30 Kasım 2015 10:55

Seçimler, halk devriminin engellenmesi planının bir parçası

Paylaş

Elif GÖRGÜ

Geçtiğimiz yıl halkın ayaklanarak 30 yıllık ‘tek adam’ rejimini devirmesi ve son olarak da yine halkın eylemleriyle başarısızlığa uğratılan darbe girişimiyle gündeme gelen Batı Afrika ülkesi Burkina Faso’da, dün parlamento ve devlet başkanlığı seçimleri yapıldı. 

17 milyonluk ülkede, 14 başkan adayı ve 81 parti seçimlere katıldı. Sonuçlar henüz netlik kazanmadı. 

Öte yandan son bir yıldır çeşitli ilerici ve demokratik örgütler, yerel örgütlenmeler ve sendikalarla mahalle ve işyerlerinde “direniş komiteleri” kurarak halk eylemini örgütleyen Volta Devrimci Komünist Partisi (PCRV), hiçbir adayın, başta ülkeyi 1960’taki bağımsızlığına kadar sömüren Fransız emperyalizmi ve bugün kıtadaki etkinliğini artırmak için Burkina Faso’daki üslerini kullanan ABD emperyalizminin planlarından bağımsız olmadığı görüşünde. Bu gerekçeyle seçimleri boykot eden PCRV ile seçim süreci ve ülkedeki siyasi gelişmeleri konuştuk. Gazetemizin sorularını yanıtlayan PCRV yöneticisinin ismini, güvenlik sorunu nedeniyle yayımlamıyoruz. 

30 yıl iktidarda kalan Devlet Başkanı Blaise Compaore’nin halk ayaklanmasıyla devrilmesinin ardından ilk seçimler yapıldı. Seçimlere giderken ülkedeki politik atmosfer ne durumdaydı?
Seçimler işçilerin, halkın ve gençliğin demokratik, ekonomik ve sosyal hakları için ayaklanması ile birlikte geldi. 30-31 Ekim 2014’te başlayan halk ayaklanmasıyla ülkede siyasi bir kriz ortaya çıktı. Burjuvazinin çeşitli fraksiyonları arasında bir çatışma söz konusu; örneğin Diktatör Blaise Compaore’in eski rejim partisinin üyeleri, sosyal demokrasiyi temsil eden kesimi ve Fransa, ABD ve Avrupa Birliği gibi emperyalistler tarafından gündeme getirilen geçiş süreci rejiminin gerici partileri arasındaki çatışma bu. Eylül ayında, ordunun bir fraksiyonu, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı iktidarı ele geçirmek için bir darbe yaptı. Ülke gerici bir sivil savaşın eşiğine getirdi. Fakat halk ve gençlerin; demokratik ve devrimci hareketin tüm ülkede günler boyu süren eylemler ve ayaklanmalarıyla, darbe başarısızlığa uğratıldı.  

O yüzden ülkedeki politik atmosfer, seçim sürecine rağmen büyük bir mücadele ruhuna işaret ediyor. İşçi sendikaları grevler örgütlüyor; üniversitelerde, liselerde öğrenciler, köylüler örgütleniyor. 

Seçimlerdeki adaylar kimleri, hangi görüşleri temsil ediyor ve Burkina Faso halkına, emekçilerine vaatleri nelerdi?
Resmi olarak 14 aday vardı. Öne çıkanlar, gerici partilerin ve sosyal demokrasinin adayları oldu. Ayrıca küçük burjuva ve reformist partiler de seçimlere katıldı. Fakat bunların hepsi başta Fransa olmak üzere emperyalist güçlerle bağlantılılar. Hepsi Dünya Bankasının ve Uluslararası Para Fonunun (IMF) dayattığı programı da kabul ediyorlar. Burkina Faso’daki yeni sömürgeciliğe karşı herhangi bir programa sahip değiller. ABD ve Fransa’nın terörizme karşı mücadele bahanesiyle topraklarımızı işgal ettikleri askeri birliklerine ses çıkarmıyorlar. 

Bunlardan biri İlerici Halk Hareketi Lideri Roch Marc Kaboré. 30 yıl süren Blaise Compaoré’nin diktatörlük rejimin sırasında büyük sorumluluklar almış bir isim: Başbakanlık, Meclis Başkanlığı, Demokratik Halk Kongresi (CDP) Başkanlığı; diktatörlük rejiminin partisinin bir çok politik suçlarından, bir çok insanın öldürülmesinden ve yolsuzluk, ulusal kaynakların çok uluslu şirketlere satılması gibi ekonomik suçlarının da sorumluları arasında.  

UPC (Değişim için Birlik) Adayı Zephirin Diabre’ydi. O da 1990’lı yıllarda diktatörlük rejiminde önemli pozisyonlar işgal etmişti. Maliye ve Ekonomi Bakanlığı yaptı. Ardından AREVA’nın, Afrika’da iş yapan Fransız nükleer şirket tekelinin temsilciliği görevini üstlendi. Liberalist, kapitalist sistemi savunduğunu da açık açık söylemiştir. 

“Sankarista”lar adı verilen küçük partilerin zaten bu seçimleri kazanma ihtimali yok. Fakat mecliste bir yer edinme umutları var. 

Sizin de parti olarak içinde bulunduğu ilerici, devrimci güçlerin seçim sürecine yönelik değerlendirmesi ve tutumu nedir? Boykot çağrısı yaptığınızı biliyoruz...
Seçim kampanyası öncesinde ve kampanya sürecinde işçiler siyasi, ekonomik ve sosyal hakları için bir mücadeleyi sürdürdü. Sendikaların, Hayat Pahalılığına Karşı Koalisyonunun, gençlik örgütlerinin, kadın örgütlerinin mücadelesi; siyasi ve ekonomik suçların cezasız kalmasına karşı ve tüm suçluların cezalandırılarak hapse atılması için verilen mücadele, gençliğe istihdam ve halka sağlık hakkı için verilen mücadele sürüyor. 

İlerici hareketlerin pozisyonuna gelirsek; demokratik ve devrimci hareket bu seçimlere işçi sınıfı ve halk açısından bir değişim getirmeyeceğini düşünmektedir. Seçimleri halk ayaklanmasına karşı bir komplo olarak değerlendiriyoruz. Emperyalist devletler ve yerli burjuvazi halkın ve gençliğin devrimci ayaklanmasını durdurmak istemektedir. Bu nedenle, bugün ve gelecek açısından temel çalışma halk ayaklanmasını sürdürmek ve halka iktidarı almak için yürütülecek devrimci mücadelede liderlik ederek örgütlenmeleri daha da güçlendirmek. 

Volta Devrimci Komünist Partisi olarak biz, açıkça devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin boykot edilmesi çağrısı yaptık. Partinin bu devrimci dönemdeki görevi, ayaklanma taktiklerini akıllıca geliştirerek genişlemek ve büyümek. 

Partimiz kampanya sürecinde şu hedeflerle hareket etti: 

*Başta Fransa olmak üzere emperyalizmin gerici komplolarının ve planlarının maskesinin düşürülmesi ve buna karşı mücadele; 

*Seçim illüzyonuna, reformizme ve darbeci hayallere karşı mücadele

*30-31 Ekim halk ayaklanması deneyimini savunmak ve emperyalizme karşı devrimci halk hareketini büyütmek

*İşçi sınıfının ve halkın çeşitli kesimlerinin mücadelesini desteklemek ve örgütlemek; bu birikimi emperyalizmin ve yerli burjuvazinin karşı devrimiyle mücadeleye hazırlık yolunda ilerletmek.  

‘ABD, FRANSIZ EMPERYALİZMİNİN YERİNİ ALMAK İSTİYOR’

Başından beri halk mücadelesine müdahale eden emperyalist güçlerin seçimlerde aldığı pozisyon tam olarak ne oldu?
Fransa, ABD, Avrupa Birliği gibi emperyalistlerin varlığı mevcut. ABD emperyalizmi Burkina Faso’da oldukça etkin. Dinleme merkezleri, askerli birlikleri var. Bunları terörizme karşı mücadele adı altında bulunduruyor. Fakat ABD’nin amacı ülkedeki Fransız emperyalizminin elinde bulundurduğu konumu ele geçirmek, Batı Afrika’daki stratejik pozisyonu bunu gerektiriyor. Bunun dışında maden şirketlerinin ekonomik çıkarları söz konusu. Burkina Faso altın ve yanı sıra bir çok maden açısından zengin. 

ÖNCEKİ HABER

Kösem daha yayımlanmadan RTÜK’e şikayet yağmış

SONRAKİ HABER

ÇÜ İletişim ve Hukuk öğrencileri adalet istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...