26 Kasım 2015 17:39

Dünyanın pratiği: çocuk işçiliği

DİSK-AR’ın yayınladığı Dr. F. Serkan Öngel’in hazırladığı çocuk işçilere ilişkin raporun en çarpıcı noktalarını sizlerle paylaşıyoruz...

Paylaş

Dünyada her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda. Bu çocuk işçiler sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de mahrum kalıyor. Fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılıyor. Çocuk işçiler, ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devam ediyor. DİSK-AR’ın yayınladığı Dr. F. Serkan Öngel’in hazırladığı çocuk işçilere ilişkin raporun en çarpıcı noktalarını sizlerle paylaşıyoruz...

ÜLKE TÜRKİYE, YIL 2012
ÇOCUK İŞÇİ SAYISI 893.000

1999-2006 yılları arasında Türkiye istihdamdaki çocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini kaybetmiştir. 1994-1999 yılları arasında istihdamdan çekilen çocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken,  1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 bin olarak gerçekleşmiştir. 2006-2012 yılları ise çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durduğu ve özellikle tarım kesimindeki artış ile birlikte çocuk işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem olmuştur. 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaşmıştır.

%41’DEN %56’YE ÇIKAN ŞEY
BİLİN BAKALIM NEDİR?

İstihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaşmıştır.  Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana % 41’den % 56’ya çıkmıştır .

129 MİLYON ÇOCUK TARIM SEKTÖRÜNDE
Çocuk işçiliği dünyanın pek çok bölgesinde ortak bir pratik olarak görülüyor. Çocuk işçilerin çok geniş bir kesimi tarım sektöründe. Dünya genelinde çocuk işçilerin % 60’ı yani 129 milyonu tarım sektöründe bulunuyor. Tarım sektörü meslek hastalıkları ve iş kazaları açısından en tehlikeli sektörlerden biri. Aynı zamanda çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinde çalışan çocukların da % 60’ı tarım sektöründedir. Türkiye 2012 verilerine göre 2006 yılından bu yana çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin en yaygın olduğu ücretsiz aile işçisi çocuk işçilerin, toplam çocuk işçiler içerisindeki oranı % 41’den % 46’ya, sayısı ise 362 binden 413 bine yükselmiştir. Toplamda da çocuk işçiliğinin artmasına neden olan 6-14 yaş çocuk işçilerin sayısındaki artıştır.

HEM OKU HEM ÇALIŞ DÖNEMİ: 4+4+4
Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı 2006-2012 yılları arasında % 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükselmiş durumda. Okuyan çocukların 2006 yılında % 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012 yılında bu oran % 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da % 43’den % 50 seviyesine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı % 27’den % 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride % 44’den % 39’a geriledi.

CAN VEREN HER 30 İŞÇİDEN BİRİ ÇOCUK
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2013 yılında yaşamını yitiren 1235 işçinin 59’u çocuk işçidir (18’i 14 yaş ve altı, 41’i 15-17 yaş arası). 2014 yılında bu sayı 54 olarak görülmektedir (19’u 14 yaş ve altı, 35’i 15-17 yaş arası). 2014 yılı için her 100 iş cinayetinden üçü çocuk işçileri bulmuştur. Yani can veren her 30 işçiden yaklaşık birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir (İSİG 2014, İSİG 2015). Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağını söylemek de tahmin de bulunmanın ötesindedir.

YOKSUL ÇOCUK DEDİĞİN...
Türkiye’de çalışan çocukların, çalışma nedenlerinin başında yoksulluk geliyor.  6-17 yaş grubundaki çalışan çocuklar içerisinde okula devam eden çocuklar için %39,3’ü hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak yüzde 24’ü hane halkı gelirine katkıda bulunmak için çalışıyor. Okula devam etmeyen çocuklarda ise hane halkı gelirine katkıda bulunmak için çalışanların oranı % 58,7 seviyesindedir. Okula devam etmeyen ve hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak için çalışan çocukların oranı ise % 18,1’dir. Toplamda çocukların yarısından çoğu ekonomik nedenlerle çalışmaktadır

KAPİTALİZMİN SAATİ GENÇ BEDENLERİ ÖĞÜTÜYOR
Türkiye genelinde ekonomik işlerde çalışan çocukların haftalık ortalama fiili çalışma süreleri son derece yüksek. 6-17 yaş grubundaki çocukların haftalık ortalama fiili çalışma süresi 40 saatti bulurken, bu süre 15-17 yaş grubundaki çocuklar için 45,8 saattir (ortalama haftalık fiili çalışma süresi 6-14 yaş grubundaki çocuklar için 28 saattir). Erkek çocuklar haftada ortalama 43,2 saat çalışırken, kız çocuklar 33 saat çalışmaktadır. Ancak en trajik süreler okula devam etmeyen çocuklar için görülüyor. Haftalık ortalama fiili çalışma süresi okula devam etmeyen çocuklar için haftalık 54,3 saat ile Türkiye ortalamasının üstünde (TÜİK 2013, s.23) .

TÜRKİYE’DE ÇOCUK OLMAK BUNU GEREKTİRİR!
Ücretli, yevmiyeli veya kendi hesabına çalışan çocukların yüzde 52’si 2012 yılında aylık 400 TL’lik bir gelirle çalışmak zorunda (TÜİK 2013, s.41).
Ücretli ya da yevmiyeli olarak çalışan çocukların,
n % 3,4’ü sakatlanma ve yaralanma yaşamıştır
n % 34’ü aşırı yorulmaktadır
n 3’te birine işyerinde yemek verilmemektedir
n % 36’sının haftalık izni yok
n Yıllık ücretli izin % 89 için yoktur.
n Mesleki eğitim için çalışanların oranı %21,7 seviyesindedir (TÜİK 2013, s.60).


MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİNDEN ÇAĞRI:
BİRLİĞİMİZİ KURARSAK HAKKIMIZI ALACAĞIMIZDAN KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN!

Kayseri Meslek Lisesi Öğrencileri
Komitesi

Staj adı altında ucuz emek olarak görülen biz meslek lisesi öğrencileri, yıllardır ülkenin dört bir tarafında imza kampanyaları, eylemler gibi birçok yolla birlikte hak arayışımızı sürdürdük. Bu mücadelenin kısmen bir sonucu olarak 21 Eylül’de Milli Eğitim Bakan Yardımcısı tarafından kurumlara bir yazı gönderildi. Yönetmelik gereği asgari ücretin üçte biri olan staj ücretimizin verilmemesi nedeniyle, meslek lisesinde okuyan ve staj yapmış arkadaşlarımızın açtığı davalar sonucu birçok meslek liseli kardeşimiz davalarını kazanmıştır. MEB tarafından kurumlara gönderilen belge ise, “dava açılmaya sebebiyet vermeden başvuranların parasını ödemeleri” yönünde açıklamada bulunmaktadır. Milli Eğitim böyle bir belge göndermesine rağmen okullarda hala staj konusunda adım atılmamıştır. Meslek lisesi öğrencileri olarak hakkımızı ancak, “Milli Eğitim ve okulların” kıskacını kırarak alacağımızın farkındayız. Staj hakkımızın verilmemesinde okul idareleri kadar, 2014 yılında Kayseri’de bir meslek lisesi öğrencisine staj hakkını istedi diye soruşturmalar açan Milli Eğitim Bakanlığı da sorumludur.

BELGE GÖNDERMEKLE
OLUR MU?

Milli Eğitim Bakanlığı sadece belge gönderip hiç bir denetim yapmamakta, okul idarelerine hiç bir yaptırımda bulunmamaktadır. Bu nedenle Milli Eğitim, biz öğrencilere, “bakın ben belge gönderdim ancak okul idareleri yapmıyor” deme hakkına sahip değildir. Staj adı altında sürdürülen sömürü cehenneminin ilk sorumlusu eğitim sisteminin baş aktörü Milli Eğitim Bakanlığıdır! 2014-2015 Eğitim döneminde okul idareleri biz öğrencilere, staj ücretlerinin verilmemesini Milli Eğitim tarafından gönderilen belgelere dayandığını iddia ederek hakkımızı gasp etmiş ya da Milli Eğitim suçu okul idarelerine atmıştır. Bu oyuna dur diyecek yine biz meslek lisesi öğrencileriyiz.  

MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİ KOMİTELER KURMALI!
Her eğitim döneminde biz meslek lisesi öğrencileri bireysel ya da tek tek okullar olarak hak arama mücadelesinde bulunmamız nedeniyle dağınık ve sonuçlarını takip etme olanağı olmayan bir çalışma içerisine giriyoruz. Meslek liselerinde, ‘staj sömürüsüne hayır’ diyen kardeşlerimizin önce sınıfları olmak üzere okullarında komiteler oluşturmalıdırlar. Bu çalışmamızı geçen sene Kayseri’de yaptık. Bu sene ise tüm meslek lisesi öğrencilerinin mücadelesinin sonuçlarını bir havuzda biriktirmek üzere Kayseri Meslek Lisesi öğrencilerinin ortak komitesini kurduk.

EMEĞİMİZE SAHİP
ÇIKALIM!

Ancak Kayseri’yle sınırlı bir çalışmanın daha az kazanımla sonuçlanacağını düşünmemizden dolayı, Genç Hayat aracılığıyla meslek liselerinin mücadelesini birleştirme çağrısında bulunuyoruz. “Mücadele edince bir şey olmuyor” diyen arkadaşlarımızın Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı açıklamada bizlerin mücadelesinin izlerini görmesini istiyoruz. Mücadele etmediğimiz müddetçe bu devran böyle devam eder. Eğer siyasi, etnik, dini farklılıkları önemsemeden birliğimizi kurarsak hakkımızı alacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın!

 

ÖNCEKİ HABER

Koç gibi sorun: kapitalizm

SONRAKİ HABER

'Biz bu karanlık yolun sonunda doğacak güneşi görüyoruz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...