03 Aralık 2015 14:29

Türk-İş Genel Kurulu Erdoğan'a övgü etkinliğine döndü: Erdoğan gölgesinde genel kurul

Paylaş

Türkiye iş cinayetlerini, artan işsizlik ve yoksulluğu tartışırken, en büyük işçi konfederasyonu Türk-İş Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a övgü ön plana çıktı. Erdoğan'ın da katıldığı genel kurulun açılışında işçi ve emekçilerin sorunları cılızca dile getirilip, Erdoğan ve hükümet tarafından çözülmesi rica edilirken, patronlara Erdoğan'ın sözleri üzerinden mesajlar verildi. Erdoğan artan örgütsüzlükten sendikaları sorumlu tuttu. Yeni Çalışma Bakanı Süleyman Soylu ise işçi kongresinde olduğunu unutup Erdoğan'a methiyeler düzdü. 

Türkiye'nin en büyük işçi sendikaları konfederasyonu Türk-İş'in 22. Olağan Genel Kurulu bugün Ankara'da başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı genel kurulun açılışında Erdoğan'a övgüler ön plana çıktı. Hem Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu konuşmalarında Erdoğan'a defalarca teşekkür ettiler. İşçi ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı düşük ücret, taşeronlaştırma, iş cinayetleri, meslek hastalıkları gibi sorunlar ise Erdoğan'ın karşısında cılız bir şekilde “Erdoğan'ın da desteğiyle çözülmesi” dileğiyle dillendirildi. 

Ankara'da Büyük Anadolu Oteli'nde başlayan Genel Kurulda. Genel kurulun divan başkanlığına Cemail Bakındı seçildi. Salona konfederasyona üye sendikaların bayraklarının yanısıra Atatürk ve Erdoğan'ın fotoğraflarının asılması dikkat çekti. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'nun yanısıra KESK, Kamu-Sen, TİSK, TESK ve TOBB başkanları ve aralarında Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de bulunduğu siyasi parti temsilcileri de genel kurulun açılışını takip etti. Türk-İş'in eski genel başkanları Bayram Meral ve Salih Kılıç ile sendika kökenli CHP milletvekilleri de konuklar arasındaydı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise genel kurulun öğleden sonraki oturumuna katıldı. 

HÜKÜMETE TEK ELEŞTİRİ ETUC'TAN

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay açılış konuşmasını yapmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekledi. ITUC ve ETUC temsilcileri, kongreye katılmazken birer vidyo mesaj yolladılar. 
ITUC'un mesajında mülteci ve sığınmacıların çalışma hakkı için sendikalar mücadeleye çağrıldı. ETUC ise mesajında hükümeti sendikalaşmanın önündeki engeller ve taşeron çalışmanın yaygınlaşması konusunda eleştirdi. ETUC Türkiye'deki sendikaların birbiriyle rekabet etmek yerine daha fazla işçinin toplusözleşmeden yararlanması için mücadele etmesi gerektiğini mesajında vurguladı. 

ATALAY: 'KENDİMİZİ CHECK EDELİM'

Erdoğan'ın salona gelmesinin ardından kürsüye çıkan Türk-İş Genel Başkanı Atalay, 13 milyon kayıtlı işçinin sadece bir buçuk milyonunun sendikalı olduğuna dikkat çekti. Atalay'ın devamında “Bu tabloda ülkeyi yönetenlerin, işverenlerin ama sendikaların da sorumluluğu var. Biz kendimizi bunla ilgili check (kontrol) etmeliyiz” dedi. Asgari ücretin 1300 TL'ye çıkarılması tartışmalarına değinen Atalay, “Bugün 10 yıllık çalışan 1300 lira alıyor. Buna ilişkin düzenleme yapılması lazım” diyerek artışın tüm işçi ücretlerine yaratacağı etkiye dikkat çekti. 

ERDOĞAN'A 'AHİRETTE RAHAT EDERSİN' MESAJI

Taşeron işçilerin kadroya alınması konusunu gündeme getiren Atalay, “Cumhurbaşkanımız Başbakan iken kendisine ilettik. Cumhurbaşkanımızın ifadesi 'İmkan olsa hepsini kadroya alalım. Aracıları aradan çıkarılım'. Bana söylediği ifade buydu. Aracıların devlete maliyeti 1 milyon 900 bin TL civarında. Bu aracıları aradan çıkardıktan sonra biz oturup ne uygun görüyorlarsa sendikalar olarak bunun altına imza atmaya hazır olduğumuz bir kez daha ilan ediyorum. Cumhurbaşkanımıza arz ediyorum” diye konuştu. 

Atalay, kıdem tazminatının gasp edilmek istenmesine karşı nasıl mücadele edeceklerini anlatmak yerine Erdoğan'dan bu konuda destek istedi. Erdoğan'ın geçmişte konuya ilişkin “sendikalarla anlaşmadan düzenleme yapmayacağız” yönünde söz verdiğini belirten Atalay, Erdoğan'a “Sözünüz var. İhtiyacımız olduğunda bununla ilgili kapınızı çalacağız sayın Cumhurbaşkanım” dedi. 
Suriyeli sığınmacı işçilerin düşük ücretlerle çalışması konusuna ilişkin de Atalay, “10 dolara, 5 dolara çalıştırıyorlar. Hiç rahatsızlık duymuyorum. Çalışma Bakanımız ile çözeceğimizi umuyorum” dedi. 

Reyhanlı, Suruç ve Ankara patlamaları ve Tahir Elçi'nin öldürülmesine de değinen Atalay, Erdoğan'ın 7 Kasım seçimleri öncesi kullandığı “yerli ve milli” sözlerini hatırlatırcasına “Herkes milli olmak durumunda, herkes Türkiye'den yana olmak durumunda” diye konuştu. Atalay konuşmasını Erdoğan'ı överek bitirdi. Atalay, “Sayın Putin bundan 11 ay evvel kullandığı bir kelime vardı. 'Erdoğan sağlam adamdır' diye. Sayın Cumhurbaşkanım sağlam adamlar bu dünyada bedel öder, ahirette rahat eder” dedi. 

BAKAN SADECE ERDOĞAN'A KONUŞTU

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ise sendika genel kurulunda unutmuş gibi konuştu. Erdoğan'ın konuşmalarından alıntılar yapan Soylu, bütün salonu unutarak Cumhurbaşkanı'na hitap etti. Soylu, Erdoğan'a hitap ederek, “Öyle metinler yazıyor, öyle sözler söylüyorsunuz ki, sözlerinizin değeri azalıyor” dedi. 

ERDOĞAN 'YERLİ VE MİLLİ SENDİKACI' İSTEDİ

Erdoğan ise konuşmasında sendikalara nasıl davranacaklarını anlattı: Sendikaların “ideolojik saplantılarla hareket ettiğini” iddia eden Erdoğan, “Türk-İş İdeooljik saplantıların değil, işçilerin hakkını emeğin gücüyle ve meşruiyet sınırları dahilinde koruduğunda daha güçlü ve etkili bir yapı olacaktır. Geçmişte ülkemiz çok acı tecrübeler yaşadı. Bu ülke işçinin hakkını savunmak yerine işçiyi istismar edenleri, sendika ağalarını gördü. İşçilerin sadece yüzde 11,2'sinin sendikalı olmasında sendikalara duyulan bu güvensizliğin hiç mi rolü yoktur?” dedi. 

1 Mayıs'ta Taksim yasağını savunan Erdoğan, Taksim'de 1 Mayıs kutlamak isteyenleri hedef gösterdi. Erdoğan, “1 Mayıs bahanesiyle ülkenin ve milletin huzurunu kaçırmak için uğraşanları ne yazık ki bu da durduramadı. Resmen kabul edilmiş bir bayram olmasına rağmen yine otalığı yakıp yıkanlar, cam çerçeve indirenler, polise saldıranlar var. Bunların 1 Mayıs'ı bayram olarak görmek diye dertleri yok. Zaten çoğu işçi falan da değil. Üniforma giyerek, marjinal örgütlerin flamalarını taşıyarak, yüzlerini gizleyerek, ellerinde molotoflarla, sopalarla, taşlarla yollara düşen bu kişelerin amacı en başından belli. Kaos çıkarmak, terör estirmek ve bu şekilde dikkat çekmek. Maalesef bizim medyamız ve aralarında sendikaların da bulunduğu stklarda bu güruha sahip çıkıyor. Onlara eylem zemini yaratıyor. Halbuki, medya bu şovları görmese, bunları parlatmasa, diğer gruplar provokatörleri aralarına sokmasa hiçbiri sokağa inmeye dahi cesaret edemezler” dedi. 

Erdoğan, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi sendikacılıkta da yerli ve milli duruşa sahip bir sendikacılığa ihtiyaç duyulduğunu biliyoruz” diyerek sendikacılara nasihat verdi. 

GÜRKAN: DEMOKRASİ MÜCADELESİ EKMEK MÜCADELEMİZDEN AYRI DEĞİL

Genel kurulda konuşan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, hem Türkiye hem de Ortadoğu’da işçi sınıfı ve emekçilerin savaşların yarattığı güvensiz bir ortama sürüklendiğini vurguladı. Paylaşım savaşlarının yarattığı göç dalgasının insanlık için utanç manzaraları yaratmakla kalmadığını, aynı zamanda işçiler arasında göçmen işçilik üzerinden bir rekabet yarattığına dikkat çekti. Türkiye işçi sınıfının hem insanlık adına, hem de kendi birliği için Türkiye devletinin savaş politikalarından uzak durmasını sağlamakla yükümlü olduğunu söyleyen Gürkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Çalışma Bakanı Soylu'nun genel kurulda dillendirdikleri “aynı gemideyiz” söylemini eleştirdi. Gürkan, “Türkiye ekonomisini büyüten güçlerin, hangi güçler olduğu hepimizin malumu. Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri, alınteri ve kanı, canı pahasına çalıştırılmakta ve Türkiye'nin ekonomisine katkı sağlamaktadır. Oysa bu ekonominin çıktılarından faydalananlar arasında işçi sınıfı yer almamaktadır. Yoksulluğuna bakalım Türkiye işçi sınıfının. Bugün açlık sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkum edilmiş durumda. Şimdi hükümet 1300 lira olarak vaat ettiği asgari ücreti uygulamaya koyuyor. Patronlar bunun maliyetine katlanmak istemiyorlar. Yine işçi sınıfının yarattığı değerler üzerinden birikim sağlanan işsizlik fonundan çeşitli bölümleri karşılanmak üzere 1300 lira asgari ücreti gerçekleştirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.

Artan iş cinayetlerine, taşeronlaştırma ve sendikalaşmanın engellenmesine değinen Gürkan, bütün bunlara dair hükümetlerin işçi lehine hiçbir adım atmadıklarını vurguladı. Gürkan, “Bütün bunlara karşı bir defa öncelikle işçi sınıfının birlik içerisinde olması gerekiyor. İşçilerin kimliği, düşüncesi, inancı, dünya görüşleri kendi aralarındaki ayrımı körüklemektedir. Oysa bu suni ayrılıkları bir kenara bırakarak işçi sınıfının birliğini sağlamamız gerekiyor. Çünkü aynı bant başında, aynı üretim sektöründe çalışırken kimse bizim Alevi mi, Sünni mi, Türk mü, Arap mı, Kürt mü olduğumuzu, kadın mı erkek mi olduğumuzu sormuyorlar. Bu sömürü düzeninin, bu sömürü çarklarının içerisinde nasıl ki hep beraber eziliyorsak, bu çarkların arasından çıkan değerlere sahip olma, bu değerlerden pay alma mücadelesini de hep beraber vermemiz gerekiyor” dedi.

Gürkan, “Bu savaşçı düzenden, bu sömürücü düzenden kurtulabilmenin yegane yolu vardır. Birliğimizin yanı sıra demokrasi mücadelesi; ekonomik ve sosyal haklarımız için mücadelenin yanı sıra siyasal haklar için de mücadele. Demokratik bir Türkiye mücadelesi bizim ekmek mücadelemizden ayrı değildir. Eğer demokratik bir Türkiye'den bahsedecek şayet, bunun temel koşullarından birisi de işçi sınıfının, emekçi sınıfların hak ve özgürlüklerini kullanabilmesinin güvence altına alınmış olmasıdır. Bu nedenle işçi sınıfının, emekçi sınıfların örgütlenme özgürlüğünün, siyaset hakkının, grev hakkının, toplusözleşme hakkının güvence altına alındığı demokratik bir Türkiye mücadelesi bugün işçi sınıfının da mücadelesi olmak zorunda” dedi.

KILIÇDAROĞLU SENDİKACILARA SİTEM ETTİ

Genel kurulda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “21. yüzyılın çağdaş köleleri diye taşeron işçileri getirdiler. Ömür boyu asgari ücrete mahkum. Sendikal hakları yok, iş güvenceleri yok. Böyle bir çalışma düzeni olabilir mi? Taşeron işçilerin haklarını ben savunuyorum ama siz savunmuyorsunuz. Siz onlara benden daha yakınsınız” dedi.

Karayollarında çalışan taşeron işçilerin açtıkları davayla mahkemeyi kazandıklarını ancak hükümetin mahkeme kararlarını uygulamadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, seçimden önce AKP'nin işçilere lütuf gibi kadro müjdesi verdiklerini söyledi. Karayolları işçilerinden mahkeme kararı olmasına rağmen kadroya alınmak için bazı haklarından vazgeçmeleri istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Böyle giderse sendikalarınızın kapılarına kilit asacaksınız demektir. Temmuz 2015'te Türkiye'de işçi sayısının 12 milyon olduğunu sendikalı işçi sayısının ise sendikalı işçi sayısının ise 1,5 milyon olduğunu dile getirdi.

MEVCUT YÖNETİM YENİDEN ADAY OLACAK

Pazar günü yapılacak seçimlerle sona erecek olan genel kurulda mevcut yönetim tekrar aynı liste ile aday olması bekleniyor. Yönetime eleştirilerini dile getiren Sendikal Güç Birliği Platformu'nun ise seçimlerde liste çıkarmayacağı belirtiliyor. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Derik'te yasak kalktı binler sokağa çıktı

SONRAKİ HABER

Gözaltıların Tahir Elçi cinayetiyle bir ilgisi yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...