07 Kasım 2015 14:44

Senden öğrenmeye devam edeceğiz

Sevgili Sennur Abla,Seni sana mektup yazarak anlatmak istiyorum. Alçak gönüllü, hoşgörülü, çalışkan, çok yönlü, halkın yaşamıyla bağ kurmuş, bilge kadın sevgili Sennur Ablam...

Paylaş

Rabia TUNCER

Sevgili Sennur Abla,
Seni sana mektup yazarak anlatmak istiyorum. Alçak gönüllü, hoşgörülü, çalışkan, çok yönlü, halkın yaşamıyla bağ kurmuş, bilge kadın sevgili Sennur Ablam.
Seninle tanışalı çok uzun yıllar oldu (15 yılı aşkın). Seninle ne çok şey paylaştık, ne çok şey yaptık... Emeğin o kadar büyük ki, hangi birini söyleyeyim.
SES Şişli Şube’de yaptığımız etkinliklerden mi, yoksa Taksim, Okmeydanı, Etfal hastanelerinde yaptığımız söyleşilerden mi, hangi birinden bahsedeyim?
Canım ablam, biz sağlık emekçileri seni çok özlüyoruz.
Her konuda ne çok şey biliyordun. Her konuda yapmayacağın yorum yoktu. Abartıyor muyum? Hayır! Gerçekten sen Kamil Tekin Sürek’in yazdığı gibi ayaklı kütüphaneydin bizlere. Ne zaman bir etkinlik yapmaya kalksak aklımıza ilk sen gelirdin.
Seninle çok mesaimiz oldu, sayamayacağım kadar. Örnektepe mahallesinde sağlıkçı bir arkadaşın evinde bir araya gelişlerimizde, okuduğumuz kitaplar üzerinden yaptığımız sohbetlerde yemek tarifleri üzerine de konuşurdun, yemek kitabı da yazdığını; emekçiler kıt kanaat yaşarken elindeki malzemeler ile hangi yemekleri yapabileceğini de anlatırdın.
Kadınların yaşanmışlıklarını, ezilmişliklerini, şiddete maruz kalmalarını, kadın katliamlarını konuşur, tartışırdık ve de yapılması, verilmesi gereken mücadeleyi konuşurduk. Osmanlı, Türkiye ve dünya örneklerinden kadınların örgütlenme ve mücadele deneyimlerini anlatırdın.
Ah be ablam, sağlık sisteminin geldiği boyutu da bizzat yaşayarak yorumlardın. Anımsıyorum bir keresinde çalıştığım servise gelmiştin; bir katta üç servis vardı ve 70'in üzerinde hasta yatıyordu. Sen de bu kötü çalışma koşullarımızı gazetedeki köşende kaleme almıştın.
Ah ablam, kendinle ilgili doktora geldiğinde bizden yardım istemezdin, randevu alır, hastane koridorlarında sıranın gelmesini beklerdin ve hastanelerde halkın neler yaşadığına yakından tanıklık ederdin.
Ah ablam, seninle ne çok şey paylaştık. Ben emekli olduktan sonra da seni rahat bırakmadım. Nerede faaliyet yürütmeye çalıştıysam sen oradaydın. Küçükçekmece, Beyoğlu, Beylikdüzü...
Seninle en son 2014 8 Mart etkinliklerinde bir araya gelmiştik.
Hiç unutmuyorum, Beylikdüzü’ne gidişimizde seni metrobüsten almaya geldiğimde yağmur yağıyordu, şemsiye tutmak istedim, şemsiye istemedin, yağmuru sevdiğini söyledin... Mütevazı olduğun kadar, bir o kadar da romantiktin. Ha bir de endamlısın, şiir okurkenki endamını hiç unutamam.
Canım ablam, o kadar çok paylaşmışlığımız var ki, yazmakla bitmez. Bir de seni hiç yalnız bırakmayan Adnan Abi; seni her aradığımda “Söyle Rabiş” derdin ve program için telefonu Adnan Abi’ye verirdin. 
Ah ablam, hastalığını duyduğumda aradım, Adnan Abi ile konuştuktan sonra telefonu sana verdi, seninle konuştuk, sesin iyi geliyordu. Ah ablam o sabah seni kaybettiğimizi öğrendim. Bilemedim be ablam, yoksa sana gelmez miydim!
Daha gidişinin acısını yaşarken, gözyaşımız kurumazken, çok daha büyük bir acı yaşadık.
10 Ekim Ankara Katliamı; kara kapkara cumartesiyi yaşadık, yaşattılar bize.
Barış için, kardeşlik için, emek için, demokrasi için Ankara'ya giden canlarımızı aldılar bizden.
10 Ekim’de kaybettiklerimize sözümüz var. Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Ta ki sınıfsız, sömürüsüz bir dünyayı yaşama geçirinceye kadar.
“Şiirin ve Umudun Yorulmaz İğnesi: Sennur Sezer”
Canım ablam, rahat uyu, ışıklar içinde uyu, gözün arkada kalmasın. Seni özleyeceğim, özleyeceğiz, yaşamından öğrenmeye devam edeceğiz.
Sevgilerimle, her iki ellerinden öpüyorum canım ablam.

ÖNCEKİ HABER

‘Acı duymak başka, yenik düşmek başka'

SONRAKİ HABER

İşçi, emekçi, tarihimizin yaşsız ve ölümsüz aydını: Sennur Sezer

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...