Senin oyun senin üniversiten

Genç Hayat Grubu
Yaşar Üniversitesi
İzmir

Yaşar Üniversitesi’nde geçtiğimiz hafta temsilci seçimleri için internet üzerinden oy kullanma günleri başladı. İki yılda bir olan seçimler, öğrencilerin seçime katılımını arttırmak için getirilen üç tur baraj uygulaması ile gerçekleşiyor. Bugüne kadar katılımın yüksek seviyelere ulaşmadığını, hatta bir önceki konseyin 5000’e yakın öğrencinin olduğu okulda toplam 200 oyla seçildiğini bu seneki adaylardan duyduk ve biliyoruz. Hatta yine aynı seçimlerde bölümün tek adayı olan bir arkadaşın, bölümden  kendisi dâhil kimsenin oy kullanmaması üzerine komik bir şekilde seçilemediğini de biliyoruz. Seçimleri, etkisini ve okuldaki sorunları aday olan Hukuk Fakültesi öğrencisi Berk Özşenoğulları, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Buse Aksoy ve Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Ozan Karabay ile konuştuk.
Öğrenci temsilciliğine aday olmaya nasıl karar verdiklerini soruyoruz önce.
Berk, olumsuz gördüğü şeyleri düzeltmek ve çaba harcamak istediği için aday olmuş. İsteği yönetim ile öğrenciler arasında köprü olabilmek. Buse ise okulda neler olduğundan, birçok öğrencinin haberdar olmadığını ve bunu değiştirmek istediğini söylüyor. Ozan diğerlerinden biraz daha farklı düşünüyor. Arkadaşlarımın sorunlarını onlarla birlikte tartışmak, çözmek ve konseyin gerçekten öğrencileri temsil etmesi için aday olduğunu söylüyor.
NEDİR BU SORUNLAR?
Üç arkadaşımız da sorunlar deyince bize de sormak düşüyor nedir bu sorunlar diye.
Berk topluluk ve kulüplerin yaşadığı sıkıntılardan, bütçe alamamaktan ve bürokratik engellerden yakınıyor. Zaman zaman etkinlik isimlerine bile müdahale edildiğini anlatıyor. Ozan YÖK’ün vakıf üniversiteleri yönetimleriyle tartışmak için hazırladığı taslağın çok ciddi sıkıntılar yaratacağını düşünüyor.
Buse ise şöyle ifade ediyor kendini: “Vize haftası, adeta öğrencileri çıldırtmış durumda. Onun dışında öğrencilerin ÖSYM’den kazandıkları bursu, okul tarafından kaybedebilecek olması. Benim sınava girerek aldığım bursu, neden her sene kaybetme olasılığım var ki?”
BİZE GÖRE ÖĞRENCİ KONSEYİ...
Üç arkadaşımızın da bir seçim kampanyası yürütmediğini ancak katılımı arttırmak üzere hareket ettiklerini öğreniyoruz. Öğrenci konseylerinin nasıl yerler olması gerektiği sorumuzla sohbetimize devam ediyoruz.
Buse, öğrenci konseylerinin güvenilirliğin yanı sıra öğrenciyi temsil eden bir yerden uzaklaşmaması gerektiğini düşünüyor. Somut sorunlar yerine, kimsenin ilgilenmediği sözde sorunlarla ilgilenmemesi gerektiğini belirtiyor.
Ozan’ın fikri ise öğrenci konseylerinin baskı altında kalmamak için bağımsız yerler olması gerektiği yönünde. Berk işleyebilen bir mekanizma olması gerektiğini düşünüyor öğrenci konseylerinin. ‘Kağıt üzerinde seçilmiş 7 kişiden oluşmak yerine alt çalışma gruplarının olması ve bunları işletebilir olması gerekir.’ diyerek ekliyor; ‘bağımsız ama üniversite yönetimlerini de silmeyen bir çalışma içinde olması lazım’.
YASOS’UN DA SÖZÜ VAR
Aday arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetin ardından, Yaşar Üniversitesi’nin en etkin topluluklarından biri olun YASOS yani Sosyal Sorumluluk Topluluğu ile de seçimler üzerine konuşuyoruz. YASOS’un yönetim kurulu ise Öğrenci konseyinin okuldaki düzenlemelerde, çalışmalarda topluluklarla beraber çalışmasını bekliyoruz. Diyor. Hep beraber daha iyi bir üniversite için çalışma fikrini desteklediklerini de belirtiyorlar.
ADAY ARKADAŞLARIMIZA HATIRLATMA
Yazımızı bitirirken biz de birkaç söz söylemek istiyoruz.
Önceki konseyin, yeni aday olan arkadaşları baskı altına almak amacıyla hangi partili olduğunu sorma, ithamlarda bulunma ve engelleme gibi çalışmalara girdiğini duymuştuk. Bu tür çalışmalar yerine öğrencilerin gerçek temsilci olmak için çalışmak ve sorunların üzerine gitmenin daha yararlı olduğunu, konseyi kariyer basamakları gibi görüp kullanan arkadaşlara hatırlatmak faydalı olacak. Bir sonraki sayıda gerçekleşmiş olacak olan seçimlerimizin değerlendirmesi ile görüşmek üzere.