23 Ekim 2015 13:30

Demirtaş: Kin ve nefreti bir tarafa bırakalım ve masaya oturalım

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için yeniden tarafların masaya oturması gerektiğini belirterek, "100 yıl daha savaşılsa yine masaya oturulacak. Masaya oturmak küçülmek değildir. Bir devlet iş savaşmaya gelince kahraman kesiliyor da iş barışa geldiğinde niye bu kadar tepki gösteriyor? Şimdi masa devrildi. Kim bu sorunların çözülmesi için hazırız derse, biz hazırız zaten. Biz masayı terk etmiş değiliz. Masadan kalkmak, savaş demek olur. Gençlerimize ve insanlarımıza yazık olur. Hepimiz toprakların evlatlarıysak ve ortak vatan olarak görüyorsak; o halde birbirimizin bütün değerlerine saygı duyalım ve kin ve nefrete bir tarafa bırakalım ve masaya oturalım" dedi.

Paylaş

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında Bitlis'in Güroymak ilçesinde kanaat önderleriyle bir araya geldi. Karayoluyla Bitlis'e gelen Demirtaş, Cuma Namazı'nı kılmak için Güroymak merkezde bulunan Merkez Selimiye Cami'sine geçti. Demirtaş'ı, belediye eşbaşkanları ile HDP Bitlis milletvekili adayları Mizgin Irgat ve Habip Yeşiltepe'nin de aralarında bulunduğu binlerce yurttaş cami önünde karşıladı. Namaz öncesi camide polis ve yurttaşlar tarafından güvenlik amacıyla arama yapıldı. Cami yolunda bulunan güzergah üzerinde bulunan araçlar ise güvenlik amacıyla belediye ekipleri tarafından kaldırıldı. Namazın ardından cami önünde Demirtaş halkı selamlarken, yurttaşlar "Selo başkan" sloganıyla karşılık verdi. Yoğun ilginden kaynaklı zor anlar yaşayan Demirtaş, daha sonra il ve ilçelerde bulunan kanaat önderleriyle bir araya gelmek için Grand Yüksel Otel'e geçti. Toplantının yapıldığı salona "İnadına HDP" pankartı asıldı. Toplantının yapıldığı yerin sahibinin taziyeleri olduğundan dolayı toplantıya Fatiha okunarak başlandı.

Burada açıklamalarda bulunan Demirtaş, HDP'nin temel görevinin halkın sorunlarını çözmek olduğunu söyleyerek, "Siyaset ve siyasetçilerin işi toplumdaki sorunlara çözüm bulmaktır. Herkesin güveni için kendi toprağında onurlu bir varlık olarak yaşayabilmesi için siyasetçilerin işidir. Bunun dışında başka şeylerle uğraşan kendini aldatır. Halkı aldattığını zanneden her siyasetçi bu topraklarda gelip geçmiştir, yolcu olmuştur ama hancı olan halkın kendisidir. Bu nedenle bizler, ne kadar halkın hizmetine sunabilirsek o kadar başarılı oluruz" dedi.

'BÜTÜN HALKLARA ÖZGÜRLÜK İSTEMELİYİZ'

İnsanlığın yeryüzüne ilk gönderildiği yer olan Mezopotamya'da yaşadıklarını belirten Demirtaş, "Dünyanın hiçbir yerinde yaşam yokken bu topraklarda başladı. Bu nedenle insanlık nefes aldığı günden bu yana birikmiş olan bütün insanlık değerleri bu topraklarda birikti. Kuzey kutbu ve güney kutbunda değil burada. Sorunlarıyla birlikte birikti. Çatışma, öfke sıkıntılarıyla birikti. Bütün hesaplaşmalar da burada oldu. Topraklarımız ne kadar kutsalsa topraklarımız o kadar da gözyaşı ve kanla da sulandı. Kan ve gözyaşı var. Emperyalist müdahaleler var. Yeraltı ve yerüstü zengindir. Bu zenginlik büyük bela olarak döndü. Günyüzü ve huzur yüzü görerek yaşamadık. Kürdistan ve Ortadoğu'da sayısız hareket mücadele etti. Biz onlardan biriyiz. En iyisiz demiyoruz. Bu dertlere çare bulmak için halkın desteğiyle yola çıktık. Bizim mücadelemizde hepsinin bir temsilcisi var. Bizim gibi düşünmeyen, inanmayan Allah'ın yarattığı halklar var. Barış ve kardeşçe yaşamak istiyorsak, sadece kendimize özgürlük isteyemeyiz. Bütün halklara özgürlük istemeliyiz" diye konuştu.

Medine Sözleşmesi'ne değine Demirtaş, şunları söyledi: "Bizim referansımız Medine Sözleşmesi'dir. İslam dışındaki diğer din ve inançlar kendini güvende hissetmezse biz de kendimizi güvende hissedemeyiz. Medine ortak bir konsey tarafından yönetildi. Her inançtan kişiler de vardı bu konseyde. Bin dört yıl önce söylendi ve hayata geçirildi. Başarılı da oldu. Medine'de kardeşlik ve barış bunun üzerine inşa edildi. Şimdi bunu yok sayan bir anlayış ne Müslümanlara ne de diğer inançtaki insanlara huzuru getirmez. Her şeyin bize ait olduğunu da iddia edemeyiz. Devletimizin de anayasasını bunun üzerine inşa edersek, kimsenin birbirinden korkmadan daha rahat yaşayabilir. Bugün modern hukukta tabiri çoğulcu demokrasidir. Yeni icat edilen bir şey değil. Çokluk içinde birlik olacağız."

'ONURLU BİR HALK DİRENİR'

Devletin Medine Sözleşmesi yerine tekliği dayattığını belirten Demirtaş, "Tek dil, din ve milleti dayattılar. Eğer ki gerçekliğimiz öyle olmuş olsaydı sorun olmazdı. Ne toplumun ne doğanın ne de bugünün sosyolojik yapısı buna uygundur. Bu toplumdaki renkliliğe tekliği dayatmak, çatışma çıkarmaktan başka bir şey değildir. Bir insan anasında nasıl doğmuşsa o ırka mensuptur. Kürt ise Kürt'tür, Arap ise Arap'tır. Eğer tekliği dayatırsan, zulüm edersen, sürgün edersen ve katledersen, eğer o insanın veya halkın onuru varsa direnir. Nitekim bizim yaptığımız budur. Her onurlu halk gibi bu tekliğe karşı direndik" diye konuştu.

Gasp edilmiş haklarının verilmesi gerektiğini kaydeden Demirtaş, "Bize ülke bölünür diyorlar. Hakları vermekle ülke bölünmez. Bundan daha fazla ülke bölünür mü? Zaten bölünmüş. Toplumu yüreğinden paramparça etmişsiniz. Bizim yaptığımız birleştirici bir çalışmadır. Vergi verdiği devletinden adalet gören halklar ve insanlar bu devlete daha fazla bağlı olurlar. Kendi devleti gibi kabul ederler. O zaman birlik kuvvetli olur" diye konuştu. Tarih boyunca adaletli ve zalim yöneticilerin olduğunu ifade eden Demirtaş, "Adaletli yöneticiler döneminde toplum ve ülke gelişmiş; zalim yöneticiler döneminde de tarih boyunca kendi ülkeleri büyük zarar görmüştür ve paramparça olup silinmişlerdir" dedi.

Kimseyi tehdit etmek amacıyla HDP'yi kurmadıklarını vurgulayan Demirtaş, "Kimse de bizi tehdit etmesin. Bunun tek çaresi öz de eşitliktir sözde değil. Toplumu her yönüyle özgür bırakacağız. Kimse ona yukarıdan ve aşağıdan müdahale etmemelidir. Ne devletin ve siyasilerin buna hakkı vardır. Toplum kendi içerisinde o dengeyi doğal yaşamıyla kuruyor" diye konuştu.

'BU TOPLUMU BUGÜNLERE GETİREN DİN ALİMLERİDİR'

Şimdilerde "devlet olmasa dininizi kaybetmiştiniz" tartışmasının yürütüldüğüne işaret eden Demirtaş, "Hâşâ kusura bakmasınlar. Devlet yokken de bu halk camiye gidiyordu, devlet varken de bunu yapıyor. Devlet değil halk dinin güvencesidir. Toplumda dini yaymak için devlet değil, din alimlerinin görevidir. Toplumun dini önderleri onlardır. Bu toplumu bugünlere taşıyan din alimleridir, devlet değildir" dedi.

Savaşsız, şiddetsiz ve kimse kimseyi dize getirmeyi çalışmadığı bir siyasi ortam yaratmaya çalışmadıklarını vurgulayan Demirtaş, "Bunları samimiyetle söylüyoruz ve çalışmalarımızı da bunun üzerine inşa etmeye çalışıyoruz. Kendimizi dört dörtlük bir parti gibi görmüyoruz. Halkın emeğiyle ayakta kalan bir partiyiz. Kusurlarını ve eksiklerimizi örtmek için değil tam tersine önüne üzerine giden bir partiyiz. Kusurların ve eksiklerini örtenler kendilerini kandırırlar. Deve kuşu gibi başlarına kuma gömerler ve zannederler kimse onları görmez. Bizim bu hataya düşmemiz lazım. Bugün bizler toplumun öncü gücüyüz. Bu desteği tarumar edemeyiz" diye konuştu.

'DEVLET HER YERDE BİZE ADİL YAKLAŞMASINI İSTİYORUZ'

HDP'yi rakip ve düşman olarak görenlerin kendi hak ve hukuklarına saygı göstermediğini dile getiren Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bir siyasi partiyiz. Seçime giriyoruz, bir sonuç çıkarıyoruz. Buna da saygı duymuyorlar. Buna bir tahammülsüzlük var. Binbir zorlukla halk iradesini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz ama saygı duymuyorlar. Hani milletin iradesine ve sandığa saygı duyuyordunuz? Halkımız inanarak, bir sorun çözülecek diyerek, sandığa gitti ve iradesini ortaya koydu. Dedi ki, 'Bu partinin söylediklerinin arkasındayım. Ve sorunlar bu partinin dediği gibi çözülsün. Benim dilim, dinim, kültürüm ve mezhebin neyse bana karışma serbest bırak.' Halk bunu istiyor. Kendinden gasp edileni istiyor. İkincisi, bu topraklarda verimli bir medeniyet ve coğrafyanın üzerinde yoksul bir halk olmak istemiyorum. Fakirlik, işsizlik bizim kaderimiz değil. Ben iş bulmak için Avrupalara, İstanbullara gitmek istemiyorum. Norşînli genç Norşîn'de karnını doyurmak istiyoruz. Devlet her yerde bize adil yaklaşsın istiyoruz. Hakim ve savcıdan korkmak istemiyoruz. Ama bugün o yok. Bunu da devletten düzeltilmesini istemek hakkımızdır."

'VERGİ ALIRKEN ADALETSİZ, VERGİ DAĞITIRKEN DE ADALETSİZ'

Bu topraklarda yaşayan halkların devletin yönetimine katılma hakkına sahip olduğunu belirten Demirtaş, "Hepimizden vergi alınıyor. Ama bizim yoksulun, çiftçinin, işsizin verdiği vergi ülkedeki hazinenin yüzde 80'nini oluşturuyor. Bu vergiler dağıtılırken, devlet ne yapıyor. İşte orda da adaletsizlik yapıyor. Yani vergi alırken adaletsiz vergi dağıtırken de adaletsiz. Bunun da düzeltilmesi lazım. Bunları hepsi toplumun adil ve barış bir şekilde yaşamasının şartıdır. Bunları gerçekleştirmediğimiz sürece sorunlarımız çözülmez" diye konuştu.

'100 YIL SAVAŞILSA YİNE MASAYA OTURULACAK'

Benzer sıkıntıların tarihten bugüne yaşandığını ve artık bu sorunların yaşanmaması için yola çıktıklarını ifade eden Demirtaş, şunları kaydetti: "Artık bütün sorunlar çözülsün. Onun yöntemi bir masanın etrafında oturup konuşmak. Biz başka bir yöntemi ne teşvik ediyoruz ne de kimseye tavsiye ediyoruz. Ne devlete ne de PKK'ye tavsiye ettik. Silah, şiddet, tutuklamayla olmaz diyoruz. 100 yıl daha savaşılsa yine masaya oturulacak. Sulhta hayır varsa bir an önce masaya oturmak lazım. Masaya oturmak küçülmek değildir. Bu erdemdir. Kimseyi küçülmek için bunu söylemiyoruz. Düşman olan tarafları masaya etrafında oturtuyoruz ve barıştırıyoruz. Bir devlet iş savaşmaya gelince kahraman kesiliyor da iş barışa geldiğinde niye bu kadar tepki gösteriyor. Biz devleti yönetenleri masaya davet ederken, hakaret etmek ve devleti ortadan kaldırmak için söylemiyoruz ki. Doğru ve hak olan yolu gösteriyoruz. Bundan kim kaçarsa kaybeder. Şimdi masa devrildi. Masada oturmak uzun sürsün ama kansız olsun. Kim bu sorunların çözülmesi için hazırız derse, biz hazırız zaten. Biz masayı terk etmiş değiliz. Masadan kalkan savaş demek olur. Gençlerimize ve insanlarımıza yazık olur. Hepimiz toprakların evlatlarıysak ve ortak vatan olarak görüyorsak; o halde birbirimizin bütün değerlerine saygı duyalım ve kin ve nefrete bir tarafa bırakalım ve masaya oturalım. Doğru yol budur."

Demirtaş'ın konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Yüksekdağ: İki kat inat ettik 1 Kasım'da kazanacağız

SONRAKİ HABER

Yüksekdağ’dan Davutoğlu’na: Zaten başbakanlık yapamıyor, çöpçatanlık yapsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa