01 Aralık 2015 00:55

Paris, tarihi abluka altında

Paylaş

Deniz UZTOPAL
Paris

Paris 13 Kasım saldırısının akşamı Fransa’da OHAL ilan edilmişti. Yasalara göre en fazla 12 gün sürebilecek OHAL bitmeden Cumhurbaşkanı Hollande 3 ay daha uzatacağını ilan etmiş, ardından olağanüstü koşullarda toplanan Ulusal Kongre’de aşırı sağın bile eskiden utanarak ağzının ucundan ifade edebildiği güvenlik önlemlerini gündeme getirmişti.

Böylelikle François Hollande, 1958’den bu yana yürürlükte olan 5. Cumhuriyet’in anayasasını “güvenlik nedenleriyle” değiştirmek isteyen ilk Cumhurbaşkanı unvanı alarak tarihe geçmiş oldu. Bunu yaparken ulaşmak istediği amaç açıktı: OHAL’in sınırlarını genişletme ve yürürlüğe konması önündeki tüm hukuksal engelleri ortadan kaldırma.

GEÇİCİ BİR YASA DEĞİL ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Zira, burada geçici bir süre yürürlükte olacak herhangi bir yasadan bahsetmiyoruz, söz konusu olan Anayasa. OHAL bir kez Anayasa’ya girdikten sonra tekrar değiştirmek neredeyse imkansız hale gelecek. Bunun için Ulusal Kongre’nin 3’te 2’sinin onayı gerekiyor. Geleneksel olarak devamlı sağın elinde olan Senato, güvenlik önlemleri zihniyetine yatkın olduğu için OHAL’in tekrar anayasadan çıkartılması neredeyse imkansızlaşacaktır.

Yani eğer sözde solcu olan Hollande, Anayasa’yı bu çerçevede değiştirirse, bu kaçınılmaz olarak OHAL’lerin daha da sıklaşması ve giderek olağan halden çıkıp normalleşmesi anlamına gelecektir. Hollande’ın bunu bu şekilde yürürlüğe geçirmek istemesi gelecek yıllarda hem içeride, hem de dışarıda ne kadar saldırgan bir çizgi yürütmeye hazırlandığının bir işaretidir aslında. Hatta büyük ihtimalle bir buçuk yıl sonra olacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine böyle bir çizgi üzerinden girmeye hazırlandığını söylemek de yanlış olmayacaktır.

Yalnız Anayasaya OHAL’i dahil etme teşebbüsünün kabul edilmesi için toplumu buna göre hazırlaması gerekir, bunun yapabilmenin koşulu ise toplum içindeki korkunun etkisinin belirli bir süre dinmemesidir.

KORKUT VE YÖNET!

130 masum insanın ölümüne neden olan terör saldırısının korku verici olduğu açık. IŞİD barbarlarının yakalanıp etkisiz hale getirilmesi gerektiği de açık. Ama daha düne kadar bu örgütün güçlenmesine göz yumularak bugün Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren emperyalist saldırıları meşrulaştırmak nasıl kullanıldıysa, içerde de Hollande Hükümeti, bu şok ve korku durumunu gerici bir politikanın hizmetine sundu.

Geçen 2 hafta içinde kuşkusuz aynı ruh hali devam etmeyeceği için bilinçli olarak bir korku durumu sürekli beslendi. Örneğin 19 Kasım’da OHAL’i 3 ay uzatmayı öneren yasa projesini Mecliste savunan Başbakan Manuel Valls, IŞİD’in Avrupa’da “Kimyasal silahlarla saldırma” ihtimalinden bahsetti. Oysa ki onca terörle mücadele yasasının yürürlüğe konduğu AB’de IŞİD’ın kimyasal silah kullanılması için zorunlu olan tekniksel malzemeyi toplaması, eğer bilinçli olarak göz yumulmazsa, adeta imkansızdır. Valls’dan sonra açıklama yapan tüm uzmanların ifadeleri de bu yönde. Ama Valls için sorun, mümkün olup olmama sorunu değildi. Önemli olan toplumsal korkunun devam ettirilmesi: “IŞİD, ne kadar tehlikeli olduğunu göstermiştir, eğer hükümete istediği tüm yetkiler verilmezse daha da tehlikeli olabilecektir” Bunun kafaların bir yerine işlenmesi yeterlidir hükümet için.

HER GECE 200 EV BASILIYOR

Saldırıların ertesi gününden bugüne kadar her gece 200 civarında ev baskınları gerçekleştirildi. En son cuma günü Valls’ın verdiği verilere göre 14 Kasım’dan bu yana tam 1836 ev baskını yapılmış, 200 kişi gözaltına alınmış, 305 kişiye ev hapsi verilmiş ve toplam 293 silah bulunmuş.

OHAL uygulamasına göre ev baskınları sadece Valiliğin emriyle yapılıyor. Vali’nin ‘şüpheli’ gördüğü herkesin evi basılabiliyor ve kimi keyfi uygulamaları sınırlayabilen hakim denetlemesi ortadan kaldırılıyor. İçişleri bakanlığı her iki günde bir basın açıklamasıyla ev baskınlarına dair verileri aktarıyor, ama bu gözaltına alınan kişilerim kimler olduğu, ev hapsinin kimlere ve hangi nedenlerden dolayı verildiğine dair hiçbir bilgi aktarılmıyor.

Verilen mesaj şu: Ülke bir tehditle karşı karşıya ve güvenlik güçleri de yapması gerekeni yapıyor.

POLİSİN KIRMADIĞI KAPI KALMADI

Basına sızan kısmi haberlere bakılırsa polisin olağanüstü derecede keyfi uygulamaları mevcut. ‘Yanlışlıkla’ komşunun evini basma; müşterilerin olduğu lokantalara kaba kuvvetle kapıları kırarak girme ve herkesin üzerine silah doğrultma; onlarca evin kapısını kırma, tüm evleri altüst etme ve evde hiç kimsenin kimliğini bile kontrol etmeden çıkıp gitme... Camileri basma, anahtarı üstünde olan ya da açık olan kapıları dahi parçalama, her yeri altüst etme ve binlerce avro zarar vererek bırakıp gitme… son günlerde sayıları artarak gelen haberler içinde. Burada söz konusu olanın bir şüpheliyi arama, olası bir terör örgütünü engelleme olmadığı çok açık. Yoksa 1800 ev baskınında sadece 200 gözaltı ve 300 ev hapsi nasıl açıklanabilir? Ve bunlar içinde terör örgütü ile doğrudan bağı olan bir avuç insanı geçmez. 300 civarında silah bulunmuş olması önemli, ama bunların da çoğunluğu mahalle çetelerine ait çıkıyor. Ve bunlar için ortada bir delil varsa zaten OHAL’e de gerek yok, çetelere hakim ve savcının izniyle baskın ve gözaltı yapılabilir.
Anlaşılıyor ki, OHAL bir yandan -hükümete yakın bir milletvekilinin belirttiği gibi- ortalığı “temizleme”, diğer yandan ise topluma gözdağı vermeye yönelik. Başka bir açıklama, hiçbir şeyin bulunmadığı, sonunda herhangi bir suçlamanın yapılmadığı, gözaltı hatta kimlik kontrolüne bile ihtiyaç duyulmayan 1300 ev baskını nasıl açıklanabilir?

YÜRÜYÜŞ YASAKLARI  

OHAL kapsamında Paris ve çevresinde valilik tüm gösterileri yasakladı. Haftalar önceden belirlenmiş, çağrısı onlarca örgütün yaptığı gösteriler birden bire yasaklandı. Kadın hakları yürüyüşü, göçmen ve mültecilerle dayanışma yürüyüşü ve BM İklim Zirvesi vesilesiyle yapılması planlanan yürüyüşler yasaklandı. Göçmenlerle dayanışan örgütlerin bir kısmı bu yasağı tanımamış ve çağrı günü sokağa inmişti.

İŞÇİ EYLEMİNE DE OHAL ENGELİ

Ertesi günü 57 yönetici ifade vermek için karakola çağrıldı. Yine terör eylemlerinden önce meydana gelen bir olayda, hava yolu şirketi Air France’dan atılması planlanan binlerce işçinin protesto eylemi sırasında 2 yöneticinin gömleklerinin yırtıldığı gerekçesiyle 5 işçi gözaltına alınmış, işten atılmaları için süreç başlatılmıştı. Geçtiğimiz cuma günü mahkeme bir sendikacıyı işten atmaya karar verdi, ama sendikaların tümü olası böyle bir karara direnecek ve gerekirse greve gideceklerini açıklamalarına rağmen OHAL’den dolayı sokaklara çıkamadılar. Olağan koşullarda mümkün olması çok düşük bir ihtimal olan bu işten atma durumunun, OHAL koşullarında mümkün olduğu böylelikle kesin kanıtlanmış oldu.

‘EYLEM YAPABİLİR’ DİYE EV HAPSİ VERİLDİ!

Diğer taraftan iklim zirvesi vesilesiyle 100’den fazla ülke liderlerinin dünyayı ve çevreyi nasıl kirlettiklerini teşhir edecek yürüyüşün yasaklanmasının ötesinde, çevreci olarak bilinen onlarca militana ev hapsi verildi. Ve hükümet bunu çekinmeden açıklayabiliyor. İçişleri bakanının bizzat verdiği verilere göre de binden fazla “radikal çevreci” de gümrükten geri çevrilmiş. Bu yazının yazıldığı saatlerde Republique Meydanı’nda toplanan binlerce kişiye polis şiddetle saldırmış ve ortalığı dağıtmaya çalışıyordu.
Görüldüğü gibi keyfi uygulamalar giderek yaygınlaşıyor. Hükümet de bunun farkında ve 27 Kasım günü Avrupa Konseyine gönderdiği bir yazıda OHAL süreci boyunca Avrupa İnsan Hakları Beyannamesine uymayacağını, gerektiği yerde çiğneyebileceğini açıkça ifade etti. Böylelikle olası açılacak tüm davaların da önüne geçmiş olacak. Ama tarihsel olarak insan haklarının beşiği diye anılan bu ülkenin yönetimi tarih karşısında nasıl hesap verecek?

RAKAMLARLA PARİS’TE OHAL

Paris’teki İklim Zirvesi OHAL yasakları ve prostolarla başladı. OHAL yasaklarına itiraz eden 174 gösterici gözaltına alındı. Fransız Hükümeti, aynı zamanda 24 çevre örgütünün üyelerine de “evden çıkma yasağı”getirdi. İki gün boyunca devam eden eylemlerde 208 kişi sorgulandı 174 kişi gözaltına alındı.

ÖNCEKİ HABER

‘Küçük şeylerin görkemi başımı döndürüyor’

SONRAKİ HABER

Trelleborg grevi firesiz sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...