bunları her alan ve her yerde sınıflarda, alanlarda, atölyelerde anlatıp bu kapitalizmin kokuşmuşluğunda sömürüye, ezilmeye başkaldırmak için haykırmalıyız! Bizler geleceğiz, bütün bir sistem ise kendi istediği şekilde bizi dönüştürmeye çalışıyor. Buna izin vermediğimiz gösterip, birlik olalım! Bizler gelecek isek kendi geleceğimize sahip çıkalım. Şimdi bunun için haydi ön saflara!

 

ÖNCEKİ HABER

Kazanmak ancak birlikte mümkün

SONRAKİ HABER

Etimiz patronun, kemiğimiz rektörün!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...