26 Kasım 2015 17:28

Arkdaşlar; acil bir toplantı yapmamız lazım!

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığı bir hafta önce öğrenci kulüp ve danışmanları olan akademisyenlere bir toplantı çağrısı yaptı. Konumuz ise güvenlik sebebi ile askıya alınan etkinliklerimizdi. 400 üyesi olan kariyer kulüplerinden, ellerinde tabletler iş kadını ve adamı edasıyla toplantıya katılan arkadaşlarımıza, dersinden çıkıp toplantıya yetişmiş akademisyenlerimize ve zatı aliniz Genç Demokrat Hukukçular Kulübü’nü temsilen katılan bana kadar renkli bir profil toplamımız vardı.

Paylaş

Elif ERGİN
İstanbul Üniversitesi

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığı bir hafta önce öğrenci kulüp ve danışmanları olan akademisyenlere bir toplantı çağrısı yaptı. Konumuz ise güvenlik sebebi ile askıya alınan etkinliklerimizdi. 400 üyesi olan kariyer kulüplerinden, ellerinde tabletler iş kadını ve adamı edasıyla toplantıya katılan arkadaşlarımıza, dersinden çıkıp toplantıya yetişmiş akademisyenlerimize ve zatı aliniz Genç Demokrat Hukukçular Kulübü’nü temsilen katılan bana kadar renkli bir profil toplamımız vardı.
UFUKTA DEKAN GÖZÜKTÜ
Yüksek lisans dersleri için ayrılan bir amfiye geçip oturduk. Akademisyen ve öğrenciler olarak aynı sıralara. Beş on dakika geçmedi ki ufukta dekan Adem Sözüer gözüktü. Yanında iki dirhem bir çekirdek memurları, fakülte sekreteri ile birlikte. Adem Hoca geldi oturdu kürsüye... ‘Evet kulüpleri ve sorunları konuşmak için toplandık. Anlatın bakalım sırayla’ diye en önde oturan Uluslararası Hukuk Kulübü’nden başlattı söz sırasını. Aşağı yukarı tüm arkadaşlarımız ortak taleplerimizi dile getirdi; yerimiz yok, ödeneğimiz yok, ‘etkinliklerinizi 30 gün önceden bildirin diyorsunuz bu bizim için imkansız’, yasakladığınız amfi 7’nin kullanımı mevcut hali ile korunsun... vb talepler sıralanmaya başladı.
Ama bir sıkıntı var. Toplantıya davet edildiğimiz gerekçe konuşulmuyor, dekan sözü oralara hiç getirmiyor, saat de ilerliyor... Arasının dekan ve üniversite yönetimi ile iyi olmadığını bildiğimiz, demokratik üniversite konuşalım desek aklımıza gelen ilk isim, başımız sıkışsa yanına koştuğumuz hocalarımızdan Cemil Ozansü dayanamadı ve toplantı gerekçesi üzerine de konuşup konuşmayacağımızı sordu Adem Sözüer’e. Erdoğan’ın miting konuşmalarını hatırlatan bir üslupla konuşmaya devam ediyor dekanımız. Bir dinleseniz dersiniz ki ‘Ne nankör kulüplersiniz siz. Bu adam daha ne yapsın size? Ondan demokratiği, ondan iyisi, ondan eni var mı bu ülkede?’ Gerçek ise okulun içinden çıkmayan otomatik silahlı özel timler, FBI ajanı havası ile dolaşan ÖGB’ler, acaba bu ismi çağırsak, kulüp etkinliğimiz güvenlik sebebiyle yasaklanır mı çekincesi ile oradan oraya koşan kulüpler...
PERHİZ VE LAHANA TURŞUSU HİKAYESİ
Sonunda söz bizim kulübümüze geldi. Davete riayet ettik bir kere. ‘Hocam siz çıktığınız tartışma programlarında ne kadar özgürlükçü biri olduğunuzu anlatıyorsunuz, girdiğiniz derslerde iç güvenlik paketine karşı olduğunuzu söylüyorsunuz peki koridordaki polisleri nasıl açıklıyorsunuz?’ Sorumuzu gülümseme ile dinledi. Sanki ‘hadi evladım daha işimiz var bunları dinleyemeyiz sözünü bitir’ der gibi. ‘Suç ve Ceza Film Festivali’nin okulumuzda gerçekleştirilmesi ile övünüyorsunuz. Peki oraya gelen uluslararası katılımcılar şu bizim fakültenin demirbaşı haline gelen özel timleri, göz altıları görse ne der? Bahsettiğiniz prestij kalır mı ortada?’ Diyorum aynı gülümseme Adem hocanın yüzünde. Devam ediyorum içimden ‘sabır’ çekerek. ‘Hocam, 30 gün önceden bildirim yapın diyorsunuz ama biz organizasyon şirketi değil öğrenci kulübüyüz’ diye devam ediyorum. En azından diğer kulüplerden gelen arkadaşlarım onaylarcasına baş sallıyor. Tamam diyorum tepki verebileceği bir konu buldum buradan devam etmem lazım.
SAKINCA MI? O DA NE?
‘Bildirim yapsak da hangi isimlerin sakıncalı olup olmayacağını bilmiyoruz. Bari liste verin de ona göre çağıralım’ diye nüktedan konuşuyorum. Orda lafa giriyor artık, ‘Ne sakıncası kızım, nereden çıkardın sakıncayı sakınca yok güvenlik sebebi var’ diyor. Akademisyenler de tartışmaya katılıyor bizim lehimize. Sakıncayı okul yönetiminin ifade özgürlüğümüzü kısıtlamasından çıkardığımı söyleme imkanını bana tanımadan toplantıyı bitiriyor Adem Sözüer. Toplantı kritiği yaparak çıkıyoruz okuldan.
Bu sayfada kulüpler olarak yaptığımız ortak açıklamayı ve kulüp danışmanı hocalarımızın ortak imzaladıkları metni okuyunca anlatmaya çalıştığım toplantı zihninizde daha net canlanır umarım.


KULÜPLERİN ÇAĞRISI

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi bu dönem yasaklarla anılıyor. Fakültemizin koridorları kulüplerin etkinliklerine değil, ellerinde silahları ile koşan özel timlere sahne oluyor. Oysa üniversitenin düşünce ve ifade özgürlüğünün ortamı olması gerekir. Bizim fakültemizin dekanı Adem Sözüer’e sorsanız aynı şeyi o da söyleyecektir. Ama ne hikmetse okulun içine polisleri sokmakta, ‘duvarlarda afiş görmek istemiyorum’ diyerek özel güvenlik ekiplerini öğrencilerin üzerine salmakta bir beis görmüyor.
Her gün bahçede, koridorda polis görmekten hepimiz bıkmadık mı? Eğitim hakkımız elimizden alınıyor. Demokratik bir ortamda ders almaktan, fikirlerimizi özgürce ifade etmekten çok uzak durumdayız. Bizler özgürce etkinlikler yapmak, tartışmalar örgütlemek, bahçeyi müziğimizle donatmak istiyoruz. Ancak fakülte dekanı Sözüer’in ‘YASAK’ duvarı yapmak istediklerimize geçit vermiyor.
Bu okulda kulüpler olarak epey sıkıntımız var; odalarımızın olmamasından, yeterli desteği okuldan görmemize kadar uzun bir liste yapabiliriz. Şimdi bu sıkıntılarımıza bir yenisi daha eklendi: ‘YASAK’ Biz aşağıda imzası bulunan kulüpler olarak İÜHF dekanı Adem Sözüer’in polisleri fakültemize sokmaktan vazgeçmesini ve fakültemizde düşünce ve ifade özgürlüğünün olduğu bir ortam tesis edilmesini
Genç Demokrat Hukukçular Kulübü
Toplumcu Hukukçular Kulübü
Özgür Düşünce ve Hukuk kulübü
Mezopotamya Kültür Kulübü
Hukuk ve Dayanışma Kulübü


AKADEMİSYENLERİN AÇIKLAMASI

Sayın Rektör Prof. Ak ve Sayın Dekan Prof. Sözüer,
Son haftalarda İstanbul Üniversitesinde hükümet kuvvetlerinin giderek yoğunlaşan şiddet gösterileri, anayasada tanımlanmış üniversite özerkliğini ortadan kaldıracak düzeye ulaşmıştır. Üniversitede yapılan panellerin durdurulması, üniversite öğrencileri tarafından yapılan afişleme faaliyetlerinin engellenmesi ve üniversite öğrencilerinin polis marifetiyle kelepçelenerek gözaltına alınması ve benzeri uygulamalar üniversitede özgürlüğün ortadan kaldırılmasını sonuçlamıştır.
Halbuki halen yürürlükte bulunan, askıya alınmamış olan ve geçerliğini sağlamaya her türden idarenin memur olduğu Anayasamız gereğince, üniversiteler hükümet kuvvetlerinin doğrudan tasarrufu altında bulunmayan özerk kamu kuruluşlarıdır. Yine Anayasa gereğince öğretim elemanları ve öğrenciler siyasetle uğraşmaya hak sahip oldukları gibi, tarihsel olarak da bununla mükelleftirler. Hükümet kuvvetlerinin üniversiteye siyaset yasağı koymaya çalışması ve polis marifetiyle üniversite gençliğini tedhiş etmesi kabul edilemez.
Üniversite Rektörü ve Hukuk Fakültesi Dekanına çağrıda bulunuyoruz. Biriniz Prof. Sıddık Sami Onar’ın, diğeriniz ise Prof. Naci Şensoy’un makamlarında oturuyorsunuz. Selefleriniz bizzat tartaklanmayı dahi göze alarak, üniversite özerkliğini ve polise mahrum tutulmuş üniversiter sahayı inşa etmeye çaba sarf ettiler. Siz ise, ihtimamdan uzak tasarruflarınızla üniversiteyi inşa eden özelliği, yani herhangi bir tabunun varlığını kabul etmeksizin hür bir biçimde cereyanı beklenen üniversite özgürlüğü ve özerkliğini, emniyet kuvvetlerinin hoyrat muamelelerine terk ediyorsunuz. Bu yanlıştır! Üniversitenin özerkliğini ve özgürlüğünü korumak önce sizlerin mükellefiyetinizdedir. Usulî düzenlemeler bahane edilerek bir özgürlüğün esasına dokunmaya çalışılmasını kabul edecek olursanız, sizler de bir mensubu olduğunuz üniversiteye sırtınızı dönmüş ve üniversiteli kimliğinizi inkar etmiş olacaksınız.
Bu yanlıştan dönmenizi ve üniversiteyi anayasada tanımlanan sınırları dahilinde savunmanızı önemle talep ediyoruz.

Hukuk Fakültesi Öğrenci Kulüpleri
Danışmanları Doç. Dr. Sevtap Metin
Yard. Doç. Dr. Ülker Yükselbaba
Yard. Doç. Dr. EbruKayabaş
Dr. Mehmet Cemil Ozansü
Dr. İzzet Mert Ertan Dr. Barkın Asal

ÖNCEKİ HABER

Senin oyun senin üniversiten

SONRAKİ HABER

Rektörün tövbesi öğrenciyi görene kadar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...