05 Nisan 2012 09:38

Puşi, kitap, mekap suç!

Özel Yetkili 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 147’si tutuklu 193 kişinin yargılandığı “KCK İstanbul” iddianamesinde BDP Anayasa Komisyonu Prof. Dr. Büşra Ersanlı “örgüt yöneticiliği” yapmaktan yargılanırken, Yayıncı Ragıp Zarakolu, “dağa eleman kazandırmak”la suçlandı. İddianame 5 gizli

Puşi, kitap, mekap suç!
Paylaş

İstanbul’da 5 Ekim 2011 ve 28 Ekim 2011 tarihleri arasında “KCK” adı altında düzenlenen kapsamlı operasyonlarla gözaltına alınan 147’si tutuklu 193 kişinin yargılandığı iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 2 bin 400 sayfalık iddianamede BDP’li yöneticiler ve BDP Siyaset Akademisi yöneticileri yargılanıyor. BDP Anayasa Komisyonu Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın da aralarında bulunduğu 51 kişi hakkında “örgüt yöneticiliğinden” 23 yıla kadar hapis cezası istenirken, yayıncı Ragıp Zarakolu için ise “örgüt üyeliği” iddiasıyla 15 yıla kadar ceza isteniyor.

BDP KAPATILSIN!

İddianameyi hazırlayan Savcı Adnan Çimen, KCK - PKK yapılanmasıyla amaç birlikteliği içinde olduğunu savunduğu BDP’yle ilgili ‘gereğinin yapılması’ için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurma kararı aldı.

İddianamede telefon görüşmeleri, internet sitelerinde ve gazetelerde çıkan haberler delil olarak gösterilirken, KCK’nin faaliyetlerinin de BDP üzerinden yapıldığı öne sürüldü. Dicle Haber Ajansı (DİHA) ve çeşitli internet sitelerinin yayınladığı ve  gazetelerde de çıkan etkinlik haberlerinde yayınlanan konuşmalar da suç delili oldu.

Suç unsuru gösterilen eylemler arasında ise Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından Emek; Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun Milletvekillerinin veto edilmesine yönelik protesto eylemleri ve yine Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesine ilişkin yapılan protesto eylemleri de yer aldı.

SEÇİM ÇALIŞMALARI DA ‘SUÇ UNSURU’

İddianamenin büyük bir bölümü “KCK” yapılanmasının nasıl oluştuğu ve örgütlendiği üzerine kurulu. BDP’nin yasal olan Siyaset Akademisi de “KCK eğitim kampı” olarak iddianamede yer aldı. Yine BDP’nin gençlik örgütlenmesi olan Yurtsever Devrimci Gençlik, Yakınlarını Kaybedenlerle Dayanışma Derneği’nin de yer aldığı birçok yasal dernek suç unsuru olarak gösterildi. İddianamede Ersanlı’nın Roj TV’ye vermediği röportaj ve Ersanlı’nın seçimlerde yaptığı çalışmalar ise suç unsuru sayıldı. Gazetemizin de yazarı Yayıncı Ragıp Zarakolu’na da , “Örgüte hiyerarşik yapıyla bağlı değil, ancak eğitim faaliyetleri yoluyla destek veriyor” suçlaması yapıldı.  İddianamede 14 Aralık 2011’de “KCK” operasyonlarında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan İstanbul Kürt Enstitüsü eski başkanı ve dil bilimci Sami Tan da “firari şahıs” olarak yer aldı.

‘ALLAH KAHRETSİN’ DEMEK SUÇ!

İddianamede Prof. Ersanlı’nın Kadıköy’de 1 Eylül 2011’de polisin müdahale ettiği Dünya Barış Günü etkinliğine katılan Gülten Çatalbaş ile yaptığı telefon konuşması da yer aldı. Çatalbaş’ın polisin gazla müdahale ettiğini belirtmesi üzerine Ersanlı’nın ‘Allah kahretsin ya’ diyerek tepki göstermesi suç delili olarak gösterildi. İddianamede gazeteci Nuray Mert’in Ersanlı ile yaptığı telefon görüşmeleri de yer aldı. Mert’in güvenlik güçlerinin PKK’ye yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar nedeniyle “canının çok sıkıldığını ve çok sinirli olduğunu” beyan ettiği belirtilerek “Ersanlı’nın da bu görüşlere katılarak ‘Evet yani. Yani şimdi bombalandı diyorlar’ dediği, devletin yasal savunma mücadelesinin savaş gibi takdim edildiği” savunuldu.

HER ŞEY SUÇ DELİLİ!

İddianamede Cimşit Atalay’ın evinde yapılan aramada bulunan puşi, yeşil-sarı-kırmızı renkli bandajlar suç unsuru olarak gösterildi. Kitaplar da suç delili sayılan diğer eşyalar arasında. Abdullah Öcalan’ın kitapları dışında suç sayılan kitaplar ise şunlar oldu: Marksizm’de temel kavramlar, Patika, Diyarbakır Zindanı, Kürt Siyaset Tarihi, Lenin Şafağı, Che Guevara, Direnme Savaşı, Apocu Siyaset, Özgürlük Sosyolojisi, Darağacında üç Fidan, Devrimci Harekette Reformist Eğilim, Eylem Adamları, Marksizmde Temel Kavramlar, Osmanlıdan Şemdinliye JİTEM Tarihi, Devrimci Demokrasi ve Sosyalizm, Kine Em?, İşçi Kitle Partisi Üzerine, Kapitalist Uygarlık, Kamo Leninin Fedaisi, Halkın Dostları Kimlerdir ve Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Savaşırlar, Yas Tutulan tarih 33 Kurşun.

Yine sanıklardan Mehmet Mesut Tanrıkulu, telefonda Ümit adlı kişiyle yaptığı konuşmada, Ümit’in Mesut’tan beyaz mekap marka ayakkabının dayısına alınmasını istiyor. İddianamede ise “Şüphelinin terör örgütünün dağ kadrosunun kullandığı belli bir marka ayakkabıyı temin etmek için görüşme yaptığı anlaşılmaktadır” denildi. Telefondaki görüşmede “tenis modeli beyaz mekap ayakkıbalardan” söz edilirken savcının buna, “PKK’lilerin giydiği kahverengi veya siyah mekap ayakkabı” olarak iddianamede yer vermesi dikkat çekti. (İstanbulEVRENSEL)


‘DAVANIN HEDEFİ BDP’

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, KCK adı altında yürütülen davalarda BDP’nin yargılandığını belirtti.

Diyarbakır’da görülen KCK ana davasında da benzer bir durum yaşandığını ifade eden Tuncel, parti yöneticilerinin, belediye başkanlarının ve vekillerin parti faaliyetlerinden dolayı yargılandıklarına dikkat çekti. Söz konusu KCK davasıyla AKP’nin Kürtlere yönelik yaklaşımının ortaya konduğunu anlatan Tuncel, “Kürtlere demokratik siyaset yapma hakkı tanınmak istenmiyor” dedi. BDP’nin kapatılması kararının Yargıtay’a da gönderildiğini hatırlatan Tuncel, “Bir parti daha kapatılmış olacak. Ama Kürtlerin özgürlük mücadelesi sürecek” dedi. Söz konusu uygulamanın sadece Kürtlere yönelik olmadığına da değinen Tuncel, demokrasi güçlerine yönelik de aynı durumun yaşandığını belirtti. Kürtlerin karşılaştığı anti demokratik uygulamaların Türkiye’nin her tarafında uygulanabileceğini anlatan Tuncel, Ankara’da KESK’in eylemine yapılan müdahaleyi örnek göstererek, kamuoyunun yaşananlar karşısında duyarlı olmasını istedi. 12 Eylül davasının görüldüğü sırada Urfa’da Amara yürüyüşünü engellemek için sıkıyönetim görüntülerinin yaşandığını anlatan Tuncel, Kürtlerin talepleri karşılanmadan demokratikleşmenin olmayacağını belirtti.


SAVCI, HEDİYE AKSOY'U ÖLDÜRDÜ!

‘KCK’ iddianamesinde kanser hastası ve gözleri görmeyen tutuklu Hediye Aksoy’un tahliyesi için yapılan eylemler de suç olarak gösterildi. Ayrıca iddianamede Aksoy ölü olarak gösterildi.

Aksoy’un durumuna dikkat çekmeye çalışan ve kamuoyu oluşturmaya çalışan akademisyen ve DÖKH Aktivisti Ayşe Berktay’ın konuya ilişkin katıldığı basın açıklaması da suç delili kapsamında değerlendirildi. Savcının Cumhurbaşkanına Aksoy’un tahliye edilmesi için mektup gönderilmesini bile suç delili saydığı iddianamede adı defalarca geçen Hediye Aksoy, başka bir sayfasında da ölü olarak gösteriliyor.

ÖNCEKİ HABER

Sermayenin Eroğlu

SONRAKİ HABER

12 Eylül Davası'nda ilk gün sona erdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...