19 Kasım 2015 00:59

'Başkanlık istikrar getirmez, Türkiye'yi otoriterliğe götürür'

Yrd. Doç. Yunus Sözen, AKP’nin önerdiği başkanlık sisteminden demokratik bir anlayış çıkmayacağına dikkat çekerek, 'Bu da, demokratik olmayan bir başkanlık sisteminin tercih edileceğini gösterdiği gibi, aslında Türkiye’ye uyan otoriter rejimdir demek oluyor' dedi.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

AKP, 7 Haziran seçimlerine giderken, başkanlık sistemine seçim beyannamesinde yer verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı mitinglerde başkanlık için 400 vekil isteğini ısrarla dile getiriyordu. Buna karşı HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ çıkışıyla birlikte, başkanlığa karşı bir kampanya yürüttü. 1 Kasım seçimine gidildiğinde ise AKP ‘başkanlık’ isteğine beyannamesinde yer verdi. Seçim döneminde dillendirilmeyen başkanlık sistemi, AKP’nin tekrar iktidar olmasıyla, yeniden gündeme getirildi. Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin görüştüğümüz Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Yunus Sözen, AKP’nin önerdiği başkanlık sisteminin Türkiye’yi daha da otoriterleştireceğine dikkat çekerek, “Eğer demokrasi ve büyüme istiyorsanız, daha az riskli çözümü, başkanlık sistemi değil, demokratik bir seçim sistemi ve partiler yasasıyla güçlendirilmiş bir parlamenter sistem” dedi. Sözen sorularımızı yanıtladı.

1 Kasım seçiminden hemen sonra tekrar başkanlık sisteminin gündeme getirilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Başkanlık sistemi tartışmasının tekrar ortaya çıkmasının nedeni AKP’nin seçim başarısı. Ancak AKP tek başına anayasayı değiştirecek ya da referanduma götürebilecek bir koltuk sayısı elde edemediği için şu anda sadece isteklerini dillendirdikleri söylenebilir. Tabii halen iki şekilde AKP başkanlık sistemi amacına ulaşabilir. İlk olarak, AKP bu seçimlerle hakim parti konumunu pekiştirdiği için bir güç algısı yaratmayı başardı, bu diğer partileri kendisiyle anlaşmaya veya bir pazarlığa girmeye ikna etmeye yetebilir. Bu konuda, HDP ve MHP kurmaylarını takip etmekte fayda var. İkincisi, muhalefet partilerinden 330 sandalyeyi bulabilecek kadar transfer yapmaya çalışabilir. Bu ihtimallere ve siyasal rejimdeki kuvvetli kişiselleşmeye rağmen, ben şu andaki AKP yöneticilerinin, kendilerinden cumhurbaşkanlığına doğru bir yetki devrine kolay kolay yanaşmayacaklarını düşünüyorum. Kısaca, anayasa bu konuda büyük ihtimalle değişmeyecek ve Türkiye anayasal olarak başkanlık sistemine geçmeyecek, sadece bir suredir gördüğümüz gibi anayasal sınırlar zorlanmaya devam edecek.
 
‘TÜRKİYE’Yİ DAHA DA OTORİTERLEŞTİRECEK’

AKP ve Saray’dan başkanlıkla ilgili yapılan açıklamalarda, başkanlık sisteminin siyasi istikrar getireceği ve Türkiye’ye uygun olduğu ifade edildi. Buna dair neler diyeceksiniz?
Hem siyasi istikrar bakımından hem de ekonomik performans acısından başkanlık sistemleri parlamenter sistemlere göre daha riskli sistemler. Başkanlık sisteminin demokratik istikrar veya yüksek ekonomik performansa yol açtığı sonucuna ulasan istatistiksel veya karsılaştırmalı tarihsel bir bulgu yok, oysa tam tersi yani parlamenter sistemin daha başarılı olduğuna dair birçok çalışma var. Tabii, Türkiye’nin bugünkü hükümet sistemi, halkoyuyla seçilen cumhurbaşkanının yetkileri sınırlı olduğu için, güç meşruiyet dengesini iyi kurmadığından, güçlüleri anayasal sınırları ihlal etmeye yönlendirebilecek sıkıntılı bir sistem. Ama bu sorunun, eğer demokrasi ve büyüme istiyorsanız, daha az riskli çözümü, başkanlık sistemi değil, demokratik bir seçim sistemi ve partiler yasasıyla güçlendirilmiş bir parlamenter sistem.
Türkiye’ye uygunluk konusuysa çok sorunlu bir konu. Örneğin başkanlık sisteminin en önemli demokratik özelliği, yasama ve yürütme ayrılığından dolayı denge fren mekanizmasının daha kuvvetli olması. Ama başkanlık sisteminin bu özelliğinin Türkiye’ye uygun olduğu iddiasının dayanağı olması çok düşük ihtimal, çünkü parlamenter sistemdeki denge fren mekanizmalarını iyice zayıflatan bir partiden başkanlık sistemi teklifi geliyor. Tahminen, başkanlık sisteminde yürütmenin başının doğrudan seçilmesi, her istediğini yapabilecek çok güçlü bir kişi algısı uyandırması, koalisyon olmaması gibi konulardan dolayı başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygun olduğu iddia ediliyor. Bu da, demokratik olmayan bir başkanlık sisteminin tercih edileceğini gösterdiği gibi, aslında Türkiye’ye uyan otoriter rejimdir demek oluyor. En önemlisi de, ancak siyasal kurumları demokratik bir şekilde düzenlerseniz, siyasal aktörler demokratik davranış kalıplarını geliştirebilir. Eğer siyasette gördüğümüz hiyerarşik, lider kültüne dayanan, eşitlik düşmanı pratiklere bakarak, Türkiye’ye uyan otoriterliktir dersek sürekli otoriterliği yeniden üretmiş oluruz. Halbuki bu demokrasi-dışı davranış kalıplarının bir sebebi de, siyasal kurumların ve yasaların otoriter şekillerde düzenlenmiş olması.

ÖNCEKİ HABER

'Yerli ve milli' ıslıklar

SONRAKİ HABER

ÖSYM Şırnak’ta OHAL ilan etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa