07 Aralık 2015 10:40

Demokrasi İçin Hukukçular: Bakanlık katliama zemin hazırladı

Paylaş

Demokrasi İçin Hukukçular (DİH), Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren 19 kişi ve 89 yaralıya tazminat ödenmesi talebiyle bugün İçişleri Bakanlığı'na başvuru yaptı. Başvuruda, Bakanlığın görevini yapmayarak katliamın gerçekleşmesine zemin hazırladığı vurgulandı. Dosyadaki gizlilik kararının failleri koruduğunu da söyleyen, kısıtlama kararının iptal edilmesini ve tüm sorumluların yargılanmasını istedi. 

'TAZMİNAT DAVASIYLA  SORUMLULUKLARI  AÇIĞA ÇIKACAK '

DİH üyesi hukukçular tazminat başvurusu öncesi bugün Ankara'da bulunan Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. Burada konuşan Avukat Özcan Karakoç, “Bu türden insanlık suçlarının bir daha yaşanmaması için tüm zararların, bizzat sorumlu olan devlet tarafından karşılanması ve kişisel sorumlulara da rücu etmesi gerekir" dedi. Başvuruya verilecek yanıta göre tazminat davası açacaklarını ifade eden Karakoç, tazminat davasıyla soruşturmada devletin ve kurumlarının sorumluluğunun da açığa çıkacağına dikkat çekti. 

'GİZLİLİK KARARI FAİLLERİ KORUMA ZIRHI'

Özcan daha sonra dosyadaki gizlilik kararının soruşturmaya olan etkisine değindi. Gizlilik kararının failleri koruma zırhı olduğunu ifade eden Karakoç, kararın iptali için yaptıkları başvuruların sürekli olarak reddedildiğini dile getirdi. Gizlilik kararı kapsamı dışında kalan olay tutanağı, otopsi raporları, ifade tutanaklarının dahi kendilerine verilmediğini söyleyen Karakoç, son dönemde yaşanan bütün katliam dosyalarında gizlilik kararı verildiğini hatırlatarak, "Bu soruşturmalarda herhangi bir faile ulaşılıp ulaşılmadığı, bu faillerin ilişkilerinin aydınlatılıp aydınlatılmadığı, eğer aydınlatılmış ise yeni eylemlerin yapılmaması ve faillerin yakalanması için ne gibi işlemler yapıldığı bilinmemektedir. Aydınlatılmayan her bir katliam yeni bir katliama evrilmiş, bu durum adeta seyredilmiştir" dedi.

Yaşanılan bombalı saldırı ve katliam davalarının tamamında MİT, emniyet görevlileri, valiler ve AKP hükümetinin sorumluluğu olduğunun altını çizen Karakoç soruşturmanın belirsiz bir zamana yayılarak ve delillerin kamuoyundan gizlenerek cezasızlık pratiği işletildiğini ifade etti. Ankara katliamı faillerinden Halil İbrahim Durgun’un Gaziantep'te yaşadığının bilinmesine rağmen yakalanması için hiçbir girişimde bulunulmadığını kaydeden Karakoç, Durgun'un  kendisini patlattığı bir polis operasyonuyla tüm bilgi ve ilişkilerinin karanlıkta bırakıldığını vurguladı. Gizlilik kararı hakkında 2 Aralık'ta 'öncelikli inceleme ve tedbir talepli' olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdukları bilgisini paylaşan Karakoç, "Anayasa Mahkemesi daha önce incelediği Hrant Dink davası ve benzer birçok dosyada, mağdurların soruşturmaya etkili katılımının sağlanmamasını yaşam hakkının usul yönünden ihlali olarak değerlendirmiştir" örneğini verdi. 

'KAMU GÖREVLİLERİ SORUŞTURMAYA DAHİL EDİLMELİ'

Kamu görevlilerinin soruşturmaya dahil edilmesi gerektiğini de vurgulayan Karakoç, olay sonrası basına yansıyan bilgilerle, IŞİD üyelerinin canlı bomba saldırısı yapacağına dair devletin güvenlik birimlerine istihbarat gittiğinin ortaya çıktığını da ifade etti. Ankara Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'nın canlı bombaların yakalanması için hiçbir çaba içine girmediğini de belirten Karakoç, şunları dile getirdi: "Miting düzenleme kuruluna hiçbir uyarıda da bulunmamıştır. Bildirimli mitinge canlı bomba yöntemiyle saldırı yapılacağına dair 3 gün öncesinden somut istihbarat olmasına rağmen miting katılımcılarını korumak için toplanma yerinde hiçbir güvenlik önlemi alınmamıştır. Katliamdan sonra polisin müdahalesi de sonuçları ağırlaştırmıştır. İçişleri Bakanı, MİT müsteşarı, Başbakan, Emniyet ve Jandarma İstihbarat Daire Başkanları, Hatay-Gaziantep-Adıyaman ve Ankara valileri, Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlileri başta olmak üzere birçok kamu görevlisinin şüpheli sıfatıyla soruşturmaya dahil edilmesi gerekmektedir. Ankara Başsavcılığı biran önce, sorumlu kamu görevlilerini şüpheli sıfatıyla soruşturmaya dahil etmeli ve delillerin karartılmasına izin vermeden, olayda sorumluluğu bulunan devlet görevlilerinden bağımsız etkili şekilde soruşturma yürütmelidir."

‘POLİSLER SORUŞTURMAYA DAHİL EDİLMEDİ’

Avukat Özcan Karakoç, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin katledilmesine de değinerek, "Meslektaşımız, arkadaşımız, insan hakları savunucusu Tahir Elçi’nin göz önünde katledilmesine rağmen halen polislerin soruşturmaya dahil edilmemiş olması, yargı mekanizmasının devlet görevlilerini koruma refleksinin devam ettiğini gösteren yeni bir kanıt olmuştur. Bu cezasızlık ve sorumsuzluk pratiği her gün daha fazla yaşam hakkı başta olmak üzere tüm temel haklarımızın ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu gidişatı değiştirecek tek şey basının bu soruşturmalara ilgisinin devam etmesi, halkın bu soruşturmalara müdahil olmasıdır" diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL) 

ÖNCEKİ HABER

Soma öykücüleri Eskişehir’de buluştu: İş cinayetlerinde taşeronlaştırmanın rolü büyük

SONRAKİ HABER

Gümrük tamamlandı ama bağlantı yolları bitmediği için faaliyete sokulamıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...