26 Kasım 2015 17:05

Geleceğimiz için hangimiz umutluyuz?

AKP’li Denizli Büyükşehir Belediyesi bu hafta içi su ücretlerine %25 zam yaptığını açıkladı. Ondan bir gün önce de 80 kuruş olan ekmek Denizli genelinde 1 lira oldu. E peki biz şimdi ne anladık bu asgari ücretin arttırılmasından? Atölyede evlilik planı yapan arkadaşlarım var ama bu ücretle ev geçindirilemeyeceğinden kaynaklı planlarını ertelediler.

Paylaş

Halit DEMİR
Hilmi MIYNAT
Denizli

1 Kasım seçimleri hem seçimlerden önce yaşanan çatışma ve katliamları ile hem de seçim sonuçlarının ardından oluşan tablonun ardından AKP’nin ön plana çıkardığı ekonomik vaatler ile birlikte tartışılmaya devam ediyor. Kendisi de genç bir işçi olan Mehmet ile konuştuk biz de bu tartışmaları. Mehmet, Denizli’de bir otomotiv atölyesinde çalışıyor.
Genç bir işçinin günü nasıl geçer diye soruyoruz Mehmet’e. O da başlıyor anlatmaya; “Ben her sabah 6:30’da kalkıyorum. Babam da bir tekstil fabrikasında çalışıyor. Sabah birlikte kahvaltı yaptıktan sonra ayrılıyoruz. 08.00’da başlayan iş ile birlikte yorucu gün başlamış oluyor; akşam 19.00’a kadar. 19.00’dan sonra eve gidiyorum. Duş aldıktan sonra yemek yiyor; televizyona dahi bakamadan uyumaya gidiyorum. Evdekiler ile sadece yemek zamanında  birlikte olabiliyoruz. Haftanın altı günü pazar gününü beklemek ile geçiyor” diyor.
‘Peki çalışma koşulları?’ diye sorduğumuzda, “Bizim atölyede toplam 25 kişi çalışıyor. Neredeyse hepimiz yirmili yaşlardayız. Ben asgari ücret alıyorum. 11 saat çalıştığım halde açlık sınırının altında bir ücret alıyorum. Bu ağır koşullarda böyle bir ücret ile çalışmak, işi psikolojik açıdan daha da ağırlaştırıyor. Metal işi, ağır çalışma koşullarına sahip. Koşulların getirdiği yorgunluk atölyede sık sık iş kazalarının yaşanmasına sebep oluyor. Bizim atölyede durum öyle bir sıradanlaştı ki basit yaralanmalar atölyenin rutini oldu. Havalar soğumaya başladı. İş yerinde patronun ofisi hariç hiçbir ısıtıcı yok. Bir kaç defa patrona konu ile ilgili şikayetlerimizi dile getirdik ama değişen hiçbir şey olmadı” diyor.
KAŞIKLA VERİP KEPÇEYLE
GERİ ALIYORLAR

AKP’nin seçim kampanyası boyunca vaatleri arasında yer alan asgari ücretin 1300 lira olacağı konusunun iş yerinde nasıl tartışıldığını soruyoruz Mehmet’e. “Elbette herkesin paraya ihtiyacı olduğu bir dönemdeyiz. Bence asgari ücretin yükseltilmesi olumlu bir şey. Ama bunun yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kira, gıda, ulaşım, giyim masraflarını ortaya koyduğumuzda elimizde bir şey kalmıyor. Zaten açlık sınırı 1300 lira! Ağır bir işte çalışıyoruz fakat aldığımız ücret açlık sınırının altında. Asgari ücretin arttırılması konusu bizim iş yerinde de çokça tartışılmıştı. AKP’li, CHP’li ve MHP’li arkadaşlar bu uygulamanın bir an evvel gerçekleşmesini bekliyor ama ben bu durumun bir değişiklik yaratacağını düşünmüyorum. Çünkü hükümet yapacağı zammı bile bizden çıkarıyor. AKP’li Denizli Büyükşehir Belediyesi bu hafta içi su ücretlerine %25 zam yaptığını açıkladı. Ondan bir gün önce de 80 kuruş olan ekmek Denizli genelinde 1 lira oldu. E peki biz şimdi ne anladık bu asgari ücretin arttırılmasından? Atölyede evlilik planı yapan arkadaşlarım var ama bu ücretle ev geçindirilemeyeceğinden kaynaklı planlarını ertelediler. Ben de dışarıdan kamu yönetimi bölümü okuyorum; amacım okulu bitirip memur olmak. Çünkü bu koşullarda geleceğe dair plan yapılmaz” diyor.
ZOR DA OLSA...
Mehmet’e son olarak  kendisi gibi genç işçi arkadaşlarına ne söylemek istersin dediğimizde Mehmet ; “Bu sorun sadece benim değil, çalışan bütün işçi kardeşlerimin sorunudur. Geleceğe yönelik hagimiz umutluyuz ki? Bu koşullarda hangimiz geleceğin bizim için çok güzel olacağını iddia edebilir? İşçiler kendi ihtiyaçları etrafında birleşmeli. Bursa’da işçiler birleşince neler yapabileceklerini göstermediler mi? Bu koşullarda çok zor ama geleceğe umutla bakmak lazım” diyerek sonlandırıyor sözlerini.


HİÇBİR PATRON SAMİMİ OLAMAZ
Çokça tartışılan bir diğer konuyu konuşuyoruz; Ali Koç’un G20’deki konuşmasında söyledikleri. “Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir, ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum.” Bu sözleri samimi bulup bulmadığını soruyoruz Mehmet’e. “Eğer samimiyse işçilerine yönelik bu saldırgan tutumları neden sergiliyorlar? Metal işçilerinin eylemlerinin olduğu dönemde Koç’ların sahip olduğu Ford’da, Arçelik’te neden işçileri kapı önüne koyuyorlar? Ali Koç, İstanbul’da bulunan Divan Otel’in sahibi değil mi? Neden onlarca işçisini işten çıkardı? Ben bunları samimi bulmuyorum. Ben hiçbir patronun samimi olduğunu düşünmüyorum. Kışın soğukta kar eldiveni ile çalışıyoruz. Kaç defa söyledik patrona üşüyoruz diye. Oraya takacağı bir ısıtma sistemi 1 günlük kazandığı para bile değil; onlar için işçiye verilen her kuruş milyon lira değerinde” diyor.

ÖNCEKİ HABER

İki kardeş, iki genç işçi

SONRAKİ HABER

Anıları yaşasın diye...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...