11 Aralık 2015 00:57

AKP ‘2016 Eylem Planı’nı açıkladı: Eyvah yine ‘reform’ dedi

Daha evvel açıkladığı reform paketlerinin ardından toplum üzerindeki baskı ve sömürüyü artıran AKP hükümeti 2016 eylem planını açıklarken yine ‘reform’ dedi. Reform paketi olarak sunulan vaatler, madalyonun arka yüzünü çevirdiğinde bir çok hak gaspını gösteriyor.

Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 64’üncü hükümetin 2016 yılı Eylem Planı’nı açıkladı. “Güçlü bir Türkiye inşa etmek” iddiasında bulunan Davutoğlu, “Eylem Planı’nın hayata geçmesi için Bakanlar Kurulu kararını çıkarıyoruz. Reformların Koordinesi Kurulu oluşturuyoruz” dedi. Onlarca madde açıklayan Davutoğlu’nun eylem planında toplumun her kesimini ilgilendiren maddelere yer verildi. Adeta reform paketi olarak sunulan vaatler bir çok hak gaspını doğuruyor. “12 Eylül Anayasası’nı tarihe gömelim” diyerek demokratik bir anayasa çağrısı yapan Davutoğlu’nun son bir yıl yılda yaptıkları da 12 Eylül günlerini aratmayacak nitelikte. 
Davutoğlu’nun 3-6 ve bir yıllık sürelerle gerçekleştireceğini ileri sürdüğü vaatler arasında çarpıcı maddeler var. Örneğin uzunca süredir Alevi toplumu ve inanç önderlerinin temel talebi olan “cemevlerine yasal ibadethane statüsü” karşısında “hukuki statü” kazandırılacağını ifade etti. Asgari ücretin artırılması ya da emeklilerin sosyal yaşantısına dair de temel düzenlemeler 13 yıllık iktidarın yeni dönem eylem planı. 

PAKET PAKET DEMOKRASİ!
Davutoğlu’nun açıkladığı 2016 eylem planı vaatlerinden bazıları şöyle 
* Gençlere 50 bin TL’lik nakdi destek verilecek. 
* Gençlere 100 bin TL’lik faizsiz kredi başlatılıyor.
* Lisans öğrencileri için 350 TL’lik burs 400 TL’ye çıkartılıyor.
* Çeyiz Hesabı uygulaması başlıyor. 
* Esnafa 30 bin TL’lik faizsiz kredi uygulaması başlıyor.
* Asgari ücret 1300 lira oluyor. Bu düzenleme gerçekleştirilirken işverenlerin rekabet gücünü zaafa uğratmayacak bir biçimde yapılacak.
* Muhtar ücretleri 1300  lira olacak
* Tüm işçi emeklilerine 1200 TL verilecek.  
* Polis ve ve uzman  erbaşların 2 bin 200 olan ek göstergeleri 3 bine çıkacak. 
* Şubat ayında 30 bin öğretmenin atamasını yapılacak
* Doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürenin kıdemde değerlendirilmesi için çalışmalar yapılacak.
* Yoksul ailelere belirli ölçüde İnternet erişimi sağlanacak.
* Mevsimlik tarım işçisi kadınlar ve ev eksenli çalışan kadınların sosyal güvenlikleri için çalışma yapılıyor.
* “İlk kez iş bulan her gencin bir yıl boyunca ücretini devlet ödeyecek. 
* Darbe dönemlerinden kalan mevzuat gözden geçirilerek antidemokratik hükümler kaldırılacak. Kişisel verilerin korunmasına  ilişkin yasal düzenlemeler hayata geçirilecek. Geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanınacak.
* Roman vatandaşların sorunlarının çözümüne  yönelik daha önce atılmış adımlar değerlendirilerek yeni çalışmalar yapılacak.
* Siyasetin finansmanında şeffaflık artırılacak
* Kıdem tazminatında ilgili taraflarla görüşülerek düzenleme yapılacak.
* İş mahkemelerinin yapısı ve işleyişi gözden geçirilecek.
* Vatandaşın adalete erişiminin hızlanması için gerekli adımlar atılacak.
* Temyiz mahkemelerinin, alt derece mahkemeler  üzerindeki hukukilik yetkilerinin denetimi sınırlandırılacak
* Bilirkişilik  müessesesini yeniden ele alarak müstakil bir bilirkişilik kanun tasarısı  hazırlanacak.
* Özel mesleki ortaöğretim kurumları teşvik edilecek
* Yeni gelir vergisi kanunu çıkarılacak
* Gümrük, enerji izin ve ruhsat işlemleri kolaylaştırılacak.
* Yeni seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu çıkarılacak ve devlet sırrı kanunu getirilecek.
* Meslek yüksekokulları yeniden yapılandırılacak
* Çıraklık eğitiminin altyapısı güçlendirilecek. (HABER MERKEZİ)


YÜZ KARASI DİYOR AMA DARBE GÜNLERİ GİBİ

Başbakan Ahmet Davutoğlu, siyasi parti genel başkanlarına yeni anayasa çağrısı yaptı.
Ahmet Davutoğlu, ‘Gelin hepimizin yüz karası olan, darbeler tarihinden kalan 12 Eylül Anayasası’nı birlikte tarihe tevdi edelim. Onun yerine, hep beraber, hepimizin gurur duyacağı, çağdaş, demokratik, özgürlükçü bir anayasayı çıkaralım.” dedi. Davutoğlu yeni anayasa çağrısı yaparken, başkanlık sisteminden bahsetmedi. 12 Eylül Anayasası’nın da tarihe karışması gerektiğine işaret etti. 2011 yılında da ‘darbelerle yüzleşme’ talebini dile getiren AKP hükümeti 2011 yılı sonrasında darbe günlerini aratmayacak icraatlarda bulunmuştu. KCK davaları, belediye başkanlarına yapılan operasyonlar, Ergenekon ve Balyoz davaları gazetecilerin tutuklanması bunlardan sadece bazıları.

İnsan Hakları Derneğinin AKP’nin 2015 yılında yaptıklarına dair sunduğu rapor da AKP’nin ‘darbe ile yüzleşme’nin çok uzağında olduğunu gösteriyor. Son bir yılda yaşananlardan birkaç örnek şöyle: 

*Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 173 kişi yaşamını yitirdi. 226 kişi de yaralandı. 
*Canlı bombalar tarafından yapılan intihar saldırıları sonucu, canlı bombalar hariç Diyarbakır katliamında 5 kişi, Suruç’ta 33 kişi, 10 Ekim 2015 Ankara’da 100 kişi olmak üzere toplam 138 kişi yaşamını yitirdi. 
*Faili meçhul cinayet sonucu 19 kişi yaşamını yitirdi. 
*Cezaevlerinde çeşitli nedenlerle yaşamını yitiren kişi sayısı 28.
*Zorunlu askerlik yaparken en az 33 kişi şüpheli biçimde yaşamını yitirdi. 
*Çatışmalar nedeniyle 171’i asker, polis, korucu, 195’i militan, 157’si sivil olmak üzere toplam 523 kişi yaşamını yitirdi.
* Erkek şiddeti sonucu 23 Kasım 2015’e kadar 255 kadın yaşamını yitirdi. 
*Nefret cinayetleri, ırkçı saldırılar ve linçler sonucu 4 kişi yaşamını yitirdi.
* İş kazaları/cinayetleri sonucu 1 Aralık 2015’e kadar 1593 işçi yaşamını yitirdi.
*An az 16 sığınmacı ve mülteci geçiş yollarında yaşamını yitirdi.
*KCK soruşturmalarından, yanı sıra HDP/DBP ve HDK’ye yönelik operasyonlardan toplam 6 bin 744 kişi gözaltına alındı, 1285 kişi tutuklandı. 


Aynı anayasa tuzağına ikinci kez düşülmemeli

Fatih POLAT

“Darbe anayasası ile Türkiye’nin daha yüksek demokrasi standartlarına erişmesi mümkün olamaz. Anayasa değişikliği, ülkenin, milletin, bizim ortak çıkarlarımız içindir.” (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Mayıs 2010)
“Herkesin desteğine ihtiyacımız var. Meseleyi kişiselleştirmeden, bütün muhalefet liderlerine sesleniyorum, gelin hepimizin yüz karası olan, darbe döneminden kalan, 12 Eylül Anayasası’nı tarihe gömelim. Onun yerine çağdaş bir anayasa yapalım. En geniş mutabakatı, yeni bir anayasa ile yapacağımıza inanıyorum. STK’ların da katkılarıyla yeni anayasayı hayata geçirmeyi umuyorum.” (Başbakan Ahmet Davutoğlu, 10 Aralık 2015)
Davutoğlu, görevi devraldığı Erdoğan’ın 5 yıl önce söylediği cümleleri bugün yeniden söylüyor. Erdoğan’ın o sözlerinin yarattığı en tehlikeli sonuçlardan birisi, sol içinde de ‘yetmez ama evet’ sloganında ifadesini bulan bir yarılma yaratmasıydı. O anayasa değişikliği iktidarın yargı karşısındaki konumunu güçlendirmekten öte bir sonuca yol açmadı. 
O tarihten sonra, seçilmişler de dahil binlerce kişi KCK davaları kapsamında cezaevlerine dolduruldu. Siyasetçiler, belediye başkanları, gazeteciler, hukukçular...
AKP, zaman içindeki uygulamalarıyla o söylemlerin içinin ne kadar boş olduğunu, o dönem böyle düşünmeyenlerin de gözüne sokarcasına gösterdi. O referandumda AKP’ye destek verenlerin birçoğu daha sonra pişmanlıklarını ifade ettiler. 
Davutoğlu 5 yıl sonra, seçim sonuçlarına da güvenerek, o eski desteği yeniden kazanmak için bir hamle yapıyor. Peki nasıl bir zaman ve zeminde yapıyor? 
Başbakanın vaatlerle dolu bu açıklamasının ardından bu yazı yazılırken Birgün gazetesinin yöneticileri Barış İnce, Berkant Gültekin ve Can Uğur hakkında, Cumhurbaşkanına hakaretten 11’er ay 20’şer gün hapis cezası verildi. Sadece kasım ayında 6 gazeteci tutuklandı. Nusaybin’de önceki gün kalkan sokağa çıkma yasağının ardından geride 16 ölüm kaldı. Cizre’de de 21 kişinin öldüğünü ve bu kayıpların devlet dilinde, iktidarın söyleminde ya ‘terörist’ ya da ‘şahıs’ diye yer aldığını da unutmayalım. İHD verileri sayısız ihlale dikkat çekiyor. Tüm bu pratikler ve beş yıl önceki anayasa deneyimi ortada iken aynı tuzağa yeniden düşülmemeli.


VAATLER KADINLARIN GÜVENCESİZLİĞİNİ PEKİŞTİRİYOR

Sevda KARACA

64. Hükümetin Eylem Planı’nda kadınlara yönelik vaatler, AKP’nin 2008’den bu yana uyguladığı, kadınların çalışma yaşamında “esnek ve güvencesiz bir biçimde” yer almalarına neden olacak düzenlemelerin bir uzantısı. 
* 1999 ve 2008’de yapılan yasal değişikliklerle kadınların emeklilik yaşı ve prim ödeme süresi yükseltilmiş, evlenme, çocuk bakımı gibi sebeplerle çoğunlukla kesintili çalışan kadınların emekliliği zorlaştırılmıştı.  Kadınlara “Toplu para ödeyerek prim sürelerindeki boşlukları doldurma imkanı”olarak sunulan doğum borçlanması, kanunda oldukça ayrıntılı kriterlere ve şartlara bağlı. Kadınların doğum borçlanması için gereken parayı ödeyemeyeceği, dolayısıyla bu vaadin pek çok kadın için “Ölü doğmuş bir vaat” olduğu ortada.  
* Kadınların hem çalışıp hem de çocuklarına bakmaları için bir olanak gibi sunulan “yarı zamanlı çalışma” vaadi, “özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılması ve çalışanların bu bürolar aracılığıyla istihdam edilmesi”yle birlikte düşünülüyor. İşçiler, sabit bir gelirle, düzenli bir işte çalışma olanağı ve çalışacağı işyerini seçme özgürlüğü olmadan bu bürolardan “kiralanarak” çalıştırılacaklar. Çocuk okula başlayana kadar yarı zamanlı çalışan kadının yerine çalışma saatinin diğer yarısında çalışacak kadınlar, bu istihdam bürolarından “kiralanacaklar”. Hiçbir güvenceleri olmadan çalışacak kadınlar, uzun erimde daha fazla eşitsizlik, sömürü ve güvencesizlikle karşı karşıya kalacak.
* Mevsimlik tarım işçileri, ev işçileri, ev eksenli çalışanlar ve ev ve bakım işlerini ücretsiz olarak gerçekleştiren “ev kadınları”na “isteğe bağlı sigortalılık” bir imkan gibi sunuluyor. Oysa isteğe bağlı sigortalılığa mecbur bırakılan kadınlar, primlerin yüksekliği ve sigortalılık şartlarının zorluğu sebebiyle sosyal güvenlik hakkından yine yoksun kalacak. Örneğin, günlük yevmiyeleri 30 TL’yi geçmeyen ve yılın ancak belirli aylarında çalışan mevsimlik tarım işçileri, ancak her ay kendi ceplerinden yüksek meblağlar ödeyerek sigortalı olabilecek. 2014 yılında geçirilen torba yasa ile ev işçileri arasında “10 günden az-10 günden fazla çalışan” ayrımı getirilmişti.  Yani ev işçisinin tüm sigortalardan faydalanması için ayda en az 10 gün aynı işverene çalışması gerekiyor. Bir ev işçisi aynı işverende bir ay içinde 10 günden fazla çalışıyorsa ve işveren sigortasını yapıyorsa sigorta hakkı oluyor. Ancak 10 günden az çalışıyorsa, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası olabiliyor. Yani sağlık sigortası ve malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından faydalanamıyor.


EKONOMİK VAATLERDE ÜÇ BOYUT! 

Bülent Falakaoğlu

HÜKÜMETİN eylem planında yer alan ekonomik vaatleri üç grupta toplayabiliriz. 
Bir, az ama iyi olan. İki, etkisiz kalanlar. Üç, verdiğinden daha çoğunu alacaklar. 
Birinci gruba örnek olarak şunları gösterebiliriz. Öğrencilere verilen burs ve kredi rakamının 350 liradan 400 liraya çıkarılması. Yemde ve gübrede KDV’nin tamamen kaldırılması.
Muhtarların maaşlarının artırılması. Gençlerin Genel Sağlık Sigortası prim borçlarının sıfırlanması...
İkinci yani etkisizlik grubuna örnek olarak , gençlere 100 bin Türk lirasına kadar faizsiz kredi desteği gösterilebilir. Etkili bir istihdam yaratmıyor. Kurulan işlerin çoğu batıyor. Ya da işyeri  unvanı değiştirilip iş yeniymiş gibi gösterilip krediden faydalanılıyor. 
Fakat asıl odaklanılması gereken verdiğinden daha çoğunu alacak olanlar. Mesela asgari ücretin artışı karşılığında kıdem tazminatının patrona  yük olmaktan çıkarılması işten atmaları kolaylaştıracak. İlk kez iş bulan her gencin bir yıl boyunca ücretinin devlet tarafından ödenecek olması önlem alınmazsa deneyimli ve yüksek ücretlilerin işten çıkarılmasına yol açacak. Bunu benzeri teşviklerin doğurduğu sonuçlara bakarak öngörebiliyoruz. 
Şunu kesin söyleyebiliriz ki, vaatlerin hiç biri ekonominin kronik işsizlik, ucuz, niteliksiz, geçici, esnek işçilik sorunlarına çözüm üretmeye dönük değil. 

ÖNCEKİ HABER

Pakistanlı Akademisyen, Gazeteci Rukhsana Aslam: Pakistanlaşırsanız acınız büyük olur!

SONRAKİ HABER

Okmeydanı'nda helikopter destekli ev baskınları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...