07 Aralık 2015 01:01

Askerlerce öldürülen Medeni’nin 2. duruşması yarın: Yıldırım'ın katilleri cezasız kalmasın

Paylaş

Cumhur DAŞ
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kalekol yapımını protestosu sırasında halkın üzerine askerler tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybeden 19 yaşındaki Medeni Yıldırım için açılan davanın ikinci duruşması yarın Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 28 Haziran 2013 tarihinde katledilen Medeni Yıldırım için hazırlanan iddianamenin kabul edilmesinden sonra açılan davanın ilk duruşması 27 Ekim’de görüldü. Sanık er Adem Çiftçi’nin katılmadığı ve hakimin ‘dosyayı incelemedim’ dediği duruşma sadece 10 dakika sürmüş ve 8 Aralık’a ertelenmişti. Gazetemize konuşan Medeni Yıdırım’ın ağabeyi Mehmet Yıldırım, doğdukları günden bu yana devletin her türlü şiddetini yaşadıklarını, babalarının gözlerinin önünde işkence gördüğünü belirterek, “Medeni barış istiyordu, öldürüldü” dedi.

GEZİ’NİN DE SİMGESİYDİ

Medeni Yıldırım’ın katledildiği günler aynı zamanda Gezi Direnişinin en sıcak günleriydi. Diyarbakır’da kalekol inşaatına karşı ‘barış istiyoruz’ talebiyle yapılan eylemde askerlerce öldürülen Medeni Yıldırım, Gezi Direnişinin de simgelerinden biri haline geldi. Gezi eylemleri sırasında polislerce katledilenlerin yanına Medeni Yıdırım’ın fotoğrafı da eklendi. Kadıköy’de Gezi Direnişi’nin sürdüğü Yoğurtçu Parkı’nda bir araya gelen binlerce kişi ‘Katiller halka hesap verecek’ pankartıyla bir yürüyüş düzenlemişti. Yıldırım’ın öldürülmesine ilişkin açılan davanın yarın görülecek ikinci duruşması öncesi ağabeyi Mehmet Yıldırım’la Medeni’nin katledilmesinden bu yana geçen zamanı, davayı ve yaşanan süreci konuştuk.

'MEDENİ ‘BARIŞ İSTİYORUZ’ DEDİ ÖLDÜRÜLDÜ'

İlk duruşmayı ‘başladı ve bitti’ sözleriyle yorumlayan Mehmet Yıldırım, “Her gün ölümler olurken, sokaklarda insanlar katledilirken ve bunlar için soruşturma dahi açılmazken bizim adil bir sonuç beklememiz gerçekçi değil. Medeni ve diğer kaybettiklerimiz için ancak toplumsal bir duyarlılıkla adaleti sağlayabiliriz” dedi. 2013 yılında Medeni ve Lice’de toplanan halkın bugünkü ölümler olmasın diye kalekolları protesto ettiğini söyleyen Yıldırım, “28 Haziran 2013 tarihinde ‘Savaş istemiyoruz, barış istiyoruz’ pankartıyla Kayacak’a gitmiştik. Askerleri tehdit eden bir durum olmamasına rağmen halkın üzerine ateş açıldı” dedi. 

'DEVLETİN HER TÜRLÜ ŞİDDETİNİ YAŞADIK'

Medeni’nin vurulduğunu duyunca hastaneye KOŞTUĞUNU SÖYLEYEN Mehmet Yıldırım, “Orada bir arkadaşım ‘başın sağ olsun’ dedi. O anda ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Her anımız neredeyse birlikte geçiyordu. Ben 1992, Medeni 1994 doğumludur. Ancak bugüne kadar devletin her türlü şiddetine maruz kaldık. Babama gözlerimizin önünde işkence yapıldı. Dağlık bir alanda yaşamamıza rağmen askerler her zaman bize şiddet uyguladı. 80’lerde devlet ne ise bizim dönemimizde daha korkunç bir hal aldı” şeklinde konuştu. 

'ANKARA, SURUÇ SANKİ YILLAR ÖNCE OLDU'

“Arada geçen zamanda yeni Medeniler kaybettik” diyen Yıldırım, “Artık sayıları telaffuz ediyoruz. İsimleri sayamıyoruz. Ankara’yı, Suruç’u konuşurken sanki yıllar önce olmuş olaylardan bahsediyoruz. Çünkü her gün devletin saldırısına maruz kalıyoruz. En son benim aklımda Sur’da öldürülen Çekvar Çubuk var. Belki şu sıralar yeni birini kaybettik, bilmiyorum” şeklinde konuştu.

'KATİLLER TERFİ EDİYOR, MAĞDUR AİLELER YARGILANIYOR'

Bu ölümler devam ettikçe yargıdan adil davranmasını beklemediklerini söyleyen Yıldırım, “İlk duruşmada dosyayı inceleyemediklerini söyleyen bir mahkeme heyeti vardı karşımızda. Sanık mahkemeye bile gelmedi. Bugün yargı iktidarın bir organı haline gelmiş durumda. Sokak ortasında katledilenler için bir soruşturma bile açılmıyor. Soruşturma olsa bile bizi oyalıyorlar, netice cezasızlık oluyor. Hatta katiller terfi ettirilirken, mağdur aileler yargılanıyor. İşte Ethem Sarısülük’ün ailesi yargılanıyor” dedi.

'TAHİR ELÇİ BENZER DAVALARIN TAKİPÇİSİYDİ'

Katledilen her canın takipçisi olduklarını söyleyen Yıldırım, “Meden’i Kürdistan’da katledilen batıda görülen bir genç oldu. Geçen zamanda Medeni’nin sınıf arkadaşları dahil bir çok kişiyi kaybettik. Her gün yeni yaslar edindik. Gerçek anlamda hesap sorulmadığı için bu ölümler oluyor. Tahir Elçi benzer davaların takipçisiydi. Bu cezasızlık uygulamalarıyla yıllarca mücadele etti. Tüm davaların takipçisi olmak boynumuzun borcudur. Bu mücadeleyi gösterirsek bir sonuç alabiliriz. Herkes bulunduğu yerde bu katliamlara ses çıkarmalı, kaybettiklerimizin hesabını sormalı” dedi.

'KADIKÖY’DE MEDENİ İÇİN YAPILAN EYLEMİ GÖRÜNCE ÇOK ETKİLENMİŞTİM O BİRLİĞİ YENİDEN SAĞLAMALIYIZ'

Medeni’nin Gezi direnişi sırasında bir ortaklaşma yarattığını hatırlatan Yıldırım şunları söyledi: “Bu ortaklaşma yıllar önce olmalıydı. Ancak şimdi de çok yetersiz. Kadıköy’de Medeni için yapılan eylemi görünce çok etkilenmiştim. Medeni’nin böyle bir köprüye taş olması bizi sevindirdi. Devlet kendine muhalif olan herkese saldırıyor. Biz kendi ayrımlarımızı kendimiz yapıyoruz. Böyle bir süreçte daha çok yan yana olmalıyız. Gezi, Medeni’yi sahiplendiği için önemliydi. Gezi kapsayıcıydı, insanlara buralarda olan bitenleri sorgulattı. Ancak bu duyarlılığın geliştirilmesi lazım. Şimdi de ölümlere sessiz kalınmamalı. Cizre’ye, Silvan’a, Gever’e yeterli ses verilseydi belki Tahir Elçi katledilmezdi, başka ölümler olmazdı. Buradaki tepkiyi ne yazık ki batıda gösteremiyoruz. Ülkenin bir yerinde insanlar silahların altında yaşamaya çalışıyor, can veriyor. Gezi, Türkiye’yi salladı. Biz bir araya gelirsek neler yapacağımızı gördük. Bunu yaparsak devlet katliamcı politikalarını hayata geçiremez.”


SADECE TETİĞİ ÇEKEN ER DEĞİL, EMRİ VEREN KOMUTANLAR DA YARGILANMALI

Yıldırım ailesinin avukatlarından Reyhan Yalçındağ bölgede hukukun ayaklar altına alındığını belirterek, “Diğer asker ya da polis tarafından öldürme dosyalarında olduğu gibi bu dosyada da başından beri gayri ciddi bir soruşturma yürütüldü. Ya delil eksikliğinden dolayı davlar hiç açılmıyor ya da bir asker, polis için dava açılıyor, onlar da beraat ettiriliyor. Gerçek failler hakkında açtırdığımız davalar cezasızlık veya zaman aşımıyla sonuçlanıyor” dedi. 

'MAHKEME DOSYAYI İNCELEMEDİ, SANIK MAHKEMEYE GELMEDİ'

Medeni Yıldırım soruşturmasında savcılığın aylar sonra olay yerine gittiğini söyleyen Yalçındağ, “Dava dosyasını incelemeyen bir mahkeme heyeti vardı. Sanık duruşmaya bile lütfedip gelmemişti. Dava dosyasına göre Medeni eylemci grubun en gerisinde ve elinde şiddet içeren hiçbir araç yok. Halkın üzerine ateş açılması sonucu hayatını kaybediyor. Ama burada tek fail tetiği çeken asker değil. Olayda iki tane üst rütbeli asker de var. Biri Kayacık Jandarma Karakolu Komutanı Mustafa Öztürk, diğeri Diyarbakır’dan helikopterle gelen Levent ismindeki komutan. Bu komutanların emri olmadan böyle bir durumun olmayacağı ortada. Sadece bir erin yargılanması bile olayın ne kadar gayri ciddi ele alındığını gösteriyor” dedi. 

'DELİLLERİ TETİĞİ ÇEKEN TOPLUYOR'

Bir hukuk garabetiyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Yalçındağ, “Her fırsatta dile getiriyoruz. Bu ülkede delilleri toplayan bağımsız bir birim yok. Tetiği çekenin delilleri topladığı bir düzen var. Duruşmalarda faillerin yüzünü bile göremiyoruz. Davalar naklediliyor, failler sağlık raporu alıyor ya da SEGBİS denilen bir sistemle ifadeleri alınıyor. Hatta celse aralarında ailelerin, avukatların olmadığı bir ortamda ifade veriyorlar” dedi.

'DÜŞMAN HUKUKU DEVREDE'

Türkiye’de aşırı ve orantısız güç meselesinin aşıldığını, artık seri katletme süreci işlediğini söyleyen Yalçındağ, “Silvan’da, Sur’da, Nusaybin’de ve Kürdistan’ın değişik yerlerinde 120 gündür devam eden sıkıyönetim uygulamalarında polis tarafında katledilen gençler, çocuklar, hamile kadınlar var. Bu orantısız güç müdür? Kül dökmeye giden kadın, sokakta oynayan çocuk, ekmek almaya giden adam öldürülüyor. Artık ben ‘Hukuksuzluk var’ demiyorum, bir düşman hukuku uygulanıyor. Kendi yasalarını bile bu halka uygulamıyorsan bunun başka adı yoktur. Sokaklarda 90’lardaki o hukuk dışı çete yapılanmasının çok daha vahşi boyutu tezahür etmiş durumda. Bu ülkenin 4 ayaklı minaresine de, kiliselerine de, Hasankeyf’ine de, tarihi dokusuna da, gencine de, kadınına da düşman bir pratik var ortada” dedi.

'ELÇİ’YE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VAR'

“Davalarda hukukçu kimliklerimizle adeta dalga geçilen uygulamalar görüyoruz” diyen Yalçındağ, “Ancak hukukun bu kadar hoyratça katledildiği, ayaklar altına alındığı bir süreçte biz de hukuk insanları olarak her şeye rağmen bu yaşananların tarafı olacağız. Bu cinayetlerin açığa çıkması için tarafız. Tarihi bir sorumluluğumuz var. Baro başkanımız bütün ömrünü buna adadı. Tahir Elçi’ye, Medeni Yıldırım’a, Çekvan’a ve diğerlerine karşı demokratım, özgürlükten yanayım diyen tüm hukukçuların sorumluluğu var. Salı günü Medeni Yıldırım duruşmasında olacağız. Medeni’nin ve diğer dosyaların akıbetinin karanlıkta kalmaması için hep birlikte çabalamamız gerekli” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Kan, bir hayal uğruna akıyor

SONRAKİ HABER

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro: Artık mücadele karşı devrime karşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...