Sermayenin Eroğlu
Bakanın açıklamaları ile ilgili görüşlerini aldığımız hukukçular, Eroğlu’nun açıklamalarının yargıya müdahale ve sözcülüğüne soyunduğu sermaye için dikensiz gül bahçesi yaratma özleminin bir yansıması olduğunu söylediler. Bakanın açıklamalarında hedefe koyduğu isim olarak gazetelere yansıyan Prof. Dr. Beyza Üstün ise adının halkın yaşam alanlarını savunma mücadelesinde bu şekilde öne çıkarılmasından rahatsızlık duyduğunu belirterek, “Bakanın bu hamlesine karşı yanıtı gerekirse halk verecektir” dedi.
ÇEVRECİLERDEN TEPKİ
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun önceki gün Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosunu ziyareti sırasında söyledikleri yaşam alanlarını sermaye saldırısına karşı korumak için direnen yaşam savunucularının tepkisine yol açtı. Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Ömer Şan, Bakan Eroğlu’nun açıklamaları için “Allah akıl fikir versin” derken, açıklamaların “Baştan aşağı saptırıcı, yanıltıcı ve hedef gösterici nitelikte olduğunu” dile getirdi. Eroğlu’nun göreve geldiği günden bu yana benzeri açıklamalar yaptığına dikkat çeken Şan, “Belki kamuoyunun büyük bir kısmı neler olduğunu anlamıyor, Bakan olduğu ve adının önünde akademik unvan olan “Prof. Dr.” bulunduğu için birçok kişi onu haklı buluyor ama bizler, bu vadilerde yaşayıp, yapılanları görenler neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Yargı kararlarını eleştiriyor. İşine gelmeyince çark ediyor.
Hukuka, bilim insanlarına çamur atıyor. Hatalardan, yanlışlardan dönmek, düzeltmek yerine yanıltmayı ve aynı şeyleri sürdürmeyi yeğliyor” dedi.
BAKAN YARGIYA MÜDAHALE EDİYOR
Eroğlu’nun yargıya müdahale ettiğini belirten Ankara Barosu avukatlarından Mehmet Horuş, bakanın bilirkişilik müessesi ve yargı kararları hakkındaki sözleri ile ilgili şunları söyledi; “Türkiye’de açılan çevre davalarının büyük çoğunluğunda yürütmeyi durdurma ve iptal kararları verildi. Bu davaların tamamına yakınında mahkemeler bilirkişi raporlarına göre hüküm kuruyor. Bakanın bu açıklaması bu nedenle açıkça yargıya müdahale ve bilirkişilere gözdağı anlamına geliyor.”
Son yıllarda aralarında Veysel Eroğlu’nun da bulunduğu birçok Bakan ve yetkili hakkında görevi kötüye kullanma ve çevreyi kirletme gibi suçlamalarla çok sayıda suç duyurusu yapıldığına vurgu yapan Horuş, “Bakan, dokunulmazlığı olduğu için yargılanamıyor. Ama bu suç duyuruları üzerine halen devam eden soruşturmalar ve açılan davalar varken bu şekilde açıklama yapılmasının yargıya baskıdan başka bir izahı olamaz” dedi.
İzmir Barosuna üye, Türkiye’deki birçok çevre davasının hukukçuluğunu yapan Avukat Arif Ali Cangı, bakanın bir bilim insanı ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunacakları yönündeki açıklamasına “Bakan savcılığa ne suçlamasıyla başvuracakmış?” sorusunu yöneltti. Cangı sözlerine şöyle devam etti; “Ceza yasasında “çevreyi ve canlı yaşamını koruma” diye bir suç tanımı yok, ama ‘Çevreyi kasten ve taksirle kirletme suçu’ var. Asıl yargılanması gereken çevreyi kirletenler, kirletilmesine yol açanlar, göz yumanlar.
Bakanın açıklamalarının ve suçlamalarının hiç bir tutarlı yanı yok, hatta açıklamaları ile çevre hareketlerini töhmet altında bırakıyor, enerji şirketlerinin adamı şeklinde hakaret ediyor. Konu yargıya taşındığı zaman, kim haklı kim haksız, kim suçlu, kim yaşam savunucusu ortaya çıkar”. Bakan Eroğlu’nun daha önce Bergama’da yaşatılan psikolojik hareket yöntemlerine başvurduğunun altını çizen Cangı, “Biz yıllardır, benzer saldırıları, yıldırma hamlelerini defettik, yine defederiz” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)
YANITI HALK OLARAK VERİRİZ
Eroğlu’nun gazetedeki açıklamaları ile ilgili yapılan haberde hakkında suç duyurusunda bulunulacağını söylediği isim olarak adı geçen Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün; Eroğlu’nun açıklamalarını yaşam savunusu mücadelesi verenlerin gücünü sınamaya dönük bir hamle olarak yorumladı. Eroğlu’nun açıklamalarının bilimin susturulması ve gerçeklerin karartılmasının bir çabası olduğunu kaydeden Üstün, Onur Hamzaoğlu davasının bu duruma örnek olduğunu söyledi.
Üstün, “Bakanın söyledikleri zaten asılsız. Çok bildik, gerçek dışı hikayeler. Kendisine uygun, yakışır hikayeler. Ama biz bu hamleyi iyi görüp, onun söyledikleri içinde boğulmayacağız” dedi. Son yargı kararları ve halkın kararlı mücadelesinin ardından bakanlığın ve HES şirketlerinin bir süredir ne yapacaklarını bilmez halde olduğunu aktaran Üstün, bu süreçte bakan tarafından hedefe konulması ile ilgili şunları söyledi,”Adımın halk mücadelesinin önüne geçmesini istemem, bu beni rahatsız eder. Bilim insanıyım, bilim dışındaki alanda konuşmaktan üzüntü duyuyorum. Üzüntü de değil aslında bakanın açıklamaları bugünkü durumun bir resmi. Sermayenin saldırısı ve bakanın onların adına söylediği bir hamle”. Üstün, bu hamleye karşı şahsi olarak dava açabileceğini belirterek, “Bakan haddini aşmaya kalktığında halk olarak gerekli yanıtı veririz kendisine. Gerekirse Meclisin önüne yığılıp, gel aşağı deriz. O zaman mücadelenin arkasında kimin olduğunu görürler” diye konuştu.
Evrensel'i Takip Et