İnançlı ve fedakar bir enternasyonalist: Gülay Ünüvar Özdeş

Murat KUSEYRİ
Uzun yıllar İsveç’te yaşamını sürdüren 68 kuşağının önderlerinden ve THKO’nun kurucularından Gülay Ünüvar Özdeş yakalandığı pankraes kanserine yenik düştü. Türk ve Kürt halklarının yanı sıra Latin Amerika’nın ezilen halkları, İsveç sol hareketi bir dostunu kaybetti.
12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra ülkesini terk etmek zorunda kalan Özdeş, İsveç’e geldiği günden 2014 yılında Türkiye’ye dönene kadar kapitalist sömürüye, kadınlar üzerindeki baskılara, ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı verilen mücadelelerin en ön saflarında yer aldı.
Gerçek anlamda tutarlı bir enternasyonalist olan Özdeş, uzun süre Küba Derneği içinde aktif olarak çalıştı. ABD emperyalizminin Küba’ya karşı uyguladığı amborgoyu protesto etmek amacıyla pek çok eylemin örgütlenmesine önderlik etti. “Küba’ya bir tanker petrol” kampanyasını başarılı bir biçimde sürdürüp sonuçlanmasında belirleyici rol oynadı.
Özdeş, Stockholm’de düzenlenen Cumartesi Anneleri ile dayanışma eylemlerinde, işçi sınıfı ve Kürt halkı ile dayanışma amacıyla kurulan komitelerin örgütlenmesinde aktif yer aldığı gibi, “Nazım Hikmet Gecesi”, “Yunus Emre Gecesi” gibi kültürel etkinlikleri düzenledi. Bu etkinliklerde bildiri dağıtma, afiş asma, yemek yapma görevlerini de hep kendisi üstlenirdi.
İsveç sol hareketleriyle de yakın ilişkiler kuran Özdeş, Stockholm il merkezinde uzun yıllar Marksist klasikler ve sol kitapları satan “Röda Rummet”te (Kızıl Oda) çalıştı ve kitabevinin kafeteryasında panel ve konferansların yapılmasına katkıda bulundu.
Bu yıllarda İsveç sol hareketlerinden “Arbetarmakt” (İşçi İktidarı) ile ilişki kurdu. Arbetar Makt’ı temsilen sol partiler tarafından düzenlenen bazı panel, konferans ve gösterilere konuşmacı olarak katıldı.
Özdeş’in en olumlu özelliklerinden biri de vefalı olması, faşizme ve emperyalizme karşı mücadeleler veren devrimcilere sahip çıkmasıydı. Ispanya iç savaşına katılan işçi önderlerinden Per Eriksson Stockholm’un varoşlarından Vällingby’de yanlız yaşıyordu. Özdeş, her hafta Ericsson’u düzenli ziyaret eder, alıverişini yapar ve evini temizlerdi.
68 hareketine önderlik edenler ve THKO’nun kurucuları arasında olduğunu söylemekten kaçınırdı. Ama hiç bir zaman dönek ve reformistlerin Deniz, Yusuf ve Sinanlara dil uzatmalarına izin vermedi. Her yerde, her koşul altında 68’in devrimci ruhunu ve THKO’yu savunmayı sürdürdü.
Uzun yıllardan beri İsveç’te yaşamını sürdüren Orhan Savaşcı, Özdeş’in eşine ender rastlanan inançlı devrimcilerden biri olduğunu, yaşamını devrim ve sosyalizme adadığını ve yaşadığı sürece emperyalizme ve faşizme karşı verilen mücadelenin en ön saflarında yer aldığını söylüyor.
Özdeş’in en belirgin özelliklerinden bir diğeri de düşüncelerini açıkca söylemesi ve çatışmaktan kaçınmamasıydı. Her platformda bu tutumunu sürdürdü. Sevim ve Mihri Belli’nin en yakın ilişkide bulunduğu kişiydi Özdeş. Ancak Mihri Belli’in düşüncelerine açıkça karşı çıkar ve kendisini eleştirir ve bu tutumu bazen aylar süren kırgınlığa neden olurdu.
Mihri Belli 2011 Ağustos’unda yaşamını yitirdiğinde Stockholm’de bir anma toplantısı düzenlendi ve en yakını olduğu için konuşmayı Özdeş’in yapması istendi.
Sevim Belli’ye telefonla başsağlığı dilerken anmada Özdeş’in konuşma yapacağını ilettiğimizde, “Tabii ki Gülay yapacak. O bizim kızımız” diyordu.
Özdeş, Avrupa’da küreselleşme karşıtı düzenlenen tüm forum ve eylemlere katıldı. Sadece birine katılamadığı için çok üzgündü. 2014 yılında emekli olduktan sonra küreselleşme karşıtı eylemleri ve hareketleri ele alan bir kitap yazmayı planlıyordu ama ömürü vefa etmedi.
Kara haber İsveç’e ulaştığında İsveçli, Latin Amerikalı, İranlı, Türk ve Kürt dostları üzerinde şok etkisi yarattı. “Gülay Ablası”nı kaybeden İsveç yasta.
Evrensel'i Takip Et