28 Ekim 2015 00:58

Trakyalı işçilerle seçimi konuştuk: İşçiler huzur istiyor

Paylaş

Vedat YALVAÇ
Kırklareli

1 Kasım genel seçimine sayılı günler kaldı. CHP’nin Türkiye genlinde en yüksek oyu aldığı Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesindeki Şişecam, Danone ve Nişasta ile ve Çorlu’daki Colin’s, Örkum Tekstil ve Aygün Alüminyum da çalışan AKP’li, CHP’li, HDP’li ve EMEP’li işçilerle seçimleri değerlendirdik. Çatışmaların ve ölümlerin yeniden başlaması işçiler arasında kamplaşmaya neden olurken, 7 Haziran öncesi yapılan kimi tartışmaları da rafa kaldırılmış. Bu durumu “Talepleri konuşmak hak getire” diyerek tarif eden işçiler, partilerin ekonomik taleplerine ilginin azaldığını belirterek “Herkes, artık geçim sıkıntısını geçti, huzur istiyor” diyor. Kemik AKP’li işçiler dışındaki tüm işçiler, kimileri HDP’ye tepki gösterse de, savaşın başlamasında AKP’yli sorumlu tutuyor. Bu nedenle AKP’nin tek başına iktidar olmasının çatışmaları ve ölümleri daha da artıracağı görüşündeler.

7 Haziran seçimlerinin ardından işçiler arasındaki tartışmalarda büyük bir değişim yaşandığına işaret eden Örkum Tekstil işçisi Asım Yılmaz, “7 Haziran öncesi umutluydum. Bundan sonra birçok şey düzelecek diye düşündük. Ama iş tersine döndü. Tamamen kaosa döndü” dedi. Yanında çalışan MHP’li bir işçinin “Son 2 yıldır ailemizden birini çok rahat askere gönderiyorduk. Şimdi göndermek istemiyoruz. Ben canımı yolda bulmadım. Kardeşimi askere gönderemeyeceğim” dediğini aktaran HDP’li Colin’s işçisi, çevresindeki AKP’li, MHP’li ve CHP’li işçilerin de yaşanan çatışma ve ölümlerden rahatsız olduğunu söyledi. CHP’li bir Donone işçisi bu savaşı AKP’nin milliyetçilerden oy almak için çıkardığı görüşünde. “AKP iktidar olsun diye insanlar ölüyor” diyerek AKP’yi savaşın sorumlusu olarak gören bir başka Donone işçisi ise HDP’yi Türkiye partisi gibi davranmamakla suçluyor.

“Çözüm süreci çok iyiydi. Bizimkiler dağa bayıra piknik yapmaya gitmeye başladı. Oranın insanı olarak biz çok sorun yaşadık ama bunu silahla nereye kadar çözebileceksin” diyen AKP’li Danone işçisi ise çözüm sürecinin PKK tarafından bitirildiğini düşünüyor. 15 yıldır tekstil işçisi olan ve 7 Haziran seçimlerine kadar AKP’ye oy veren Akif Çarkçı da bu düşüncede. Çarkçı, 7 Haziran’da oyunu HDP’ye vermiş: “HDP’ye oy vermemin sebebi Meclise girerek barış sürecinin köklü bir şekilde çözülmesini sağlamak. Yani silahlarla olmasın, Mecliste bu sorunu çözsünler diye HDP’ye oy verdim.”

KAMPLAŞMA ARTIYOR

Çatışmalardan sonra büyük bir kamplaşmanın oluştuğunu belirten Aygün Alüminyum işçisi Elif Sağıroğlu, bir taraftan HDP’ye karşı cephenin oluştuğunu, diğer taraftan da HDP’li işçilerde de “Artık bunlarla barış olmaz, biz de savaşacağız” duygusunun oluştuğunu anlattı. İşyerinde tartışmalarının dozunun artmasıyla işyerinde televizyon izlemenin yasaklandığını belirten Sağıroğlu, televizyonun yeni yeni açılmaya başladığını dile getirdi.

Grev zamanı büyük birlik sağlayan Şişecam’da da çatışmalar sonrası HDP’ye tepkiler artmış. 7 Haziran öncesi HDP’yi anlattıklarında diğer işçilerin kendilerini dinlediğini ve merak ettiklerini sorduklarını söyleyen EMEP’li Şişecam işçisi, “Asker ölümlerinden sonra herkes askerlik fotoğraflarını paylaşarak biz de varız, biz de savaşırız demeye başladı. 7 Haziran öncesi AKP karşıtlığında birleşen işçiler, şimdi koltuk sevdası için savaş politikasına sarılan AKP’nin ağzıyla konuşmaya başladılar” diye konuştu. Tüm bunların yanında az da olsa tersi durumların da yaşandığını belirten Şişecam işçisi, MHP’li bir işçi arkadaşının Ankara katliamı sonrası yanına gelerek HDP’ye oy vereceğini söylediğini aktardı. MHP’li arkadaşının oy verme gerekçesi olarak “Bunlarda insanlık kalmadı. O kadar insan öldü hiçbir şey söylemdiler. Buna çanak tutanların, hiç vicdanı yok mu!” dediğini aktaran Şişecam işçisi, 7 haziran öncesindeki ortamın kalmadığını belirtti. Kamplaşmanın her geçen gün artığını söyleyen Danone işçisi, “AKP’nin iktidardan gitmesi gerekiyor. Gidince çözülmez ancak daha iyi olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

BİR SEÇİM ÜMİTLERİ ALDI GİTTİ

Çatışmalı ortam, HDP’ye oy veren bazı işçilerin kafasında soru işaretlerinin oluşmasına, bir kısmında ise oy vermeme eğilimine neden olmuş. HDP’li Colins işçisi alıyor sözü. 7 Haziran öncesi daha önce AKP’ye oy vermiş 70 yaşındaki bir tanıdığı HDP’yi oy vermiş, hatta fotoğrafını çekip kendisine göstermiş. Bu kişiye “1 Kasım da ne yapacaksın?” diye sorduğunda “Şüpheli” yanıtını aldığını antalan Colins işçisi, bu kişinin 1 Kasım’da CHP’ye oy vereceğini düşünüyor.

HDP’nin barajı aşmasının AKP’yi geriletmesi açısından iyi, halkla iç içe geçmesi bakımından kötü olduğunu düşünen Aygün Alüminyum işçisi Necla Dinç, “Benim için HDP demek Kürdistan demek” dedi. Böyle düşünmesine rağmen 7 Haziran öncesi ailece toplandıklarını ve 5-6 kişinin HDP’ye oy vermesine karar verdiklerini söyleyen Dinç, 1 Kasım’da verilen oyların tekrar verilip verilmeyeceğinin muğlak olduğunu belirtti. Dinç, çatışmalı sürecin bu belirsizliği yarattığını ifade etti. Her gün gelen asker, polis ölümlerinin ister istemez insanı etkilediğini belirten HDP’li bir başka Colin’s işçisi, “30 yaşındayım. Türkiye 30 yıldır bu savaş sürüyor. Bu savaşın uzun bir süre daha süreceğini düşünüyorum. Son 2 yıldır ümitliydim. Bir seçim o ümitleri aldı gitti. Ben barışa dair tüm ümitlerimi rafa kaldırdım” dedi.

AKP İLE BARIŞ OLMAZ CHP DAHA AKTİF ROL ALSIN

Yaşanan gerilimin, kaosun sebebi olarak AKP’yi gören HDP’li Örkum Tekstil işçisi Asım Yılmaz, bundan sonra barışın AKP’yle olamayacağını inanıyor. Sonuç ne olursa olsun tek isteklerinin çözüm süreci olduğunu belirten Yılmaz, CHP’nin sorunu çözebileceğini düşünüyor. Bu nedenle CHP’yi daha aktif rol almaya çağıran Yılmaz, “AKP, HDP barajı aştıktan sonra ‘biz HDP’yi parti olarak kabul etmiyoruz. PKK’nin uzantısı bir parti’ dedi. CHP iktidar olursa HDP’yi tanır diye düşünüyorum. CHP daha önce belli bir bölgeye hitap ediyordu. Genel de bunlar Atatürkçü bir kesimlerdi. Şuan ki genel başkandan kaynaklı olarak başka kesimlere de açıldı” dedi. CHP’nin 7 Haziran ve şuan ki vaatlerini inandırıcı bulan Yılmaz, HDP olmasa CHP’ye oy vereceğini dile getirdi. Çözüm süreci denilerek halkın kandırıldığını ifade eden Aygün Alüminyum işçisi Necla Dinç ise HDP ile CHP’nin koalisyon kuracağına inanıyor.

İŞÇİLERİN YAŞAMINDA BİR DEĞİŞİM YOK

99 yılından beri aynı yerde çalıştığını ifade eden Ak Nişasta işçisi, o yılları şu şekilde anlattı: “O yıllarda asgari ücret 92 lira civarıydı ben ise 300 lira ücret alıyordum. Şuan 2 asgari ücret bile alamıyorum. 16 yıldır hep aynı. Son 7-8 yıldır cebimde para göremez oldum. Ben cebimde hiç para bittiğini bilmezdim.” Bekar olduğu halde aldığı ücretin geçinmesi için yetmediğini söyleyen bir başka Ak Nişasta işçisi de, “Ben bile geçinemiyorum. 4 yıldır çalışıyorum. 1200 TL ücret alıyorum. Evlenmeye korkuyorum. Geçinilmez bu parayla. Trakya’da ailelerin desteği olamasa çoğu kişi geçinemez” dedi. 95 yılında çok rahatlıkla geçindiğini söyleyen tekstil işçisi Akif Çarkçı da o dönem evinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyormuş. Şimdi 2 oğlunun da çalışıyor olması nedeniyle geçinebiliyor. 6 çocuk babası Çarkçı, çalışan 2 çocuğunun evlenmesi durumunda diğer çocuklarına bakamayacağını belirtti.  
AKP’nin 7 Haziran’da da iktidar olurum düşüncesiyle hiçbir vaatte bulunmadığını dile getiren Çarkçı, “Yalnızca yaptıkları yolları söylediler. İşçilerin yaşamında hiçbir değişim yaşanmadı. İşçilere dönük bugüne kadar hiçbir parti bir şey yapmadı ki zaten. Şimdi pabucun pahalı olduğunu anladılar ve asgari ücrete sarıldı. Çünkü 7 Haziran’da çok büyük bir darbe yediler” diye konuştu. İşçinin hangi parti olursa olsun ücretinde bir iyileştirme beklentisi içerisinde olduğunu belirten Örkum işçisi Asım Yılmaz, “Çünkü asgari ücret çok düşük. Patronların kazanımları çok yüksek. İşçiye yansıması ise çok düşük” dedi. 2 çocuk babası Danone işçisi, aldıkları ücretin yetmediğini, anne babanın desteği ile geçindiğini anlattı.
AKP’nin her şeyi kendi yandaşı haline getirdiğini belirten diğer Danone işçisi, şöyle devam etti: “Sendikalar da bitirildi. Artık bütün sendikaları da iktidar yanlısı, sermaye yanlısı. Sendika dediğin işçi yanlısı olur. İşveren ne derse o oluyor.”

BU ÜLKE BÜYÜK OLACAKSA LAZI, ÇERKEZİ, POMAKI VE KÜRDÜ İLE OLUR

Türkiye’de düşünce özgürlüğünün olmadığını ifade eden Necla Aygün, “İnsanlar korkuyor. Kendini ifade edemiyor. İsteyen istediği dili konuşabilsin. Öncelikle dil din ırk ayrımı kalkmalı. Zaten kalkarsa her şey düzelir. Bölünmez. Denemekten bir şey kaybetmeyiz. Kendi dilini de öğrensin” dedi. “Ortak kimliği bulmamız lazım” diyen Ak Nişasta işçisi de şunları ifade etti: “Biz de Türk değiliz. Trakyalıların çoğu da neredeyse Pomak. Laz ise Lazca, Kürt ise Kürtçe konuşsun. Ona göre eğitim görsün. Biz Bulgaristan’da Türklerin isimleri zorla değiştirildiğinde bunun yanlış olduğunu bağırıp çağırıyorduk. Şimdi aynısını biz Kürtlere yapıyoruz yıllardır. HDP’nin barajı aşması iyi oldu birileri burada bir halk olduğunu görmesine neden oldu. Bu ülke büyük ülke olacaksa Lazı, Çerkezi, Pomakı ve Kürdü ile olur.  Hepimiz iç içe geçtik.”

AKP İKTİDAR OLURSA ÇATIŞMALAR ARTAR

1 Kasım'da oy kullanmayacağını söyleyen tekstil işçisi Akif Çarkçı, AKP’nin de HDP’nin de beklentilerini karşılamadığını belirtti. CHP ve MHP hiçbir zaman kendisini tatmin etmediğini ifade eden  Çarkçı, “Eğer AKP tek başına iktidar olursa bu çatışmaların ve gerginliğin daha da artacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye’nin yarısı AKP’ye savaş açmış durumda” dedi. AKP’nin eski AKP olmadığını ifade eden Çarkçı, 13 yıldır iktidar olmaları nedeniyle şımardıklarını ve kendilerine çok güvendiklerini düşünüyor. Çarkçı, “CHP ve MHP’de de sağlıklı bir yapı göremiyorum. Bana göre MHP milliyetçi görünümlü ama milliyetçilikle alakası olmayan bir parti. Irkçı bir parti. CHP’ye gelince de CHP’nin başındaki Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’yi yönetecek bir lider olduğunu düşünmüyorum” diyerek MHP, ve CHP’nin iktidar olamayacaklarını söyledi. Bu yüzden de CHP ve MHP’nin vaatlerine inanmıyor. Bir tek asgari ücretin artabileceğini düşünüyor. Nedeni ise 3 partinin de asgari ücret konusundaki vaatleri. Çarkçı, “Koalisyon da olsa, tek parti de olsa bu gerçekleşecek” dedi.
AKP’nin dini meselelerde özgürlük getirdiğini söyleyen bir başka Danone işçisi, AKP’nin tek başına iktidar olamaması durumunda ülkeyi çok zor günlerin beklediğini savundu. Danone işçisi, “Sevsek de sevmesek de bir Edoğan geçeği var. Adam otorite. Kendi dediğini yaptıran bir özelliği var. AKP’ye oy vermemin tek nedeni tek başına iktidar olması. Koalisyon iyi bir şey değil. Her parti kendi tarafına çekiyor. Bu seçimden sonara bütün yatırımlar durmuş durumda. 1 Kasım’da tek parti iktidara gelmezse ülkeyi çok zor günler bekliyor” dedi. CHP, MHP ve HDP konusundaki düşüncelerini ise şöyle dile getirdi: “Türkiye’ye zara vermek istediğiniz de başvuracağınız bir parti. Mesela HDP ve Cemaat şu anda CHP’yi kullanıyor. Daha önce kavgalı oldukları halde Samanyolu TV şu anda CHP’nin kanalı gibi çalışıyor. MHP’ye bugüne kadar hiç sıcak bakmadım. HDP’ye inanmıyorum. İnansam hiç durmam oy verirdim. Türkiye’yi bölmek içi yapılanlara çanak tutuyor. Dış güçlerle işbirliği yapıyor.”

CHP’ye oy veren Ak Nişasta işçisi de, “CHP’nin yüzde 20’sinin solcu olduğunu düşünüyorum. Benim için alternatif HDP’ydi. Ama ben HDP’nin kullanıldığını düşünüyorum. Emek Partisi ya da başka bir sol parti barajı geçeceğini düşünsem onlara oy veririm” diye konuştu.

İŞÇİLER BİRLİK OLMALI

İşsizlik korkusunun işçilerin siyaset yapmasını da, bir şeyler talep etmesini de engellediğini belirten Aygün Alüminyum işçisi Elif Sağıroğlu, işçiler birlik olmadığı sürece bir şeyin değişeceğine inanmıyor. İşçileri siyasal gündemlerle bölündüğünü ifade eden Sarıoğlu, “Bu sorunlar çözülmediği için asıl sorunlarımıza da odaklanamıyoruz. Aldığımız ücret ortada. Bunla nasıl geçinir bir işçi. Buna karşı birlik olmak lazım” dedi. Partilerin vaatlerine  inanmayan Aygün Alüminyum işçisi Necla Dinç de, birlik olunmadığı sürece bu vaatlerin gerçekleşmesinin güç olduğunu anlattı: “Asgari ücret artarsa alım gücü de artar. Bir şekilde verilen başka yoldan alınır. AKP asgari ücreti 1300 TL yapar ama onu da geri alır.”
İşçilerin birlik olup sorunlarını birlikte çözebileceğini söyleyen Örkum Tekstil işçisi Asım Yılmaz, “Yılbaşında yapılan zamları beğenmedik. Bir kısım işçi olarak ses çıkardık. İçeride büyük bir huzursuzluk var. Bir arayışa girdik ve sendikalaşma kararı aldık. Aslında birlik olunca bir şeylerin değişebileceğini gördük. Her ne kadar çıkarılsak da bazı şeyler kazandık. Elden verilen mesailer bordrolara yansıdı” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Başbakan Rajoy: Katalonya’yı İspanya’dan ayıramazsınız

SONRAKİ HABER

Yakında tekrar çıkacağım meydanlara

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...