16 Kasım 2015 00:54

'Beyaz Toros' davalarındaki yargılamalar: ‘Organize’ beraat kararları veriliyor

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Ankara

Nezir Tekçi, Musa Çitil, Görümlü ve son olarak da 21 “faili meçhul” cinayete ilişkin açılan Cizre JİTEM davası beraat kararıyla kapatıldı. Bir bir “faili meçhul” hale getirilmek istenen “Beyaz Toros” cinayetlerindeki yargılama süreçlerini, yargının ve devletin “yüzleşememe” tutumunu Avukat Özcan Algül ile konuştuk. Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Dava Takip Komisyonu üyesi olan Avukat Algül, iktidara geldiği ilk yıllarda “faili meçhul” cinayetlerle yüzleşme iddiasında olan AKP’nin Çözüm Sürecindeki samimiyetsizliğinin davalara da yansıdığına vurgu yaptı. Bugün yargı eliyle 1990’lı yıllarda devletin halka karşı işlediği suçların üzerinin örtülmek istendiğine dikkat çeken Algül, bu tutumun ilk emaresinin “güvenlik” gerekçesiyle dava dosyalarının başka illere taşınması olduğunu söyledi. Algül, yargılama süreçlerinin sonunda da organize bir biçimde sanıkların beraat ettirildiğini belirtti.

‘DEVLET ERGENEKON SANIKLARIYLA ANLAŞTI’

“Cizre JİTEM” davasında tüm sanıklara verilen beraat kararının devam eden davaların seyrinin ne olacağını gösterdiğini de belirten Algül, bu davaların çözüm sürecinde hakikatle yüzleşme davaları olarak ortaya koyulduğunu söyleyerek “O dönem savcılarla hukukçular ortak bir çalışma yürüttü. Mezarlar ortaya çıkarıldı. Bu Kürt halkıyla bir barış projesiydi. Başta böyle başladı. Devlet kendisini Kürtlere affettirecekti. Zamanla asıl niyetin ne olduğu anlaşıldı” dedi. “Faili meçhul” cinayetler ve JİTEM’in yapısına ilişkin pek çok ayrıntının ortaya çıktığı Ergenekon davalarının da beraatle sonuçlanmasına dikkat çeken Algül, şunları söyledi: “AKP’nin çözüm sürecindeki samimiyetsizliği açığa çıktı. Bu tutum davalara da aynen yansıdı. Ergenekon davalarından yargılananlar serbest bırakıldı ve devlet bu kişilerle anlaştı. Devlet anlaştıktan sonra bütün mahkemelerde beraat kararı verilmeye başlandı. Mahkemelerde tutuklu sanıklar tek tek serbest bırakıldı. Gizli tanıklar bir anda ifadelerini değiştirmeye başladı. Ve en önemli nokta, davalar başka illere nakledildi. Davalar İç Anadolu Bölgesi’ne kaçırılarak, takipsiz bırakılmaya, unutturulmaya çalışıldı” dedi. Başbakan Davutoğlu’nun 1 Kasım seçimleri öncesinde halka gözdağı olarak hatırlattığı Beyaz Toros’ların bugün de varlığını devam ettirdiğine dikkat çeken Algül, “AKP en ufak bir anlaşmazlıkta beyaz torosların yeniden çıkabileceğini söyleyerek halkı korkutup, sindirmeye çalışıyorlar” dedi.

CEZASIZLIĞA KARŞI ‘KAMUOYU BASKISI’ ÇAĞRISI

Temizöz davasının da beraat kararıyla sonuçlanacağının ilk sinyalinin Eskişehir’e nakledilmesi olduğunu söyleyen Algül, daha sonra tanıkların ifadelerini geri çektiğini, maddi gerçeklere ulaşılması için mahkemenin hiçbir çaba sarf etmediğini ve bir iki celse sonra sanıklar hakkında beraat istendiğini vurguladı. Organize bir biçimde sanıkların beraat ettirildiğini kaydeden Algül,  “Bu mantık Nezir Tekçi davasında da, Çaldıran davasında da aynen işledi. Böylece davaların ne kadar siyasi ve ne kadar göstermelik olduğunu biz de gördük” diye konuştu.

Devletin cezasızlık politikasını aşmak için  daha fazla kamuoyu oluşturulması gerektiğinin altını çizen Algül, kamuoyuyla bu davaların üzerine gitmek gerektiğini bildirdi. Algül, “Davalarda sadece avukatlar değil toplumun tamamının duyarlı olması, davalarda etkin rol alması gerekiyor” çağrısında bulundu.

‘CİNAYETLER DEVLETTEN BAĞIMSIZ DEĞİL’

Avukat Algül, geçtiğimiz hafta Ankara’da görülen Musa Anter davasına da değindi. Musa Anter cinayeti davasının faili meçhul davalarda önemli bir noktada olduğunu kaydeden Algül, “Somut olarak katılan vekillerin onlarca talebi var; tanıkların dinlenmesi talebi var. hiçbiri kabul edilmiyor ve her celse erteleniyor. En önemli husus olan tanıkların dinlenmesi bir türlü yapılmıyor” dedi. Musa Anter davasının siyasi bir dava olduğunu, ama bir tetikçinin gerçekleştirdiği herhangi bir cinayetmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını aktaran Algül, şöyle devam etti: “Musa Anter cinayeti devletin cinayetidir. Davada bir kişi tutuklu. Sanık Albay Savaş Gevrekçi hiçbir gerekçe olmaksızın tutuksuz yargılanıyor. Son duruşmada Gevrekçi’nin avukatı da ‘Benim müvekkilim istihbaratla alakası olmayan sıradan bir kişidir’ dedi. Bunların hepsi bir organizyonun ürünü. Devletten bağımsız bir tarafı yok. JİTEM denilen örgütlenmenin ürünü. Tetikçi olarak birini kullanmış, ancak asıl suçlulara ulaşamıyoruz.” Mahkemenin asıl suçlulara ulaşılmasını enggellediğine de dikkat çeken Algül, “İtirafçı Abdülkadir Aygan dinledilmediği gibi, bütün ara kararlar ‘Abdülkadir Aygan dinlensin, ondan sonra karar vereyim’ denilerek reddediliyor. Tanık ya dinlenmeyecek, dinlenirse de gerek görülmeyerek taleplerimiz reddedilecek. Bu davaların hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Bu nedenle davalarla ilgili olumlu bir konuşma yapamıyoruz” diye devam etti.

DEVAM EDEN DAVALAR

İç Anadolu Bölgesi'ne nakledilen ve hala devam eden “faili meçhul” cinayet  davaları ise şöyle: 

FAİLLİ MEÇHULLER DAVASI-ÖLDÜRÜLEN KÜRT İŞ ADAMLARI: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın’ın 1993’te öldürülmesinin soruşturması ile başlayan ve birçok faili meçhul cinayetin dahil edildiği davada, Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, eski Özel Harekat Polisleri Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Seyfettin Lap, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Uğur Şahin ve Alper Tekdemir, “Cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan yargılanıyor. 2011’de tekrar yapılan suç duyurusu ile başlayan davada, savcı 16 Mayıs 2014’te duruşmada verdiği mütalaada sanıkların tamamının duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti ve Çarkın’ın tahliyesini istedi. Gerekçe olarak dosyadaki delillerin soyut olduğunu ve sadece Çarkın’ın ifadelerine dayandığını gösterdi. Mahkeme mütalaaya uydu ve dosyada tutuklu sanık kalmadı. Ayrıca tüm sanıklar hakkında duruşmalardan vareste kararı verildi. Ayhan Çarkın’ın akli dengesinin yerinde olduğuna ilişkin rapor dosyaya girdi. İtiraz üzerine mahkeme heyeti Ağar hakkındaki vareste kararını kaldırdı. Duruşma 20 Kasım 2015 tarihinde görülecek.  

GAZETECİ YAZAR MUSA ANTER (APÊ MUSA) DAVASI: 1992 tarihinde Kültür ve Sanat Festivaline katılmak üzere geldiği Diyarbakır'da uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilen gazeteci, yazar Musa Anter cinayetiyle ilgili açılan dava uzun süre Diyarbakır'da görüldü ve somut hiçbir delil olmaksızın Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edildi. Şimdiye kadar 3 ayrı mahkeme değiştiren Anter davasında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında kırmızı bülten ile arama kararı verilirken, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin JİTEM ana davası ile birleştirme talebi, dosyadaki mevcut deliller, iddianamenin düzenleniş şekli gözü önüne alınarak reddedildi. Dosyada bir kişi tutuklu olup, diğer sanıklar tutuksuz yargılanmaktadır. Bir sonraki duruşma 21 Kasım 2015'te görülecek.  

ÇALDIRAN DAVASI: Van'dan Ankara'ya nakil edilen davanın sanıkları nakil kararından hemen sonra Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildi. 3 kişinin ölümüyle suçlanan sanıklar halen tutuksuz yargılanıyor. 12 Ekim 2015 tarihinde görülen duruşmada Ankara Katliamı nedeniyle avukatların mazeret bildirmesine rağmen yargılama yapıldı ve savcı sanıkların beraatini talep etti. Bir sonraki duruşma 23 Kasım 2015'te görülecek. 

VARTİNİS DAVASI: Muş'un Vartinis (Altınova) beldesinde 1993'te biri hamile 9 kişinin evlerinin ateşe verilerek katledilmesine ilişkin Muş'ta açılan ve Kırıkkale'ye nakledilen davada savcı, sanıkların her birine 180 yıldan 230 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi. Savcılık tarafından, sanık polis ve askerler için ihmalden öldürme suçundan ceza mütalaası verildi. Karar duruşması 21 Aralık  2015'te yapılacak. 

KULP DAVASI: 8 Ekim ile 25 Ekim 1993 tarihleri arasında Kulp-Muş-Lice bölgesinde 11 sivil yurttaşın katledilmesine ilişkin dava Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. İddianamede, dönemin Bolu 2. Komando Tugay Komutanı sanık emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında "Kasten öldürme" suçundan 11 kez müebbet ile "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "halkı silahlı isyana teşvik" suçlarından 25 yıla kadar hapis isteniyor. Sanıklar tutuksuz yargılanıyor. Duruşma 8 Aralık 2015'te görülecek.

KIZILTEPE JİTEM DAVASI: Kızıltepe JİTEM davası olarak bilinen, 1992-1996 yılları arasında Mardin'in Kızıltepe ilçesinde yaşanan gözaltında kayıplar, köy boşaltmalar ve yargısız infazları kapsayan dosyada, 4'ü asker 5'i korucu 9 sanık "Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek ve bu örgüte üye olmak, tasarlayarak insan öldürmek" suçlarından yargılanıyor. Sanıklar 22 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor. Duruşma 15 Ocak 2015 tarihinde görülecek.

 

ÖNCEKİ HABER

Batmanlı işçiler içimizdeki Suriyeliler!

SONRAKİ HABER

Demokratik Suriye Güçleri, Um Huceyra'yı da IŞİD'den kurtardı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...