25 Ekim 2015 23:50

Okay DEPREM

Kafkasları bir baştan bir başa görmek, bilhassa dünyaca ünlü Büyük Kafkas Sıradağları’nı bir uçtan diğer uca takip etmek için yola çıkılacak en uygun iki temel hareket noktasından birisi Novorossiysk kenti ve çevresidir. En geniş sınırları çok daha büyük ve kapsamlı olsa da, Kaskasya’yı Kafkasya yapan Transkafkas dağ dizisi ve onun belirli bir doğrultuda kuzey ve güneye doğru yayılan oldukça hacimli tarihi bölgenin en kuzeybatıdaki başlangıç noktası Rusya’nın Krasnodar Eyaletinin en büyük ikinci kenti olan Novorossiysk ve aynı adlı ilidir. Türkçeye bir nevi “Yeni Rusyalı” şeklinde çevrilebilecek şehir, Kırım yarımadasını Rusya ana karasından ve aynı zamanda Azak Denizi ile Karadeniz’i de birbirlerinden ayıran Kerç Boğazı’nın hemen karşı tarafında, deniz kıyısında yer almaktadır. Don Havzası’nın metropolü Rastov kentinden bir gece yolculuğu ile ulaşılabilen Novorossiysk, Hazar Denizi’ne kadar sürecek olan büyük Kuzey Kafkasya seyahatim için ilk temel durak noktası oluyor…  

TARİHSEL OLARAK ÇERKESYA’NIN PARÇASI OLSA DA… 

Novorossiysk şehri ve etrafını saran alan, tarihsel olarak Büyük Çerkesya’nın doğal bir parçası olsa da, 1863-64 yıllarında biten yüz yıllık son büyük Kafkas Savaşları’nın ertesinde, o milada değin söz konusu sahada yaşamakta olan ve farklı Çerkez halklarına mensup yüz binlerce kişinin hayatını kaybetmesi veya Osmanlı İmparatorluğu’na doğru göç etmek zorunda kalması neticesinde bugün artık değil. Bundan dolayı o zamanlardan günümüze değin geçen tam bir buçuk asırlık zaman diliminde buralar coğrafi olarak, flora ve fauna özellikleri itibarıyla Kuzey Kafkasya’nın bir parçası olmaya tabiatıyla devam ederken; sosyo ve etnokültürel bakımdan çoktandır Kafkasların tipolojisini yansıtmazken, tersine demografik açıdan Rus ve Koban Kozaklarının ağırlıklı olarak yaşadıkları bir yerleşim birimi… 

SSCB DÖNEMİNDEN BERİ SAYFİYE VE TATİL YÖRESİ

Novorossiysk, kendisi ile aynı adı taşıyan ufak körfezin içerisinde bulunuyor. Rusya Federasyonunun Karadeniz üzerindeki en büyük ticaret limanına ev sahipliği yapan kent bu bakımdan SSCB döneminde de, Odessa’dan sonra ikinciydi. Transkafkas dağlarının henüz ufak tepeler halinde başladığı ve güneydoğu istikametinde adım adım yemyeşil yükseldiği bu bölge, aynı zamanda kuzeyden güneye Karadeniz üzerinde, Kabardinka (Çerkez halklarının bir alt kolundan ismini almaktadır), Abrau-Dyürso ve Şirokaya Balka gibi olağanüstü doğal güzellikleri ile meşhur tabiat parkları ile çevrilidir. Keza Novorossiysk bölgesinin kıyı şeridi ta Soçi’ye ve oradan da Abhazya’nın Sukhomi, Gürcistan’ın ise Poti ve Batum şehirlerine kadar giden, henüz Sovyetler Birliği döneminden itibaren Kırım’dan sonra ülkenin en popüler ve gözde sayfiye beldelerinin ve tatil tesislerinin bulunduğu kıyı hattının kuzeydeki başlangıcı. 

BİR LİMAN, DENİZ VE DENİZCİLİK KENTİ 

Koyun en dip noktasından, birkaç yüz bin nüfuslu şehrin esas olarak yayıldığı kuzeybatı kıyısı boyunca kilometrelerce uzayan “Admiral Serebriyakov Bulvarı”,  Novorossiysk’in en mühim ve göz alıcı heykel, anıt, park, müze ve ören yerlerinin toplandığı yer. 19. asrın başlarındaki kuruluşundan itibaren bir liman yerleşkesi olarak gelişen kentte; kereste, balık limanlarını ve antrepoları geçtikten sonra karşı kıyıda insanın dikkatini ilk çeken şey; ufak yükseltilerin bazılarının bitki örtüsünün tamamen tıraşlanmış olması. Normalde yeşil bir örtüyle kaplı bu tepecikler, aynen Türkiye’deki yağmada da görüldüğü üzere kireç ve taş ocakları yaratmak için tırpanlanmış ve bembeyaza dönmüş. Nitekim az ileride Rusya’nın en büyük çimento fabrikalarından bir tanesinin olması tesadüf değil. Sahil bulvarının hemen başında sabit olarak duran kruvazörün ismi ise Napolyon savaşlarının ünlü Rus Generali Mihail Kutuzov. Geminin neredeyse tamamı, gruplara ücretli olarak gezdiriliyor. Sağda solda sütun, tak ve kaidelerin üstlerinde Çarlık kartalları göze çarpıyor. 2000’lerden sonra Rusya, Sovyet dönemi simgelerine dokunmaksızın imparatorluk devri sembollerini hemen onların yanı başına eklemeye, kondurmaya başlamıştı… Yolcu limanı giriş binasına doğru, aynen Odessa’da olduğu gibi burada da çok benzer bir heykel, insanı karşılıyor. Kucağında çocuğu ile denizci kocasını uğurlayan kadın figürü. Gene az ileride, tanınmış eski Rus generallerinden Mihail Lazarev’in büstü fark ediliyor. Deniz garının önündeki meydanda ise devasa bir abide-i sütun dikkatlerden kaçacak gibi değil. Novorossiysk’in koruyucu meleğinin tepede tasvir edildiği ve Rusya’nın bu civardaki deniz savaşları zaferlerine ithaf edilen obeliskin kaidesinde şunlar yazılı: “Barışın tüm bayrakları bizim misafirimizdir.”   

ŞEHRİN KURUCULARI ANITI 

Sağda Stalin dönemi şaşaalı yapılarının eşlik ettiği bulvarda az ileride Novorossiysk’in kurucuları anısına dikili devasa bir anıt beliriyor. Resmi kuruluş yılı 1838 olan modern şehrin kurucu isimleri olarak; N.N. Rayevskiy,  L.M. Serebriyakov ve elbette ki M.P. Lazarev adları kazılı. 2007 senesinde dikilen anıtın hemen yanında zemin üzerindeki metal levhalarda ise kentte geçen belli başlı tarihi hadiseler anılıyor. Bunlar arasında örneğin, iç savaş sonrasında beyaz orduların ülkeden deniz yoluyla kaçış güzergahlarından birisinin burası olduğunu anımsıyoruz (Tarihler 1920’nin mart ayını gösterdiğinde…). İkinci Büyük Anayurt Savaşı (1941-45) sırasında şehir, 1942’nin ağustos ve eylül aylarında işgal edilir. ’43’ün şubat ayında başlayan “savunma operasyonu” ancak aynı yılın eylül ayında sonuç verir. Böylelikle kent tam 1 yıl faşist Alman işgali altında kalır. Gene aynı platformun üzerinde, Odessa ve Kırım’ın elden çıkmasından sonra Rusya’nın burada 1994’de askeri üs kurduğu bilgisine yer veriliyor.  

FIRTINADA ÖLEN DENİZCİLERİN HEYKEL KOMPOZİSYONU 

Novorossiysk’in hemen merkezinde art arda, çok geniş ve ince kumlu olmasa da plajlar göze çarpıyor. Burada sezon, eylül sonlarına kadar devam edebiliyor. Etraf; çiçekler arasında yunus, denizkızı, denizatı gibi heykeller ile dolu. Kumsallar da bittikten sonra sağ tarafta gene çok yüksek bir kaide üzerinde bronzdan bir heykel grubu kendini gösteriyor. 1953 şubatında, “Karadeniz Balıkçılık Kolhozu”na ait bir geminin kasırgaya yakalanması sonucunda ölen 12 denizci emekçisinin anısına dikilmiş. Biraz ötede ise, bu sefer hiç beklenmedik bir anıt! “Kaçış” adı verilen bu kompozisyonda beyaz ordu mensuplarının 1920’de Kızıl Ordu karşısında yenilgileri kesinleşince ülkeden deniz yoluyla kaçışları betimlenmiş, bir askerin atını kızak üzerinde sürüklemeye gayret ederkenki heykeli eşliğinde... Yakın zamanda yerine konulduğu belli bir anıt. Sahil bulvarı bittikten sonra yukarı taraflara doğru süzüldüğüm sırada ilk defa bir “Leonid İlyiç Brejnev” heykelini görüyorum. Nedeni ise; kendisinin 2. Dünya Savaşı sırasında “Ufak Toprak” adı verilen kentin kurtarılış operasyonuna iştirak etmiş olması ve aynı başlıkla bir de kitap yazmış olması… (Devam edecek...)

Evrensel'i Takip Et